Şampiyon ligin son virajındaki, adeta final değeri taşıyan Adana Demirspor maçına çıkarken bu maç için gerilim filmi dendi.

Tansiyonu yüksek maç dendi, hiç kimse bu maçın stresini kaldıramaz ve de yönetemez dendi.

Dendi de dendi...

Ancak ben rahattım...

Takımıma güvendiğim ve kalitesine kefil olduğumdan Konyaspor maçından sonra şölen başlasın, bundan böyle mızrağın bir kez daha çuvala sığmayacağını yazdım...

Haftalardır da yazıyorum.

Böyle durumlarda hele de şampiyonsan artık taktikmiş, teknikmiş, deftermiş, kalemmiş çıkıp şampiyon gibi istediğini söke söke alırsın!

Bordo mavililer belki de iyi oynamadılar ama istediklerini söke söke aldılar...

Zaten bu maçlarda iyi futbol aramak da hayalcilik olur.

Evet!

Zor maç kolay oldu...

Bu kadarını da beklemiyordum...

Ancak Trabzonspor'un daha maçın başında peş peşe attığı gollerden sonra ev sahibi ekibin abandone olan boksöre dönmesi kolaylığa neden olabilir diye sanıyorum.

Şimdi diyeceksiniz ki bizim takım kalbur üstü eyvallah ama dereyi tepeyi aştı geldi ona da eyvallah da son maçlarda çektiğimiz azaplar, elinde orağı kara basanlar, neden uykularımızı kaçırıyor?

Hatta dün akşam takım 2-0 önde iken bile neden hop oturup hop kalkıyoruz?

Bu nedenlerin ilk ve başlıca sebebi şampiyonluğa giden yoldaki maçları yudumlarcasına oynayacakken, futbolcuların omuzlarındaki yüke yetmez...

Bir de rekorların efendisi olacaksınız, yükü yüklenince olacağı buydu.

Neyse geçelim...

Dün akşam alınan galibiyet ile birlikte beni fazlası ile mutlu eden 2 oyuncumuz hakkında bir şeyler söylemek istiyorum...

Takımımızın en zayıf halkasından en kralına hepsini takdir ettiğimi dahası saygı duyduğumu ifade ederek, bu oyuncu grubunu transfer etme başarısını gösterenlere de bir kez daha teşekkür ediyorum.

Dönelim Dorukhan Toköz'e...

Kalbini giydiği formaya veren, o formayı canları gibi seven taraftarlarına emanet ederek oynayan...

Zaman, mevki, yedeklik ve asıllık ayırt etmeden can hıraç takımı için mücadele ederken bazı meslektaşlarına mesleğinizi trübünlere değil sahada icra edin dercesine örnek bir profesyonellik ile bir yıllık değil adeta 40 yıllık Trabzonsporlu bir delikanlı.

Ben ona Joker Dorukhan Toköz diyorum...

Her şey gönlünce olsun, başarıların da daim olsun!

Gelelim Cornelius'a...

Takımdaşı ile hemen hemen aynı özelliklere sahip beyefendiliği ile profesyonelliği ile özdeşleşmiş bir Trabzonspor sevdalısı bu çocuk...

Dün akşam kitabın tam ortasından bir gol attı.

Mükemmel yükseldi ve her zamanki kafalarından birini vurdu.

Benim asıl derdim, demek istediğim Cornelius çoğu hocalara çoğu futbolculara ders verircesine bir gol attı.

Bakın ne yalan söyleyeyim kenar toplarına arkadan öne koşarak vurulduğunu biliyordum ama dün akşam Visca'nın ortası kendini aşabileceğini gözlemleyerek 3-4 metre geri geriye adım atarak o enfes golün atılışını ilk kez gördüm.

Topu niye kafama atmadın diyen oyunculara, topu niye ayağına atmadın diye çıkışan hocalara ithaf olunur.

Özellikle Djaniny'e verdiği gol pası ve öncesindeki mücadelesi alkışa değerdi...

Bu iki güzelliği içimde uhde kalmasın diye sizlerle paylaşmak istedim.

Şampiyonluk şölenlerine karışıp gitmesin diye.