Dünyada toplumların genel amaçları uygarlaşmaya yöneliktir. Bu nedenle sanat ve teknoloji sürecinden geçme koşulu kaçınılmaz bir gerçektir. Dengeli ve sağlıklı bir toplumun en önemli koşullarından birisi "sanat eğitimidir". Konuya ilişkin bir yapıtında Herbert Read, sanat ve eğitimin gerekliliğini sanatsız toplumların dengelerini kaybedeceğini öne sürerek açıklar.

Kişinin öznel iç görüsü, imgeleri, düşünceleri ve duyuları sanat ile görselleşir. Bu çok öznel olan durumun dışa dönüşmesi, somutlaşması ve başkalarına anlatması insan için önemli bir gereksinmedir. Hangi sanat yapıtı olursa olsun yaratma eylemi anlatılmak isteneni izleyiciye iletme amacını güder. Sanat eğitimi; kişiye estetik yargı yapabilme konusunda yardımcı olmayı amaçlarken, yeni biçimleri hissedip, eğlenmeyi ve heyecanlarını doğru biçimlerde yönlendirmeyi öğretir. Demek ki sanat eğitimi, sanatçı yetiştirmeye değil; yetiştirmek durumunda olduğu her kişiyi yaratıcılığa yöneltip, onun bilgisel, bilişsel, duyusal ve duygusal eğitim ihtiyaçlarını karşılamaya yöneliktir.

Sanat eğitimi, her yaştaki birey için gereklidir ve insan hayatında önemli bir yer tutar. Sanat eğitimi; bireyin yaratıcı güç ve potansiyellerini eğitmek, estetik düşünce ve bilinci örgütlemek için gereklidir. Sanat, bireyin sosyal ilişkilerini ayarlamasını, işbirliği ve yardımlaşmayı, doğruyu seçme ve ifade edebilmeyi, bir işe başlayıp bitirme sevincini tatmayı, üretken olmayı sağladığı için gereklidir.

Birçok ülke gezdim, düzenli, temiz, görkemli. Mimarisi ile çevre düzenlemesi ile yaşam alanlarının kullanımı, trafiği hepsi öylesine uyumlu, öylesine dinlendirici. Milano da binlerce motosiklet trafikte ve sesleri çıkmıyor. Bizim ülkede bir motosiklet geçince şehirde sesinin duyulmadığı köşe kalmıyor. Trafik akıp gidiyor, caddeye yaklaştığınızda araçlar duruyor saygıyla geçmenizi bekliyor, korna sesi yok. Amsterdam’da, Venedik’te devasa binaları, katedralleri, kenti kazıklar üstünde yüzlerce yıldır. Yeşili evlere, pencereler, kapılara taşımış, çatılara botanik bahçeler kurmuşlar. Sokalar canlı cıvıl cıvıl, tozdan eser yok, rengârenk tabelalar, çanak antenler, karmakarışık telefon telleri gözükmüyor duvarlarda, caddelere dükkânlardan eşyalar taşmamış. Yarım yapılmış inşaat, boyasız çatısız ev göremezsiniz. Görsel kirlilik olmadan etrafı izliyor. Ruhunuz dinleniyor.
Bütün bunlar nasıl gelişti diye sormanıza gerek yok. Rönesans’ın yüzünü her yerde canlı görüyorsunuz. Rönesans sadece sanata yenilik değil yaşamada yenilikler getirmiş, estetik düşünce halka verilmiş ve işte sanatın gücünü benimsemiş, sanat eğitimi almış, yaşam tarzı oluşturmuş toplumda, şehirlerde, köylerde eşsiz bir tablo olarak gözler önüne serilmiş.