Kariyeri müthiş başarılarla dolu, tek eksiği şampiyonluk olup onu da Trabzonspor ile yaşayan ve yaşatan müthiş futbol ustası futbol efendisi veda etti.

Trabzonspor'a ve takım arkadaşlarına bir ağabey, bir arkadaş olan Marek Hamsik, Trabzon'dan geçerken iz bırakarak geçti.

Oyundan çıkarken hem ağladı hem de ağlattı!

Kendini takımına ve formasına adayan bu büyük ustaya hiç haketmediği halde teknik adamların yaptıkları haksızlıkları da yazmadan edemeyeceğim.

Utanmadan 90. dakika da bile oyuna koyanlar oldu ama o hep mütevaziliğini ve beyfendiliğini koruyarak adeta profesyonel olmakta var bunlar dercesine hiç küsmedi.

Böyle bir kişiliğin kalmasını çok isterdim ama olmadı!

Güle güle kaptan her şey gönlünce olsun...

Trabzonsporlu'ar seni asla unutmayacaklar!

Bunu dün akşam sana gösterdikleri sevgi seli ile kanıtladılar ve bu müthiş uğurlama şöleni senin gibi büyük bir ustaya yakıştığı gibi o güzellikleri yaşayıp yaşatan büyük Trabzonspor taraftarlarına da yakıştı.

Her daim böyle vefalı olun.

Hep böyle kalın sevgili taraftarlar.

Dönelim maça...

Giresunspor maçından sonra hoca hakkında bekleyip görmek lazım demiştim.

Takımda bazı kıpırtıların olmasına karşın yine de sabretmek lazım diyorum.

Hani ağzı sütten yanan yoğurdu üfleyerek yermiş ya benimki o misal!

Eskide olduğu gibi topu kaybettiğin yerde oyuncuları kaleye koş demiyor!

Kaybettiğini bulmak için çaba sarfet diyor.

Topu rakibe ver sonra almaya çalış demiyor.

Kenarlarına ortalar istiyor.

Oyunu kendi sahanda değil de rakip sahada tutmaya çalış, defansı unutma ama diyor.

Hep hücumu düşün mantığı ile hareket ediyor.

Dün akşam gördüklerimin bazılarını naçizane aktarmaya çalıştım.

Bekleyelim görelim.

Haydi hayırlısı!

Son sözüm dün Abdülkadirler, Yusuflar ,Uğurcanlar ve Hüseyinlerin sayıları çoğaltılmalıdır diyordum.

Bugün de Ariflerin, Tahaların sayıları çoğaltılmalıdır.

Kulübümüzün yaşaması ve bu çocukların istikballeri için çoğalmaları da buna bağlıdır.