Kara yayla karasun hep sırları saklarsın

Krom taşı tepende sanki kervan beklersin

Sıradan bir gün gibi başlayıp patika yolları takip eden plansız aktiviteler beni hep bir hikaye’nin içine atar.

Bu günkü hikaye’de böyle başladı. Kendimi bir anda kara yaylanın başında buldum.

Ama patika değil resmen kervan yolu Kromni ve ötesinden başlayıp kara yayla Krom Taşı ya da diğer adıyla kurt taşına varınca yürüdüğüm yolun sıradan olmadığını anladım. Kromni taşının üzerine çıkınca kromni vadisi komple görünüyordu tam aksi yöne dönünce de tekke boğazı dedikleri yere kadar görünüyordu. Allahım ne olur 1500 küsür de yaşasaymışım evet Tekke tarafından deve kervanı çıkmış geliyor sanki kelekleri de duyuluyor . Kromni  taşından bakınca Çakılgöl Dağı Deveboynu Tepesi Keskindağ Kromni vadisi önünde insanın bakınca bakası geliyor. Önümde upuzun bir patika var Tekke boğazına kadar yer yer taş döşeli yer yer toprak çimen yılan gibi kıvrılıyor kendini tarihin kollarına bırakmış gibi hissetmemek elde değil. Bumbur ve yaban arolarının vızıltıları arasında sazlık alanlar ve guguvaga tarlaları arasından geçerken güzel insan Mehmet özcelep geldi aklıma dolayısıyla Hoca Halil  gözeleri böyle bir güzellik olurmu Hoca Halil babanın  kalp güzelliğine bakın ki siz allah ona değirmen derenin ilk damlacığının başladığı yeri ve son damlanın denize döküldüğü yeri yurt olarak vermiş. 78 km lik bir vadinin başlama ve bitişi Hoca Halil dedeye nasip olmuş. Ki torunları bu gün Hoca Halile layık bir şekilde sürdürmektedirler hepisini alkışlıyorum. Celepler sülalesinin büyüklerinden dinlediğimize göre deve kervanları sabah ezanıyla beraber ya Tekke yönünden yada kromni yönüne gidişini develerin kelek seslerinden anlardık. Hoca Halil gözelerine indim taşların altındaki demlik çay ve şekeri buldum sanki 1540 da Hoca Halil koymuş da imdat içsin diye saklamış kim bilir ayrıca da kimeney

Taşlar sanki o günden kalmış gibi hatta eşkıyalarda orda sanki taşların üstünde oturuyorlar

Bu efsane hikayeyi anlatmadan geçemeyeceğim.

Hoca Halil satışa gelmiş 40 eşkıya gözelerin yanında Hoca Halili ziyarete gitmiş niyet belli Hoca Halil mi diyim koca Halil mi diyim hemen yemeğe buyur etmiş eşkıya dalga geçmiş sende 40 tabak 40 kaşık ne arar gibisinden Hoca Halil bu allah dostu bırak 40 çanağı 40 eşkıya yı doyurmuş . Eşkıya demiş niye geldiğimizi biliyor musun tabi ki biliyorum beni öldürmeye geldiniz Eşkıya demiş bundan sonra biz senin dostunuz Hoca Halil ve bu olaydan sonra yurt edindiği bu bölge vatan olmuş canlara 

Çantamdan nevalemi çıkarttım var olan demi ve Hoca baba gözelerinin suyundan kullanarak çayımı demledim sorma keyfimi eşkıya muhabbeti Hoca Halil’in nasihatları başka oluyor canım. Artık kalkma vakti daha keskindağ zirve yapılacak zirveden dünyaya keskindağ tanıtılacak. Tekrar kervan yoluna çıktım Taş boğazı adını verdiğim bir alana geldim katır at deve izleri sanki ozalit olmuş bana bakar

Biraz daha yürüyünce keskindağ önümde bir duvar çarşak diz boyu ama inanın çarşakda bile iz belli o kadar kullanılmış ki sanki biraz önce çıkanlar olmuş yer yer mevzi sığınak yada taş kovuğu gizemli bir dünya ya girmiş gibiyim 3000 mt deyim ama hava sürkülasyonu o kadar fazlaki hiç zorlanmıyorum. En son 3060 mt de kayıt aldım Deveboynu zirveden 22 mt daha kısa ama bir o kadar da panaromik. Zirvede taş yığını bayrak ve direği rüzgardan eğrilmiş. Yanda siperler ve mevziler Tekke tarafı net harika bir manzara burada santalı Eşkıya Liya şerefine bir expresso içmemek tarihe hakaret olur nedecen mecbuur

Duman Hanzaharyadan Karayayla tarafını doldurmaya başladı derhal inişe geçmem gerektiğini farkettim çarşakdan inişte pek güzel oluyor ama çok dikkat etmek gerekir genelde ayak kırılması bu tarz yerlerde olur. Kısa bir sürede Tekke boğazına vardım taş govuğuna sığınarak rüzgarın teri kurutma etkisinden kurtuldum çikolatamın kenarından kopararak Kromni taşına doğru yola çıktım. Duman kapatmış olmasına rağmen kervan yolu o kadar netti ki hiç tedirginlik yaşamadım. Kromni taşının üzerine çıktığımda akşam ezanı nın sesi vadiyi kaplamış beni yıllar öncesi sessizliğe taşımıştı

…………………

Şimdi alır seni benden dağlar 

Işıksız köylerin soğukluğu aramızda

Söylenmeden unutulan türküler düşer 

Dilimize 

Şimdi gözlerin düşer düşlerimden 

Kokun düşer sehere

Gittiğin her yer memleket olur 

Geçer bir kavmin kadim acısı

Şimdi toprağın üstünde ellerine 

Benzeyen bir çiçek biter

Yapmadan Dönme

*Krom taşının üstünden vadiye bakmadan

*Hanzaharyadan Karayaylaya akan dumanu selamlamadan

*Hoca Halil gözelerinde çay demlemeden

*Tekke boğazından rüzgarı yenmeden

*Keskindağa çıkmadan dönmeee