Geçmişte hepimiz “Hastamı Ankara’ya götürdüm, hastamı İstanbul’a tedavi ettirdim” gibi söylemleri Trabzonlu hemşerilerimizin ağzından çok duyardık. Belki de o tarihlerde ilimizdeki sağlık imkânları ve tesisleri pek yeterli değildi ve en basit hastalıklarda bile hastalarımız büyük şehirlerin yolunu tutmakta idi ve işlerini tamamlayıp memlekete döndüklerinde ballandıra ballandıra karşılaştıkları muameleyi anlatırlardı.
Çocukken bu hikâyeleri çok dinledim. Yılların ilerlemesiyle birlikte ilimizdeki imkânlar arttı, o günkü büyüklerimiz bu konuda ilimiz adına büyük ve ileri adımlar atarak bu sağlık göçünü büyük ölçüde durdurdular. Tıp fakültesinin açılması, Numune, SSK(daha sonra Devlet Hastanesi oldu), Doğum, Kemik ve Göğüs Hastaneleri gibi kamu hastanelerin varlığı bir anda ilimizi bölgede sağlık merkezi haline getirdi ve bölge ilerinin yanında bölge dışından illerden de hastaların tedavi için Trabzon’a geldiğine çok şahit olduk. Aslında sağlık imkânları açısından güzel ülkemizin çok şanslı illerinden biri haline gelmişti Trabzon.
Yıllar daha da ilerledi, sürece özel hastaneler de katıldı, yeni kamu hastaneleri de. Her şey yolunda gibiydi. Son on yıl içinde “Sağlıkta Dönüşüm Programı“ ile birlikte sağlık alanında yapılan iyileştirmeler ilimizde de ilk anda hissedildi. İlimizin siyasi aktörleri daha da iddialı olarak Trabzon’un “Sağlık Merkezi” olacağını ve sağlık turizmi açısından destekleneceğini belirttiler. Bu konuda gayret sarf ettiler, kendilerince yeni projeleri hayata geçirerek.
Ancak hesapta olmayan ve ters giden bir şeyler yaşanıyordu. Çünkü son günlerde karşılaştığım ve görüştüğüm hastalardan aldığım geri bildirimleri hayret verici buldum. Trabzon olarak sağlıkta dönüşümün yararlı olduğu konusunda şüphelerim arttı. Eskiden olduğu gibi hastaların il dışına özellikle Ankara, İstanbul gibi illere gidişinde bir hayli artış vardı. Bu hayret edilecek bir durum değildi. Ancak bazı hastaların Giresun, Ordu, Rize gibi illere gidip muayene veya ameliyat olduğunu öğrendiğimde doğrusu çok şaşırdım. Çünkü eskiden bu illerden hastalar ilimize tedavi için geliyordu, şimdi ise süreç tersine döndü.
Eğer ilimizin imkânları el vermiyorsa bazı hastalıkların tedavisi için tabii ki başka illere ve büyük merkezlere gidilebilir. Ama şu soruyu o zaman sormak gerekir; Bu ilde neden bu imkânlar yetkililerce sağlanmadı?
Peki, nerede hata yapıldı diye düşündüğümde çıkan sonuç daha da ilginç. Çünkü sağlığı idare edenlerden, hizmet sunucularına kadar, sağlık politikası üretenlerden yerel siyasetçilere ve diğer aktörlere kadar herkes durumdan az ya da çok sorumlu gibi duruyor.
Yine vatandaş tarafından verilen bilgiler göre, özellikle yeni yapılanma ile ilimizde devlet eliyle sunulan sağlık hizmetlerine ulaşımın zorlaşması en çarpıcı faktör. Hastanelerin birleştirilmesi ve şehir merkezindeki hastaneler kapatılması ve özellikle şehrin çok dışına yapılan yeni Eğitim ve Araştırma Hastanesinin konumu şikâyet edilen konuların başında geliyor. Yine sağlıkta deneyimin önemli olduğu tartışmasız göz önünde bulundurulacak olursa, deneyimli personelin resmi sağlık kurumlarından ayrılması da bir başka şikâyet konusu. Daha başka konuların da olayın boyutunu arttırdığını gözlemlemekteyiz.
Böylece hastalarımızın ve yakınlarının kendilerince haklı sebeplerle artık il dışından sağlık hizmeti almaya başladıklarını öğreniyoruz. Bu durumda herkesin şapkasını önüne koyup ilimiz adına nerede hata yapıldığını ve bunun düzeltilmesi için neler yapılabileceğini tüm paydaşlarla birlikte düşünüp gerekli çalışmaların bir an önce yapılması önemli bir konudur. Umarım İl dışı hasta göçlerinin sayısı daha fazla artmadan gerekli düzenlemeler yapılır.
Bir Trabzonlu olarak durum için biraz hassas davranmış olabilirim. Ama iş işten geçmeden vatandaşlık görevimi yerine getirmek, erkenden uyarmak istedim.
Sağlıcakla kalın.