Şiirler, türküler, halaylar, zılgıtlar, onu yapamadınlar, bunu yapacağımlar, onlarca entrika, yüzlerce şov ve daha nicesi…

Şükürler olsun ki, tecelli eden millet iradesiyle birlikte bütün seçim hengâmesi de son bulmuş oldu.

Gerçi memlekette bazı sandıklar bakmakla doyulamayan çeyiz sandığını geçti ama olsun, zorda olsa neticeye varıldı diyelim.

+

Dolayısıyla efendim…

Birkaç kurşunlama, birkaç intihar, birkaç cinayet, birkaç kavga ve hazımsızlığın yol açtığı birkaç kalp krizi dışında kazasız belasız sonlandı yerel seçimler.

+

Gönül, sıfır kayıpla zafere ulaşılsın isterdi ama olmuyor işte…

Neticede dünyanın işini gördük.

Muhtar seçtik…

Meclis üyesi seçtik, belediye başkanı seçtik.

Seçtik yani…

+

Süreç sonlandı, ömrümüz arttı.

Zira memleketin refaha ulaşması ümidiyle kullandığımız oylar üzerinde çok çalıştık, çok düşündük.

İnce eledik, sık dokuduk.

Sırf bu uğurda…

Çokça uykusuz kaldık, çokça uykusuz bıraktık.

Sonuç olarak.

Birileri kazandı, birileri kaybetti.

+

Kaybedene kaybetti demek pek şık düşmüyor lakin…

Perişan olup biçare kalanı da başka türlü tarif etmek imkansız.

Her neyse.

Biz bugün…

Kazananın memleket insanımıza kazandıracaklarından, daha doğrusu memleket insanımızın beklentilerinden söz edelim.

Mesela Türkiye’nin “T” si bildiğimiz Trabzon’da, seçimi ezici bir çoğunlukla kazanan Sayın Murat Zorluoğlu’ndan şehrin hamuruyla harmanlanmış biri olarak ben ne beklerim, ne bekleyebilirim. 

Şahsından değil yani…

Makamından.

+

Öncelikle şu TRAPARK mevzuu…

Belediyenin beş araç kapasiteli yerleri otoparka çevirip, uçan kuşa ücretli rota çizmesi abesle iştigal halde…

Böylesine önemli bir kamu kurumunun ticarethane imajıyla sokaklarda boy göstermesi hiçte hoş olmasa gerek.

Yeniden değerlendirmek lazım derim.

+

Devamında…

Başkanlık makamı dediğimiz, hayallere kapı açmalı, onlarla haşir neşir olmalı.

Sosyal belediyecilikte çıtayı yükseltmeli.

Vatandaşı bir araya getirecek kucaklayıcı etkinliklerde başrol üstlenmeli.

Huzur vermeli, huzur ortamı yaratmalı.

+

Başkan, eleştirileri ciddiye almalı mesela.

Sıkça sokağa inilmeli, vatandaşa kulak kabartılmalı.

Kıyısına köşesine sokulanlardan ziyade, istişarelerini vatandaşın bizatihi kendisiyle yapmalı.

+

Sonra…

Sonra büyükşehrin büyük başkanı…

İlçe belediyelerine ağabeylikten öte babalık yapmalı.

Dertlerini dinlemeli, sorunlarına çare aramalı.

Onlar da bir yana, zaten sandıkta yorgun bitap düşen vatandaşın, orada burada savrulmasına müsaade etmemeli.

+

Şehrin mimarisine gelince…

Kaş yaparken göz çıkartmamalı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’nın tabiriyle, şu dikey yapılaşmaya bir çare bulmalı.

+

Ha birde…

Herkes diyor, ben de geri kalmayayım.

Kente tren gelecekti tren!

(Neyse bunu demedim.)

+

Biraz da paradan konuşalım.

İnsanımız şeffaf belediyecilikle tanışmalı.

Paramızı alanlar, her kuruşun hesabını vermeli, verebilmeli.

Özellikle şehrimizi yönetenler, rantçılarla, şunlarla bunlarla anılmamalı.

En azından bu yönde çaba sarf etmeli.

+

Kurum içinde görevlendirmeler, atamalar yapılıyor ya hani…

Ha işte.

Bu yapılırken.

O partili, bu partili değil, liyakat esas alınmalı.

Bundan mütevellit…

Sokakların yanı sıra, kilit rolde bulunup kuruma kötü profil kazandıran her kim varsa temizlenmeli.

+

Sadece içerde değil…

Sahaya sunulan hizmetlerde de siyasi görüş gözetilmemeli.

İnsan odaklı çalışılmalı, vatandaşı insanlıktan çıkarmamalı.

+

Sportif faaliyetlere, dolayısıyla spor tesislerine ayrıca önem vermeli.

Örneğin.

Milli takıma onlarca sporcu kazandıran, olimpiyatlara sayısız sporcu yetiştiren, çoluk çocuk bütün Trabzon’un spor yapmak için gittiği ve hal böyleyken şu sıralar ilgisizlik yüzünden çürümeye terk edilen belediye uhdesindeki Cemal Kamacı Spor Merkezine bir göz atmalı.

+

Özetlersek değerli okurlar.

Seçimi kazandıktan sonra Trabzon ve halkı için bir şeyler yapmalı…