Serdar-Ozan ikilisinin ilk 11'de başladığı, Onuachu'nun maçı stoperde tamamladığı, 5 sakat ve 1 cezalı futbolcuyla, Göztepe deplasmanına gittiği karşılaşmadan 3 puanla ayrıldı Trabzonspor...

Bu olumsuzluklarla Göztepe'den, Trabzonspor'un 3 puan alacağını 2-3 ay önce biri söylese çok da dikkate alınmaz hatta futbol cahili olduğu bile düşünülebilirdi...

Belki de futbolun milyonlarca kişi tarafından tutkuyla takip edilmesinin sebebi bu gibi cilvelerde ve hikayelerde saklı olabilir.

Trabzonspor, İzmir deplasmanından öyle bir hikayeyle çıktı ki sezon sonunda çok farklı anlamlar yüklenebilir cinsten...

Sezon başından bu yana Fatih hoca "duygudan" bahsediyordu hep... Açıkçası çok da hissedememiştik bu duyguyu! Taa ki Göztepe maçına kadar... Trabzonspor uzun bir aradan sonra "ben bu maçı kazanacağım..." mesajını net bir şekilde verdi. İlk defa takımdan taraftara bir duygu akışı gerçekleşti.

Taktiğin-tekniğin çok bir anlam ifade etmediği, 3 puanın fazlasıyla kıymetli olduğu karşılaşmadan oyuncu kaybı anlamında yara alarak ayrıldı Trabzonspor... Hemde haftaya Beşiktaş derbisi varken!

Belkide kadroda yeri asla dolmayacak 2 futbolcu Onuachu ve Pina... Zaten Pina'nın yedeği olmadığı gibi Onuachu'nun yokluğunda Augusto-Sikan ikilisi ne derece iş yapacak merak konusu...

Burada asıl iş taraftara düşüyor! Evet, Onuachu ve Pina'nın yokluğu büyük kayıp... Bu yokluğu taraftar baskısıyla bertaraf edebiliriz. Hatta etmeliyiz de... Bu baskı sadece sayısal çokluktan geçmiyor. Takımı motive eden ve rakibi boğan bir baskı istiyor Fatih Tekke...

Ne yazık ki bugüne kadar Trabzonspor taraftarı, bu sezon Fatih Tekke'nin isteğini gerçekleştiremedi. Ama artık vakti geldi... Fatih hocanın eli bu kadar darken, taraftarın artık taşın altına gövdesini sokması gerekiyor.

Evet, iş tam da sana düşüyor... Evet, sen sen...!