Kelimenin devamı bir rüya gibi.Tamamlamak için neler vermezdik değil mi?
Sorulması gereken soru şu.Gerçekten şampiyon olma olasılığımız %20 seviyelerindeyken varımızı yoğumuzu vermeli miyiz? 
Yani  ilk devreyi ikinci olarak bitirmiş olmamız bazı gerçekleri görmezden gelmemize engel mi olmalı?
Maddi sıkıntılar bitmiş midir? 
Ne kadar fazla puan toplarsak toplayalım gelirin tamamının temlikli olduğunu,gelirlerin de çok büyük bir oranının faizlere gidiyor oluşunu asla unutmamak lazım..
Afyon yemiş gibi davranmayalım ve hedeflerimizi erkene çekip daha büyük sıkıntılar ile karşılaşmayalım demek istiyorum aslında.. 
Delik büyük olunca musluk problemleri hep aynı sonucu verir.Havuzu dolduramaz,musluğu boşa akıtırsın.. 
İflasın eşiğinde olan bir esnaf önce alacakları yazdığı veresiye defterini açar..
Bizim kulüpte alacak kısmında ne varsa hepsi giderler kısmına yazılmış maalesef..Ne federasyondan ne yayıncı kuruluştan,ne forma reklamlarından bir kuruş alacağımız yok..Var da yok gibi bişey..

Çünkü hepsini almışız..
Yaşamadığımız yıllarınkini bile almışız.. 

Böyle bir yöneticilik var mı demeyin,var işte.. Önceki yönetimlere hesap sorabilme olmadığı için har vurup harman savurmuşlar.. 

Esnafın alacağı yoksa hemen ikinci seçeneğe geçer.Paranın olmadığı kasayı tekrar açar ve evinin,arsasının tapusunu çıkarır,arabanın evraklarını bulur ve en kısa sürede satarak borçlarını ödeme yoluna gider.Karısına zamanında yaptığı iki burma bileziği satar belki. Hayatını bir süre daha idame edebilmek için yapması gereken üzücü şeylerdir belki ama kurtuluşun çaresi şimdilik bu formüllerdedir.İşler düzelirse yine yaparız diye de kendini avutur.. 

Ne yapsın.. Borcu varken malını satmasın mı? Kendi evinde otururken kiraya çıkmasın mı?
İcralık mı olsun,eve haciz mi gelsin? 

Hayatın acı/tatlı yönleri bunlar.. 

Trabzonspor için de ilk devreyi ikincilikle bitirmiş olmak belki bizleri mutlu etti ama artıları ve eksileri beni çok düşündürüyor.. 

Yarışta bekleneni veremeyen ve maddi zorluklar yaşadıkları için çer çöp ne kadar futbolcu varsa almak,oynatmak zorunda kalan İstanbul beyefendilerini görüyorsunuz. Transfer diye tempo tutuyorlar..Ceza gelir,batağa sürükleniriz diye düşünen bir kaç sağ duyulu dışında kimse yok.Yeter ki sezon sonunda şampiyon olalım,koltuklarımızda kalalım, taraftarın tepkisiyle karşılaşmayalım diyen yönetim tarzları ile banane kulüp borcundan,ben taraftarım ve şampiyonluk isterim diyenler aynı noktada buluştular.. 

Alan razı veren razı yani..

Yıllardır yerlinin yerlisi futbolcu diye bağıra bağıra boğazlarımızı çürüttük.Dalga geçtiler ve hep o efsane kadro ile kıyasladılar gençlerimizi..
Daha efsane olmadan efsanelerle kıyaslamak bitirdi hepsini.. 
Önce bir yola çıkalım,bunun kararı verilsin ve oynasınlar dememize rağmen milyon euroluk saçma sapan futbolcuları doldurduk kulübe.. Ama şimdi Mecburiyetten geldiğimiz bu güzel noktadan artık geriye dönüş olmaz.
İstanbul beyefendilerine benzemeye çalışırken geçmişte yaşadığımız başarıları unuttuk.Bu yanlış stratejiden neler çektik biliyorsunuz.
İlla transfer diye diretmeye gerek yok.Mevcutlara şans verilince neler olabileceğini görmemiz gerek. 
Mecburuz çünkü.
Şampi.... 
Bu kelimeyi tamamlamak zor değil.. 
Asıl zor olan bu gençlere ve onların arkalarından gelenlere şans vermeyip kulübü çıkılmaz bir batağa sürüklemektir.. 

Not: taraftar şampiyonluk istiyorsa ve bu gençlerin ayağına top gelip iki çalım yaptığında yüreğin hopluyorsa mutluluktan...