Gelişen uluslararası sorunların başında birinciliğini korumakla birlikte Dünya beslenmenin temelini oluşturması nedeniyle taımı stratejik bir sektör ilan ederek bu anlamda politikalarında hızla revizyona gitmektedirler.

Bunun içinde en başta topraklarını, sularını ve dolayısıyla çevreyi korumak için değiştirilmesi mümkün olmayan Anayasa gibi Kanunlar çıkararak, insanların besin ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmaktadırlar.

Özellikle tarım için.MASTER planlar hazırlayarak hangi topraklarda hangi ürünü üretmek için ileriye yönelik planlamalar yapmakta ve bu arada tarımsal teknoloji ile bu yol haritasını birlikte yürütmektedirler.Aynı zamanda bu planlar zaman , zaman 10, 20, ve 50 yıllık periyotlar da günün koşullarına göre revize edilmektedir.Neticede oluşan şartlara göre tarım politikalarını teknoloji ve onun türevlerine uyarlamaktadırlar.

Bu bağlamda planlı üretim sonucu hem üreticiler riske girmediği gibi tüketicilerde gıda zincirinde aksama olmadan ucuz fiyatlar ve kendi ülkesinin öz ürününü kullanarak refah içinde yaşamaktadırlar.

Çiftçi ise önündeki yıl üretim yapmak için sermayesini biriktirmiş olacaktır.

Yani çiftçi ne zaman nerede hangi ürünü üreteceği konusunda ciddi bir öz güven psikolojisi ile yoluna devam etmekte ve hiç bir endişe duymamaktadır.

Onun için önünde güvenli bir tarım politikası olunca çiftcı daha fazla daha kaliteli üretime azami derecede sarılmaktadır 

Ayrıca çiftçisini korumak için gerekli her türlü önlem alındığı gibi ihracat ve ithalat konusundaki politikalarda değişmemekte ve burum hem çiftçi ve hemde ülke için çok önemli bir güven oluşturmaktadır.

Bu şekilde üretimini kontrollü ve çiftçi için risk oluşturmayan kriterlerle yürüten ülkeler bugün bizim gibi devletlere ürün satarak kendi çiftçimizin cebine girmesi gereken paralar yabancı ülkelerin çiftçilerinin cebine girmektedir.

Bu durumda çiftçiler tarımdan kopmakta ve yaklaşık yüzde altmışıda çocuklarına bu işi önermemektedir.

Kötü planlamanın yani plansızlığın sonucu hem çocuklarımızın ve hemde ülkemizin geleceği cıddi şekilde risk'le karşı karşıya kalacak ve dışarıya olan bağımlılığımızda artacaktır.

Bugün dünya gelecek için tarımda kendini planlayıp yenilerken kullandığı tüm sistemlerin bir çoğu ülkemizde mevcuttur.Bu girdiler konusunda çiftçi eğitilip gerekli destekler verilirse çok güzel bir tarım ülkesi olmamızın önünde hiç bir engel kalmayacaktır.Hiç bir imkan yokken Cumhuriyetin ilk yıllarında üretip satarak bir çok fabrika kurulmuştur.

Aynı üretim kültüründen yeni çiftçilerimiz daha fazlasını başaracak güçte ve dinamizmdedir.O halde sorun çiftçilerin istediği sağlıklı bir tarım politikasıdır.

Bu politikayı hayata geçirecek müthiş bir teknik güç olmasına rağmen neden kullanılmamaktadır akıl alır gibi değil.Toprak var, su var, hava koşulları uygun, para var ve teknik tarım kadrosu var o halde dışardan ürün almak yerine bu imkanlar kullanılmalıdır.  

Gelinen bu aşamada dışarıdan ürün alarak bağlımlılığımızın artması yerine bu çıkmazdan kurtulmak için ne yapmalıyız?

●--Ürünün çeşidine ve verimliliğine göre geleneksel veye yükselen yöntemleri hayata geçirerek ürteicinin katma değerden aldığı payı artırarak önceliklendirilmelidir,

●-- Organik, Yerel, Endemik veya coğrafik seçicilik gösteren özel ürünler için üretimlerinin teşvik edilmesi,

●-- Tarımsal üretim danışmanlığı gibi hizmetlerin doğrudan desteklenmesinin sağlanması, 
Tarım ve gıda ürünlerine ait ticaret politikalarının ülkesel üretim kapasitesi dikkate alınarak yeniden güncellenmesi,

●--İşlenmiş ürünlerde küresel değer zincirine daha güclü katılımın sağlanması,

●--İthal girdi ihtiyaçlarında ve kullanımlarında seçiciliğe özen gösterilmesi,

●-'Üreticiyi korurken tarıma dayalı stratejik sanayi sektörlerinde sürekliliğin gözetilmesi ve desteklenmesi,

●-- Tarım sektöründe muhakkak nitelikli iş gücü kullanılmalı ve bu yöntem tavizsiz desteklenmeli,

●--Tarımın tüm alanlarında girişimciliģin önünün açılması,

●--Katma değeri artıracak yatırımlar desteklenmeli, 

●--Kamu piyasa düzenleme ve denetleme görevini sürdürürken tarım teknolojilerine odaklanarak stratejik bir yol haritası belirlemelidir,

●--Kamu sektöründe teknoloji adaptasyonunun sağlıklı yürütülebilmesi için tarımsal kamu güçlendirilmeli,

●--Dünyada artık 3.sanayi devriminden sonra sanayi 4 sıfır tartışılırken bu sürecin gerisinde kalmamak için ACİLEN TARIM 4 SIFIR başlatılmalıdır,

●--Artık tarımda üretim, denetim, yol haritası, planlama vs. gibi işlerin muhakkak uzaydan algılama yöntemleriyle coğrafi bilgi sistemlerinin devreye sokulması, 

●-- Farklı paydaşların bir araya gelerek modelleme ve finansman gbi konularda sürdürülebilir tarım teknolojilerinin bir araya getirilmesi gerçekleştirilmelidir.

Netice olarak tarım teknik bir olay olup aynı zamanda bir mühendislik işidir.

Bu potansiyel ülkemizde mevcuttur o halde dünyadaki gelişmiş ülkelerin tarımsal üretimleriyle rekabet edebilir hale gelmeliyiz.

Aksi halde kendi ülkemizde ürettiğimiz tarım ürünlwrinden daha fazlasını dışardan ithal etme durumunda kalabiliriz.

Bu da yetmez öyle zaman gelirki paramızla dahi ürün alamayız.

Bu anlamda üretim toplumsal bir olay olup tamda tarımsal üretim seferberliğinin başlama zamanıdr.

Yoksa gelişen dünya şartları bu gidişle bize daha fırsat vermeyebilir.

HERKESİN DOĞDUĞU TOPRAKLARDA ÖZGÜRCE KARNININ DOYMASI EN DOĞAL İNSAN HAKKIDIR.