Sevgili Cumhurbaşkanım.

Partinizi kurma aşamasında 2002’de, Trabzon’a geldiniz. Zorlu Otel’de toplantı yaptınız, sonra Asım Aykan’ın Belediye Başkanlık makamını ziyaret ettiniz, biz de oradaydık. Yerel medyaya övgüler düzdünüz. Bizi en iyi anlayan sizsiniz dediniz.
 
Zamanın ulusal gazetelerinin size ve yeni oluşuma sıcak bakmadığını belirttiniz. Anadolu basını için “Göz bebeğimizsiniz” dediniz. Her Trabzon’a gelişinizde, bunu hatırlatıyor ve yazıyorum.
 
Sayın Cumhurbaşkanı, ne yazık ki, Ak Parti’nin iktidara gelmesinden özellikle de 2006’dan sonra Trabzon yerel medyası olarak sizinle bir araya gelemedik. Her türlü görüşme taleplerimiz askıda kaldı. Oysa, 2002’de bizi sizinle birlikte olacağız demiştiniz. Birileri yerel medya ile buluşmasınız sanki istemiyor.
 
Sayın Cumhurbaşkanı, Trabzon yerel medyasını dinleyin. Size, bu şehrin ihtiyaçları konusunda en gerçekçi tespitleri yapacaktır.
 
Trabzon’un ihtiyaç özelliklerini size en iyi yerel medya sıralayacaktır.
 
Trabzon’da nerede ne eksik var size en iyi yerel medya anlatır. O nedenle, yerel medyayı dinleyin. Onların görüşlerini alın. Bakın size anlatılanlar ile yerel medyanın anlattıkları arasında çok fark göreceksiniz.
 
Yerel medyayı dinleyin.

Trabzon yerel medyası, gazetecilikten öte bu şehir ve bölge için hassastır. Tespitleri objektiftir. Tarafsızdır, gerçekçidir.
 
BEN ŞENOL GÜNEŞ’İN YERİNDE OLSAM...
 
Bu kesinlikle şahsi görüşümdür. Yani, yazdığın yazı her halde senin görüşünden diyenler çıkacaktır. Biliyorum ama özellikle buna vurgu yapıyorum zira şu sıralar insanlar çok hassas olduğu için, farklı yorumlar yapabilir diye üzerine basa basa hatırlatıyorum.

Ben Şenol Güneş’in yerinde olsam, Akyazı’ya adının verilmesi ile ilgili karar kendisine iletildiğinde 40 kere düşünür, Trabzon’da adının yaşatılması ile ilgili bir esere adı verilecekse, bunun bir spor eğitim kurumu olması yönünde istekte bulunurdum.
Niye?

Çünkü Güneş hem öğretmen hem de sporcu ve adamı olduğu için böyle bir esere adı daha çok yakışırdı.

Mesela;

Trabzonspor Şenol Güneş Üniversitesi.

Ya da Trabzonspor Şenol Güneş futbolcu okulu.

Ya da Trabzon Üniversitesi Şenol Güneş Spor Akademisi.

Ya da Trabzonspor Şenol Güneş Lisesi.

Yani spor ve eğitim özelliği ile bütünleşen bir eserde adının yaşatılması, Güneş için daha bir anlamlı olurdu.

Hani ben Güneş’in yerinde olsam böyle isterdim.

Böyle tarihe mal olmayı yeğlerdim.
 
Avni Aker’in kemikleri sızlamamalı
 
Avni Aker eşittir Trabzon futbolu.

Avni Aker eşittir, Trabzonspor efsanesi.

Avni Aker eşittir, futbol mabedi.

Avni Aker işittir, Anadolu ihtilali.

Avni Aker eşittir; Trabzonspor’un gerçeği.

Ve Avni Aker eşittir; Akyazı spor kompleksi. Çünkü devlet Avni Aker’i aldı, yerine Akyazı’yı yaptı. Yani, Avni Aker yok olurken bile bir eser ortaya çıkardı.

O nedenle; Akyazı spor kompleksinde Avni Aker yaşatılmalı. Bir yerinde bir biçimi ile Avni Aker olmalı.
 
Trabzonspor muhabirleri ses verdi
 
Trabzonspor’u takip eden muhabirlerin hepsi istisnasız, Trabzonspor idmanlarının medyaya kapatılmasına bir anlam veremiyor. Takımı takip eden gazeteci arkadaşlar Yanal’a çağrıda bulunarak, idmanları gazetecilere açmalarını istedi.

Bence doğru bir talepte bulunuyorlar.

İdmanlar kapalı kutu.

Trabzonspor nasıl çalışıyor bilinmiyor.

Daha ötesi, Trabzonspor bir kitle takımıdır ve idmanlar toplumu motive etmek açısından mutlaka medya ile ortak çalışılarak kamuoyuna duyurulmalıdır.

Yasak, çağ dışı bir uygulamadır.

A.S

Kalemine sağlık Cevat Ocak

Cevat Ocak kardeşimiz sessiz sedasız yine güzel bir şey yaptı. Şamil Ekinci’nin kitabını yazdı. Trabzon futbol tarihinde bir eksiklikte, Cevat bu eksikliği giderdi. Kalemine sağlık Cevat.

Şamil Ekinci, Trabzonspor’un gerçek efsanesidir.

Almamış ama hep vermiştir.

O’nun adının müzeye verilmesi bu camianın en büyük anlamlı jestidir.

Cevat’ın Şamil Ekinci kitabında çok değerli bilgiler ilginç olaylar var. Biz yazmayalım, siz okuyun daha iyi olur.
 
Rıza Kuğu’yu unutalım mı şimdi?
 
1903'te Trabzon Sancağı'na bağlı Görele[2]'den göçmüş subay bir babanın çocuğu olarak, Bulgaristan'a bağlı Kırcaali'de dünyaya geldi. Ailesiyle birlikte, buradan İstanbul'a oradan da Trabzon'a taşındılar. Burada futbol ve atletizm ile ilgilenen Kuğu; ayrıca bir otomotiv dükkanında da çalışmaya başladı. 1924'te olimpiyatlara katılmak için Paris'e gitti.

Burada sırıkla yüksek atlama dalında Türkiye rekoru kırdı ama elenmekten kurtulamadı Kuğu spor hayatında, sırıkla yüksek atlamadan başka diğer atletik dallarla da ilgilendi. 1954'te Trabzonspor'un stadı Hüseyin Avni Aker Stadyumu'na onun adının verilmesi önerildiyse de bu fikir kabul edilmedi.

Kuğu, 1922'te Asosyeşın Futbol adı altında Türkiye'nin ilk teorik futbol kitaplarından birini yayınladı. Ayrıca, 1924 Yaz Olimpiyatları'nın ardından Trabzon-Paris 1924 Olimpiyatlarına
Yolculuk adlı kitabı yayımladı.

Şimdi böyle bir değeri yok mu sayacağız.
 
Ve O’nun ismini bir yerde yaşatmayacak mıyız..?