Yıllar boyunca insanlar içinde bulundukları çevreyi sürekli olarak kendi istekleri doğrultusunda değiştirme çabasında olmuşlardır. Bu değişim nüfus artışı, sanayinin gelişmesi, yapılaşmanın çoğalması, kentleşmenin hızlı ve çarpık olması, insan çevre ilişkisinin azalması gibi sebeplerle artmıştır. Bütün bu sebeplere ek olarak son 25-30 yıl içinde teknolojinin hızlanması ile birlikte çevrede bir takım değişiklikler oluşmuş ve çeşitli çevre sorunları da bu değişiklikle beraber meydana gelmiştir. Çevre sorunları sebebiyle insanların günlük hayatları zorlaşmakta, dengesiz ve sağlıksız bir çevrede yaşamak zorunda kalmaktadırlar. Bu durum her geçen yıl etkisini artırarak kentsel çevre özelliklerinin kaybolmasına neden olmaktadır.

Çevre sorunları deyince ilk akla toprak, su, hava ve gürültü kirliliği gelmektedir. Oysa son zamanlarda önemi gittikçe artan ve insanları psikolojik ve ruhsal yönden etkileyen fakat diğer kirlilik çeşitleri kadar önemsenmeyen bir kirlilik çeşidi de görsel kirliliktir. Görsel kirlilik genelde doğal ve yapay çevre içinde yer alan, çoğu kez dolaylı olarak sergilenen ve bellekte olumsuz grafik simgeler bırakan düzensiz biçimlemelerin tümüdür.

Bir kentin yalnızca görsel açıdan bozulması o kentin, bütün çevre faktörleri açısından da değer yitirmesine neden olmaktadır.

Görsel kirlilik insanlar üzerinde pek çok etkiler yapmaktadır. Bu etkiler; dikkat dağılması, gözlerde yorgunluk, isteksizlik, verimsizlik, düşünce çeşitliliğinde azalma, uyarılmada azalma, adaptasyon güçlüğü, sinirlilik, davranış bozukluğu, kötümserlik, bulantı, ruhi travma, yaşama sevincinde azalma, psikosomatik hastalıklarda artış ve baş dönmesi gibi rahatsızlıklar yaratmaktadır.

Kentlerde Görsel Kirliliğin Oluşum Sebepleri

Kentlerde görsel kirliliğin oluşum sebepleri çok çeşitlidir. Bu sebeplerin çoğu birbirleriyle bağıntılı ve birbirlerini etkilemektedir. Bunları başlıklar halinde Denetim yetersizliği: Yasal eksiklikler Alınan yanlış kararlar: İşlev dışı kullanımlar: Eğitim ve kültür eksikliği: Yerel yönetimlerin duyarsızlığı diye sıralayabiliriz.

Çevre ile ilgili olan bütün yasa ve yönetmelikler de görsel kirlilik konusuna değinmemektedir. Anayasanın 56. maddesinde ise genel bir tabirle sadece “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.” denilmektedir. Böylece görüntü kirliliğinin nasıl oluştuğu ve ne gibi sonuçlar doğurduğu yönünde bir açıklama yapılmaksızın ve cezai hiçbir uygulama ortaya koymaksızın insanlara görüntü kirliliği oluşturma yönünde çok büyük haklar verilmektedir.

Yerleşim alanlarını şekillendiren İmar Planlarının temeli olan İmar yönetmeliklerinde görsel kirlenme ile ilgili hiçbir konuya değinilmemiştir.  Denetimin sorumluluğu yerel yönetim ve meslek odalarına verilmektedir. Bazı kentlerde yerel yönetimlerin görsel kirlilik ile ilgili hazırlamış olduğu yönetmelikler mevcuttur. Fakat bu yönetmeliklerin uygulanmasında ekonomik, politik, idari ve teknik nedenlere bağlı sorunlar yüzünden denetim yetersizliği yaşanmaktadır.

GÖRSEL KİRLİLİK İLE İLGİLİ YAZI DEVAM EDECEK