O arsa Trabzon’un dur, sizin değil..

Trabzon’da bir çok yatırım, arazi yok diye deniz doldurularak yapılıyor.

Son örnek, Akyazı stadı ve dolgu alanında yapılacak olan Şehir Hastanesi.

Oysa, devletin 200 dönümlük arazisine özel üniversite yapacağım diye 2007 yılından bu yana çökülmüş durumda.

200 dönümlük arazi, İpek Yolu Üniversitesinin uhdesinde…

O yıllarda Trabzon’da ilk özel üniversite kurulacak diye bir oluşum başladı. Şehrin bütün dinamikleri heyecanla olaya dört elle sarıldı. Seri toplantılar yapıldı.. Devlet-Millet el ele bu işi başarmaya kenetlendi… Ve devlet mütevelli heyetine şehrin en değerli yeri Akyazı sırtlarında 200 dönüm arazi tahsis edildi.

2007’den 2020’ye..

Tık yok.

Ama ne bir kazma vuruldu.

Ne de Trabzon kamuoyu bu Üniversitesinin kuruluş pardon kurulmama süreci ile ilgili bilgilendirildi.

İpek Yolu Üniversitesi mütevelli heyeti yüz kere değişti..

Arsaya çökmüş olmalarının verdiği rahatlıkla bir adım atmıyorlar.

2007’den beri bir kıpırdama olmaz mı..?

Devleti mi kandırdınız..?

Arsa öyle atıl duruyor.

Biz bunu yazdıkça, hatırlattıkça hemen kulp takıyorlar.

“Rantçıların sesi.. Rantçıların adamı..”

Ne rantı kardeşim.

Devletten Akyazı sırtlarında 200 dönüm araziyi aldın.. Üniversite yapacağım dedin..2007’den bu yana tık yok.

Bunu sormayalım mı?

Bunu irdelemeyelim mi?

Bunun sonu ne olacak demeyelim mi..?

O arsa Trabzon’undur, Trabzon’un.

Çünkü Trabzon’un bütünün desteği ile o arsayı sahip oldunuz..

Bu arsa, artık bu üniversitenin elinden alınma.

Ve bence Trabzonspor’a tahsis edilmeli.

Bildiğim kadarı ile Hayrettin Hacısalihoğlu son as başkanlık görevindeyken bu konu ile ilgilendi.. Bilgisi var.. Yönetim, Hacısalihoğlu’nun bilgisine başvurmalı.

Akyazı stadına da yakın arsaya Trabzonspor tesis yapmalı..

Bir de kendi adına Üniversite…

Trabzonspor’un şampiyonluğundan sonra ne yapmalı?

Adım gibi eminim, şampiyon olacağız.

8 final maçının 8’ini de kazanacağız.

Tesislerden içeriden gelen bilgilere bakılırsa, futbolcular teknik heyet ve yönetim bir an önce ligin başlamasını bekliyor.. Hepsi kenetlenmiş.. Hepsi bir yumruk olmuş.

İmmmmmdiiii…

Şampiyon olduktan sonra ne yapmalıyız..?

O kupa ile yurdu turlamalıyız.. Önce Doğu ve Güney Doğu Anadolu’dan.

Sonra bu kutlamaların finalini, İstanbul’da büyük bir gövde gösterisi ile perçinlemeliyiz.

Ardından, Trabzonspor hemen kendi adı ile bir kolej ve Üniversite kurmalı.. Şampiyonluk sonrası tam anı ve zamanıdır.. Eğitimde de Trabzonspor olmalı.

Ve 2010-11 futbol sezonunun şampiyonluk anıtı… Şehrin göbeğine konulmalı.

Babamız gitti derken üzüldük, şimdi ağabeyimiz var..

Hakan Arıkan’ın, Trabzon Emniyet Müdürlüğünden ayrılmasından sonra Iğdır’dan Orhan Çevik atandı.

Çevik kısa sürede Trabzonla bütünleşti.

Baba Orhan diye anıldı.

Trabzon’un bütün hassasiyetlerini iyi özümsedi.

Hep sokakta oldu.

Güleç yüzü hiç somurtmadı.

Hoş sohbette, insanı da kucakladı.

Görevinden taviz vermedi.

Trabzon onu çok sevdi.

Ankara’ya bir üst göreve atandığında içimizde bir buruk sevinç vardı. Kendi için prestijli bir görevdi ama bizim için Trabzon’un kaybıydı..

O’nun yerine acaba kim gelecek diye merak içindeydik.

Metin Alper göreve başladığında bir müddet takip ettik.

Kendi ile bir defa yüz yüze hayırlı olsun ziyaretinde konuştuk.

Mesleğini seviyordu.

Heyecanlıydı.

Trabzon’un da önemini hassasiyetini bildiğini gördük.

Süreç içinde Orhan Baba’dan Metin Ağabey’e geldik.

O da halkın içinde.

Kah deniz kıyısında dalgalara izlerken.

Kah, çay bahçesinde çay toplarken

Kah, Trabzonspor taraftarları ile kucak kucağayken

Kah, şehrin sokaklarında tek başına gezerken

Kah, mahalle muhtarları ile dertleşirken

Gördük..

Hele en son yaptığı.. Minnettarız.

Karakollara şehit adları vermesi..

Yürekten sevindirdi.

Anlamlı bir harekette.

Dedik ya, Orhan Baba’dan Metin Ağabey’e

Gelen gideni aratmadı.

Bugün ne yapacağım…!

Pandemi  yasağı kalktı ya..

Bugün yapacaklarım;

Sabah kahvaltısını simit kaşar ile Ganita’da yapacağım

Keyif çayını, Meydan Parkı'nda içeceğim

Şehrin her türlü haber ve dedikodusunu almak için Cemiyetimizin lokaline gideceğim

Öğlen yemeğini Meydan'da Polat Usta’nın ciğer kebabı ile geçiştireceğim

Sonra, 61saat’ın çalışma ofisine giderek, tam mesai görev yapacağım.

Ardından Tayfun Sezeroğlu’na uğrayıp sohbet edeceğim.

Akşama doğru Selim Pastanesi’ne uğrayarak o meşhur dondurmasını yiyeceğim.

Eve giderken Ertuğrul’dan ekmek alacağım..

Ve günü tamamlayacağım..

ZAYTUNG

Normalleşme takvimi açıklandı: Restoranlar, kafeler ve spor salonları, 1 hafta sonra kimsenin sallamayacağı önlemlerle yeniden açılıyor...