Trabzonspor takımı uzun süredir her hafta adeta Barcelona ile maç yapıyor gibi...
Rakiplerinin isimleri değişiyor, forma renkleri değişiyor, sıralamadaki yerleri değişiyor...
Lakin, istisnasız hepsi rahatlıkla pas yapabiliyorlar Trabzonspor karşısında...
Baskı kurup pozisyonlar bulabiliyorlar... 
***
Trabzonspor takımı "sahaya bir onbir çıkıyor o halde takım eksik değil" gibi klişe futbol sözünü de yerle bir etmiş durumda.
Sahaya çıkan ya da elde kalan oyuncuların güçsüzlüğü, yardımlaşma konusunda temel eğitim dahi almamış görüntülerini ibretle izliyoruz.
Antrenman yapılmamış, taktik çalışma olmamış, yüklemeler eksik kalmış gibi bir sürü futbol mazereti ortaya sürülebilir.
Futbolun temel konularının, ilk öğretilerinin zihinlerde unutulmuş olması çok enteresan ve irdelenesi bir durumdur. 
***
İsim isim saymaya gerek yok...
Maçın en iyisi Mustafa Yumlu desem bu yazı yine çok tepki alacak biliyorum.
Mustafa Yumlu'nun sakat ya da cezalı olmadığına içten içe dua eden ama bunu kendine bile çaktırmayan kesiminde imtihanı bu maçlar oldu sanırım.
Öyle ki, Akakpo ile birlikte mevkilerinin hakkını veren iki isimdiler... Futbolu unutmamış, psikolojik tarafını iyi yöneten iki isim oldular. 
***
Trabzonspor bulduğu mucizevi golle galip gelip derin bir nefes aldı.
Gole kadar oyunun hakimi Mersin takımıydı. İlk şoku atlatıp yine etkili olmaya çalıştılar ama enerjileri yetmedi. 'Galibiyete yakın taraftılar' sözü fazla olmaz.
Eleştirilecek çok şey var... Muhammet Beşir, Hami hocanın yanında alternatif olarak oturmalıydı gibi.
Ama bunların anlamı yok şu aşamada.
Trabzonsporlular galibiyetin bu kadar zor elde edildiğini yaşayarak öğrenmiş oluyorlar.
Vardır bunda da bir hayır...