Dün oynanan maçta istekli ve önde baskılı bir görüntü sonrasında ise soğan doğra.

Herkes elini kulağına attı.

Uyumaya başladılar ve uyuttular da!.

Bu işin lamı cimi yok kardeşim.

Futbol oyunu koşu ister.

Mücadele ister.

Dahası inançlı olmak ister.

Kazanmak için bedel ödemek ister.

Ligin zayıf takımlarından biri olan Fatih Karagümrük karşısında 70 dakika içerisinde bir kornerimiz var.

Koca 90 dakika içerisinde ise sayılmayan bir golümüz ve direkten dönen bir şutumuz var.

Aslında bu üç nokta her şeyi anlatıyor ama yine de ben yazmaya devam etmek istiyorum.

Bu oyuncu grubumuz çok mu kötü?

Ben buna katılmak istemiyorum.

Evet eksiklerimiz var.

Eyvallah.

Takım çalışmamış o da kabul ama öncelikle şu kangrenleşmeye dönen santrafora kenar orta atamamanın, atmamanın dahası bu oyuncunun orta da orta diye bağırdığını başka başarılı olamayacağının işaretlerini verdiğini hele bir anlayalım.

Abdülkadir Ömür hesapta forvet arkası oynuyor ama forvet ve defansa koşmaktan, adam kovalamaktan takadı kesildi.

Sahi bu takımda bu oyuncudan başka koşacak kimse yok mu?

Herkes birbirinin arkasına saklanmaya çalışıyorlar.

Sorumluluk almak mı ne gezeré

Bir Trabzonspor taraftarı olarak takımım adına bunları yazmaktan utanç duyuyorum.

Bakın bir kez daha yazmak istiyorum.

Koşmak, mücadele etmek, hırslı ve arzulu olmak her Trabzonsporlunun geninde vardır.

Kimliğidir!

Yazmakla ve söylemekle olmaz.

Umarım bir an önce toparlanırlar.

Makas açıldıkça açılıyor.

Son sözüm hocaya olsun.

Şimdiye dek seni öven, yazarlar ve çizerler takımı maç kalesiz yatay şekilde oynansa 10 pas 1 gol sayılsa Trabzonspor kesinlikle galip gelir diye dalga geçiyorlar.

Lütfen bu takımı serbest bırak.

Öne oynamasını ve öne çoğalmasını sağlayıp cesaret ver.

Güçlü bir oyun kimliğine kavuştur.

Dert belli derman da belli.

Yakınmayı bırak.

Asli görevine dön.

Bunun için elini tutan mı var?