Telefonum sabahın erken saatinde çalarsa;
İşte derim;
Ya iyi, ya kötü bir haber var.
Önceki gün, yine erken saatte telefonum çaldı. Arayan KTÜ Rektörü Süleyman Baykal’dı. Hafta içinde; C kapısı ile ilgili feryadımızı dile getirmiştik. 2009’dan bu yana yüreğimiz ağzımızda. Gülçin Plevne diye kızımız C kapısında yaşamını yitirmişti. O günden bu yana C kapısında yeni düzenleme  isteniyordu. 2009’dan 2015 tek bir adım atılmadı. Baykal, artık C kapısı ile ilgili çözüm odaklı çalışmaların proje bazında bittiğini söyledi. Yakında  C kapısı, yeniden düzenlenecek dedi.
Sabahın bu ilk haberi iyi haberdi ve Baykal’ın sözü senettir diyerek burada kayda geçiriyoruz.
Olayın takipçisiyiz.

***

Babadan oğula.
Oğuldan Toruna.
Hep birlikte aynı kulvarda.
Ele ele horona.
Trabzonspor’da yönetimlerin oluşmasındaki genel kriter buydu. Ya baban eski yönetici olacaktı ki, sana da bir koltuk açılsın. Ya da deden.
Aynı kural yine devam etti.
Bakın Usta’nın listesine.
Bakın Hekimoğlu’nunkine.
Babadan oğula, oğuldan toruna, torundan sülaleye.
İllaki , nümelik birileri olacak.
İyi hoş güzel olsun, diyecek bir şeyimiz yok da.
Senin değil de başkasının da olduğunda da hazmedeceksin.
Sorun, hazmedememekte.
Yani sen oğul ve torun olarak Trabzonspor’a duyarlı olma hakkını kendinde görüyorsan bırakın da bazı bakan oğulları da görsün, değil mi?

***

CHP Trabzon il başkanlığına Ceyhun Alemdar, aday olmuş.
Bravo.
Medeni cesaretini kutluyorum.
Ceyhun’u çok tanımam. Ama, CHP’ni gençleşmesi ile ilgili verdiği mesaj yerinde.
CHP, çoluk çocuğa mı kaldı diyen Dinazarlordan kurtulmalı.
Ben Ceyhun’la ilgili yazıyı kaleme aldığımda, editörüm dedi ki, “Abi bu Ceyhun senin mahkemelik olduğun kişi değil mi. Sana hareket etmiş hatta yargılatmıştın”
Evet, demim.
O başka bu iş başka.
Ceyhun bugün aynı işe yapsa yine mahkemeye veririm, ardından yine CHP’nin gençleşmesi ile ilgili bir adım atsa, alkışlar desteklerim.
 
Benim duruşum yürek, ciğer ve ilke  meselesi.

***

Manavgat ilçemiz, Akdeniz’in çok da önemli turizm merkezlerinden değil. Bir şelalesi var, o da kuruyor. Çevresinde daha çok ilgi çeken mekanlar  olduğu için geri planda.
Ama buna rağmen, önceki gün bir haber dikkatimi çekti, ilçedeki turizm sektöründe faaliyet gösterenler aralarında “İmece” usulü 2016 turizm fuarlarında ilçenin tanıtımı için tam 1 Milyon Euro topladılar.
1 Milyon Euro. Yazması zor(!) söylemesi kolay.
Ve bir an için Trabzon aklıma geldi.
Bu sektörde faaliyet gösteren ve tespitleri ile söylediklerine inandığım birkaç dostu aradım, Trabzon hayatının hiçbir anında fuarlarda tanıtılsın diye 1 Milyon Euro kaynak yaratabildi mi?
Birden fazla dost, dedi ki “Güldürme bizi…”
Manavgat, 1 Milyon Euro’uy havuzunda biriktirdi. Özellikle Rusya krizini de göz önünde bulundurarak daha çok Arap Dünyasına girecek.
Trabzon ise çok iyi biliyorum turizm fuarlarında yer alabilmek için değil 1 milyon Euro’ya deyim yerindeyse birkaç girişimcinin duyarlılığı ile ancak 100 bin Euro’yu zor buluyor.
Bu işler konuşmakla olmuyor, Manavgat’ta gibi  “Horona” girmekle oluyor.

***

Yukarıdaki rakamlar, Trabzonspor’un başkanını belirleyen oy sayıları.
Aradaki fark, 13.
Şimdi bir an için kendinizi Muammer Usta yerine koyun. 13 oy gibi az bir farkla seçimi kazandınız. Empati yapın. Fark çok az olduğu için bu farkın “Diyet” borcunun ödenmesini isteyen o kadar adam çıkacak ki, aklınız da şaşar, yolunuz da. Kimin gerçekten size oy verdiği desteklediğini de anlayamazsınız. Bir sonuca çıkamaz, sandık zaferinin iradesinde boğulursunuz.
Eğer fark, 100’ün üzerinde olsaydı, 13 fark gibi bir ince çizginin üzerinde durmazdınız.
Burun farkı ile Usta’nın seçimi kazanması;
Trabzonspor’un hayrına, Usta’nın ise çok da kolayına gelmeyecek gibi.
Bu 13 oyun farkını;
Bazı taraftar grupları kendine bağlayacak. Bazı ekabir takımı benim son hamlem diyecek. Denge tahtasında bir o yana bir bu yana sallananlar, son dakika tercihleri ile senden yanaydık diye  Usta’nın kafasını karıştıracak.
Ve hakikatten bu burun farkı ile kazanılan başarının asıl mimarları geri planda kalacak.
Yani, bardağı taşıran o son damla var ya o son damla, 13 oy farkıdır.
Ve o bardak doluncaya kadar damlayan damlaların bir anlamı olmayacak, son damla, şimdi kulüpten her anlamda “Nemalanmak” için olmadık varyasyonlara dalacak.
Usta da bu varyasyonlara ya teslim olacak ya da teslim alacak.
Usta’nın işte bu aşamada;
Dik durması, eğilmemesi, ilkelerinden vaz geçmemesi gerekiyor.
Seçimi kazanma listesi değil de Trabzonspor’u kurtarma ekibi kuran Usta, 13 oyun diyetini ödemeye kalkarsa, bütün kontrolü elinden kaçırır.
O nedenle, basit bir önerim var Usta’ya.
Çocukluk yıllarında okuduğu Ömer Seyfettin’in Diyet öyküsünü yeniden okusun.
Hatta, o kitabı, yönetimde başının ucuna koysun. Görünür şekilde. Görenlere bir mesaj vermiş olur.