Ak Parti’nin Trabzon hiyerarşisi..

Her alanda ve her yerde, her kurumda, her birimde bir hiyerarşi vardır. Silsile yolu ile tepeden tavana bir yetkisel sorumluluk yayılmıştır.

Bu partilerde de geçerlidir.

Genel Başkan en yetkili kişidir.

İl’lerde genel başkanı il başkanı temsil eder.

Eğer genel başkan başbakan, yeni sisteme göre Cumhurbaşkanıysa

Yetkisi daha bir kat artmış olur.

Bakan da seçim bölgesi ilin yaptırımcı kişisidir.

Şimdi Trabzon’da günün konusu şu.

Ak Parti’de kim yetkili?

Elbette il başkanı, Haydar Revi.

Revi’nin yönetim biçimi anlayışı bayağı eleştiriliyor.

Ak Parti’nin Trabzon’da  bir türlü dengeye oturtamadığı bir görüntüsü da var.

Büyükşehir ve çoğu ilçe belediye başkanları da partili.

Bu durum güçler dengesinin çatışmasına neden oluyor.

Belediye başkanı; ben bir gücüm diyor. Yerelde de hakikatten güç. Bakan hariç, bütün parti dinamiklerinden güçlü. Tak diye adam işe alır, tak diye adrese teslim işler yapar.

İl Başkanı; ben bir gücüm diyor ama yönetimi, güçler dengesinin(!) dağılımı ile şekillendiğinden  o gücünü kullanamıyor.

O nedenledir ki..

Büyükşehir Belediye Başkanı partinin genel başkanı ve Cumhurbaşkanı ile baş başa özel görüşme yaptığında, şehir çalkalanıyor.

Oysa, Trabzon’da iktidar partisinde her şey hiyerarşiye göre işlese bu görüşmenin hiçbir siyasi değerlendirmesi olmaz.

Ama gerçek öyle mi?

Trabzon’da kıyamet kopuyor.

Gümrükçüoğlu, Cumhurbaşkanı ile ne görüştü.?

Cumhurbaşkanı ne dedi?

Görüşmeden sızan bilgilere göre; OFG için başarılı sonuçlandı. Tersini de diyen var.

Yani şehrin sorunları için değil kişisel meseleler odaklı bir görüşme olduğu gerçeği var.

Niye böyle?

Ak Parti’de kavga var da ondan.

Tüm bu çalkantı, Ak Parti’deki boşluktan doğuyor.

Doğrusu şudur.

Ak Parti bunu başarabilmeli, yapmalı.

Trabzon’un Reis’i il başkanıdır. İl Başkanı bu konumuna bilecek. Taviz vermeyecek.

Trabzon’un patronu bugün bakan olduğu için Süleyman Soylu’dur.

Partinin bütün dinamikleri patronla eş güdümlü çalışacak. Patronla çelişmeyecek. Patronu sağlam sağlıklı yönlendirecek. Patronu diri tutacak. Yormayacak. Siyasi hesapların içine çekmeyecek.

Belediye başkanları,belediyeleri ile uğraşacak, teşkilat işine karışmayacak.

Herkesin sınırını ,yetkisini bilecek.

Bunu il başkanı koordine edecek.

Bakan da, bu koordinenin işleyişini gözetleyerek, disipline edecek.

Bakanın yükü milletvekillerince, hafifletilecek. 

Bunlar yapılmazsa, Ak Parti yine Trabzon’da sandık zaferleri kazanır ama kıyma makinesi gibi adam öğütür.

Bir ülkücü dostun isyanı…!

Kendini çok iyi tanırım. Yiğit bir ülkücüdür. Sevdalıdır üç hilale. Partisi için çor badireler atlattı. Artvinlidir. Benim de hemşerim.

Trabzon’da yaşar. Dün Uzun Sokak’ta karşılaştık. Hoş beş ettik. Siyasi gündemin bir numaralı konusu ittifakı sordum.

Bahçeli’nin doğru yaptığına inanıyor ama kafasında şu soru var..

“İttifaka, Büyük Birlik Partisi de katılırsa, bu millete ne diyeceğiz. Yıllarca üç hilalin altında toplanamadık, şimdi mi aklımız başınıza geldi dediğinde millet haklı olmayacak mı?”

Bu lafa yorumum yok.

Yorum, okurlarımın

Meydan parkı ve idam sehpası…!

Yazımın başlığı çok soğuk tabi.

Türkiye’de idam Osmanlıdan bu yana var. 1984’ten sonra idam cezaları TBMM’sinde onaylanmadı. Ceza vardı ama meclis onaylamıyordu. 1991’de idam cezası kalktı. Müebbet hapis geldi. İstiklal Mahkemeleri hariç, 1920-1984 tarihleri arasında 712 kişi idam edildi.

İdamın gizli yapılması ile ilgili karar da 1950’lerden sonda oldu. Önceleri şehrin en işlek yerinde darağacı kurulurdu.

Merak ettim, Trabzon’da halka açık idam nerede yapıldı.

Bir çok kişi ile konuştuk. Hepsi idamların Meydan Parkında, belediye binasının giriş kapısının önünde şimdi fıskiyeli  havuzun olduğu yerde yapıldığını söyledi. Çoluk çocuk, kadın erkek yaşlı da idamı izlemek için, anılan yere gidermiş.

Dostum, Mahmut Semerci’nin Trabzon’un kara kaplı tarihi ile ilgili geniş bilgileri, anıları var. O anlattı, “Bir gün ayağımda tokyolar çocuğum 5 yaşında falan, meydan parkındaki idama annem getirdi. İzledim, hala etkisi altındayım..”

İdam kötü bir ceza türü.

Eğer hala yürürlükte olsaydı, bugün kumpas denilen Ergenekon davasında bir çok insan yoktan yere idam edilmiş olacaktı.

Ancak, bazı suçlar ile ilgili olarak idam yeniden gelmeli.

Çocuklara cinsel istismar.

3 yaşındaki kıza tecavüz eden yaratığın bu dünyada yaşamaya hakkı yok.

Cinsel suçlara ve teröristlere  idam geri gelmeli.

Sen anlat Trabzonspor!

Nasıl, ne iyi, değil mi?

Gazımızı aldılar..

Ohhh rahatladık.

Sen Anlat Karadeniz’de senaristler Trabzon’u can yerinde yakaladı.

Trabzonspor senaryonun bir yerine öyle bir anda öyle bir yerde konuldu ki..!

Bütün bir Trabzonspor taraftarları aşka geldi.

Dostlar arkadaşlar.

Dedik ki, tepki koyuyorsunuz dizinin işine geliyor.

Senaryoya Trabzonspor’u iliştiriyor, koyduğunuz tepkiyi unutuyorsunuz.

İyisi mi sadece izleyin..Yorum yapmayın, yeter..

Muharrem Usta niye bu hale düştü..!

-Yönetimindeki bir çok kişiyi o anda o gün listeyi yaparken tanıdı

-Trabzonspor’un dengelerini iyi tahlil edemedi

-Transferde bayağı ciddi hatalar yaptı

-Birkaç efsane yönetici ve futbolcuyu dinledi, sonra vaz geçti.

-Siyasi otoriteye çok güvendi.

-Top bir türlü üç direk arasından girmedi.

-Ersun Yanal’a haddinden fazla opsiyon verdi.

- Kan bağı olduğu kardeşlerinin etkisi altında kaldı

-Trabzon kamuoyunu çok ciddiye almadı

Gaful’dan, Gopça’ya-Zizil’den, Gaybana’ya

Trabzon’un yerel tanımlamaları harika bir kültür değeri. 

Derleyebildiğim kadarı ile işte bu yerel sözler ve şimdiki karşılıkları.

Gaful: Fındık ocağı

Zumur: Ekmek yemeği

Zizil: Solucan

 Gaybana: Beğenilmeyen

Gucura: Diz çökme

Gopça: Düğme

Galtak: Rezil kadın

Gabis: Değirmen vergisi

(Yerel sözcüklere katkı yapacaksanız lütfen, yorum bölümüne yazınız…)

ZAYTUNG

Prof. Sofuoglu devam etti: ''Google'ı bulmakla kalmamış, ilk internet sansürünü de uygulayan gene 2. Abdulhamit'tir...''