Şimdi biz ne desek, nereye baksak bilemedik… Ama neyse ki gözümüzü açan bir görüntü var ortada: Trabzon’un en önemli sağlık merkezlerinden biri olan Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi’ne giden yol, sanki şehir merkezinde değil de terk edilmiş bir sanayi bölgesinde!
Hastaneye yıllar sonra modern bir otopark yapıldı, güzel mi? Evet. Kullanılıyor mu? Artık evet. Ama vatandaş o otoparka ulaşana kadar zaten ruh sağlığını kaybetme riskiyle karşı karşıya. Şaka değil, yol dediğin yer delik deşik, resmen araçlar slalom yapıyor. Bir dolmuşçu kardeşimiz frene mi basıyor, çukura mı düşüyor, lastiği mi patladı anlamıyorsun.
Peki bu yolun kenarına neden duba dizilir? Hani oraya araç park etmesinler diye mi? Eyvallah… Ama kardeşim, madem bu kadar park yeri sıkıntısı var, neden orayı düzenleyip otoparka çevirmiyorsunuz? Yani düz yolu çitle kapat, sonra "trafik yoğun" diye şikayet et… Böyle bir garip mantık da sadece bizde olur zaten.
Hastaneye yürüyerek gitmek isteyen biri de ayrı bir macera yaşıyor. Yokuş, çukur, düzensiz kaldırım, geçen dolmuşlar… Hadi otoparkı yaptınız, bir zahmet aradaki geçişi de kolaylaştırın. Mesela yürüyen yol yapın, merdiven düzenleyin. Çok mu zor? Hayır. Ama işte biraz vizyon gerekiyor…
İşin en düşündürücü tarafı ne biliyor musunuz? Bu yolu kullanan sadece vatandaş değil, hasta değil, öğrenci değil... Oradan geçen yönetici hiç olmamış belli ki. Geçse görür, çekip atar birime, hadi yapın şurayı der. Ama yok, galiba Trabzon’un bazı noktaları "kaderine terk edilenler listesi"ne alınmış.
Yani bir mahalle arası olsa "unutulmuş" dersin. Ama burası Farabi. Şehrin sağlık merkezi. Acilin yolu. Aciliniz bu kadar acil durumda ise, şehir nasıl iyileşecek?
Velhasıl, bir yol yapılmazsa yürüyemeyiz, görmezsek de yol alamayız. Farabi’ye giden o yola artık bir bakan olsa hiç fena olmayacak.