Savunma güvenliğini önde tutup, orta alanda kalabalık bir ekiple kendi sahasından oyunu başlatan Tolunay Kafkas, belli ki kör kurşuna kurban gitmeme düşüncesinde idi. Antalyaspor ise skoru alabilmek adına maça daha istekli ve saldırgan bir şekilde başladı. İlk 20 dakikada da bunu çok iyi uyguladı.
Trabzonspor 20. dakikaya gelindiğinde oyunda dengeyi kurdu. Cech'in sakatlanarak çıkması, Halil'in oyuna girmesi, Trabzonspor açısından çok daha iyi oldu. Tabi taktiksel açıdan. Cech'in sakatlanması değil. Yanlış anlaşılmasın.
Trabzonspor'da birden sistem değişikliği oldu. Abdullah ortaya, Serkan sağ beke çekildi. İşte bu dakikadan itibaren oyunun hakimi tamamen Trabzonspor'du. Ve Sapara'nın nefis vuruşuyla da bordo-mavili takım öne geçti.
İkinci yarıda da aynı güzel oyun devam etti. Ta ki Eskişehir-Mersin maçından gol haberi gelene kadar. Antalyaspor, kaybedecek bir şeyi olmadığını anlayınca, tamamen oyunun düzenini bozarak daha çok saldırmaya başladı. Trabzonspor bunun karşılığında telaşlandı ve pozisyonlar verdi. Biraz şans, biraz da Tolga'nın iyi yer tutması ile gol yemeden oyunu bitirerek, yarı finale adını yazdırdı.
Antalyaspor iyi bir takım olduğunu gösterdi. Son dakikaya kadar oyunu bırakmadılar, onları tebrik ediyorum.
Sapara, Colman ve Zokora iyi organize olunca ve Henrique'nin bunlara katkıda bulunmasıyla, Trabzonspor göze hoş gelen bir futbol oynadı. En azından belirli bir süre. Bu oyunu ligde de devam ettirmeleri gerek.
Son dakikalarda görüldü ki, savunmada büyük açıklar veriliyor. Diğer maçlarda bu kadar şanslı olmayabilirler.
Halil'e ayrı bir paragraf açmak istiyorum. Trabzonsporlu taraftarlar Halil'e çok tepki göstermesinler. Oyun stili ağır ancak takım oyunu oynayacak bir yapısı var. Göze hoş gelmeyebilir ama takıma çok faydalı oluyor. Dün de bunu çok açık gösterdi.
Trabzonspor'u kutluyorum.