Biz seçimi kazananlardan başlayalım yazmaya ve kazanamayanları,seçimi devam edenleri sonra yazalım.
Seçim gecesi uzak ara ipi önde göğüsleyen belediye başkanları hemen kendilerini kürsüde bulmuş olabilirler..
Büyyük Başkan..
Büyyük Başkan..
Bir gün sonraya kalanlar,mazbatasını her an alacak olanlar sürekli bir yerlerde sıkıştırılmış ve küçük küçük mitingler yapmaya zorlanmış olabilirler..
Genel Başkanlarına,İl başkanlarına ve kendilerine bu görevi layık görüp oy veren ve ya vermeyen tüm seçmenlere tek tek teşekkür ettiler..
Eskiyse,yaptıklarım yapacaklarımın,
Yeniyse yapmadıklarım yapamayacaklarımın teminatı değildir gibi saçma sapan cümleler kurdular..
Uçuşa geçiyoruz,kemerlerinizi bağlayın dediler..
Gereksiz kamu harcamalarından vazgeçip bisiklete binmelerini istemiyoruz ama böyle bir kriz içindeyken gözle görünür önlemler almalarını bekliyoruz haliyle.
Otobüslerin üzerlerine son kez çıkarak Kaptan Spak bizi ışınla hedeflerinden,alt geçit,üst geçit ve orta geçit projelerinin en kısa zamanda hayata geçirileceği güvenilir başkan pozları verdiler..
Aslında adamlar çok yorgundular ve beş dakika dinlenmemelerinin tek nedeni o beş dakika içinde uyuya kalma olasılığıydı..
Gece gündüz,üç aydır seçim kampanyası yürütmek analarını ağlattı ama gelecek 5 yıl seçildiği il ve ya ilçede tek horoz olma heyecanı alıp götürdü bütün yorgunluklarını..
Seçimden önce aday olduğu şehir küçükse belki gittiği yere bir kaç kez daha uğrama şansı bulmuş olabilirler..
Büyükse vay haline..
Hiç bir şeyden memnun olmayanlar "Nerde lan bu adam", "gelip bir hal hatırımızı bile sormadı pezevenk" illa ki demiştirler..
Kendi mesleklerini başkalarına yakıştıran çok güzel insanlardan oluşuyoruz çünkü..
Karala ve çekil kenara taktiği..
Başkanı görünce kırk yıldır arkadaşı gibi davranıp samimiyet dozunu boynuna atlayarak göstermeye çalışanlar olur bu birkaç günde..
Kıskananlar olur..
Bu salak da başkan seçildi ya benden başbakan bile olur diyen bir sürü adamla yaşıyoruz mesela..
Başkan için liseden arkadaşım,mahalleden komşum,elimde büyüdü kerata,bir keresinde acayip dövmüştüm onu da zor yetişmiştiler diyenler çıkar ortaya..
Bir de hiç bir şey diyemeyenler vardır.
Seçim öncesi bir şeylerin sözünü almışsa ve her Allah’ın günü bu söz yerine gelecek diye beklemeye geçmişse sesini çıkaramaz ama sessiz kaldıkça da işini bir türlü karşıya geçiremez..
Bu diğer seçimler gelene kadar devam eder..Seçim günü konuşur ve benim işimi görmedi paşkan deyip suskunluğunu bozar..
Sonra sandık başında yine ona oy verir ve her şey yeniden başlar..
Başkan için her mahalleden birileriyle bir yerlerden arkadaş olmak ve o hiç tanımadığı binlerce seçmeniyle kanka olmak kolay değildir..
Oy veren herkes Başkanın en yakın dostu olmuştur bir anda..
Böyle olunca görevini yapıp oy veren seçmen bir anda saf değiştirip veren pozisyonundan alan pozisyonuna geçer.
Sadece isterler..
İş isterler..
Yol isterler..
Su isterler..
İmar isterler..
Köye çöp arabası yollamasını isterler..
Vatandaştır sonuçta ve istemek en tabii hakkıdır..
Önemli olan bu istekleri nasıl karşıladığıdır başkanın.
Samimiyetini sınarlar..
Bakışından ne mal olduğunu hemen anlarlar..
O köy meydanında Dünya’ya kafa tutan adam bu mudur diye sınamaya başlarlar.
Elinde sihirli değnek olmadığı halde ikinci gün trafik de rahatlama var mı diye bakarlar..
Yağmur yağsa da baksak rögar kapakları yerinden çıkacak mı çıkmayacak mı diye dualar ederler..
Tabanları çatlayana kadar gezip halkın içinden biri olsa da ancak yatıyor derler..
İşte tam burada çıkar başkanın gerçek başkan mı yoksa çakma başkan mı olduğu ortaya..
Tüm eleştirilere nasıl yaklaştığının sinyalini o seçim gecesi yaşadığı sevinçle ortaya da dökebilir içine de atabilir.
Herkese eşit de yaklaşabilir,mesafeli de davranabilir..
Kendine oy vermeyenlere tüm kinini de kusabilir,
Ya da boşver ben herkesin başkanı olacağım da diyebilir..
Diyebilir mi?
Diyebilir…
Ama demeyen de var.
Tıpkı Samsun’un 19 Mayıs ilçesinde Belediye Başkanı seçilen Osman Topaloğlu gibi.Böyle bir başkanımız yok şükürler olsun
“Oy veren en iyi hizmeti alacak,vermeyen alamayacak” diyen bir başkanı herhalde o akşam çuvala kor farozdan denize atardık