Açık kalp ameliyatı, toplumda en çok yanlış anlaşılan kavramlardan bir tanesidir. "Açık kalp" ifadesi, dilimize “on-pump” – yani kalp-akciğer makinası açık – teriminden yerleşmiştir. Kalp ameliyatları esnasında kalp durdurulmakta, hayatın idamesi için ise bu yapay kalp-akciğer makinası devreye girmektedir. Terminolojik olarak “on-pump” – yani kalp-akciğer makinası açık – ifadesi açık kalp ameliyatlarını belirtmektedir. Maalesef halk arasında bu terim yanlış olarak “göğüs kemiğinin açılması” anlamında kullanılmaktadır. Tüm kalp ameliyatlarında, ister koltuk altı, ister küçük kesi, isterse göğüs kemiği kesilse de fark etmez, cerrahi alan için göğüs boşluğuna (mediasten) girilmesi zorunludur.
Genel anestezi altında yapılan bu büyük ameliyatlar sonrası, kalp-akciğer makinasının da kullanılmasıyla birlikte vücutta bazı fizyolojik değişikliklerin olması kaçınılmazdır. Özetle açık kalp ameliyatları, vücuda kontrollü şekilde verilen bir travmadır ve bu travmanın da belli bir iyileşme süreci olacaktır.
Özellikle akciğer bypass edildiği ve hastalar solunum cihazına bağlandığı için ameliyat sonrası öksürük, balgam çıkarma ve nefes darlığı gibi sıkıntılar yaşanabilir. Bu süreçler nefes açıcı ve balgam söktürücü ilaçlarla desteklenir ve nekahat süreci 1-2 ay sürebilir. İyileşme süreci, akciğerin fonksiyonel kapasitesiyle çok yakından ilişkilidir. Şayet hastada önceden bilinen bir akciğer rahatsızlığı varsa veya hasta tütün ve tütün ürünleri kullanmışsa, nekahate ulaşmak daha sıkıntılı olacaktır.
Hastaya ister küçük kesi, isterse göğüs kemiği kesisi yapılsın; açık kalp ameliyatı için cerrahın göğüs kafesi içerisinde kalbin bulunduğu boşluğa girmesi gerekmektedir. Bu boşluğa girmek için dokular kesilir ve kontrollü yakma (koterizasyon) işlemleri uygulanır. Kalbin etrafındaki zar kesilir. Bu dokuların ameliyat sonrası iyileşme sürecinde, hastalarda göğüste ve kalbin üzerinde ağrı, batma hissi ve bazen kalp atışlarını hissetme gibi şikâyetler olabilir. Kontrollü yapılan bu doku kesileri netice itibarıyla bir çeşit tahribattır. Kişiden kişiye değişmekle birlikte, iyileşme süreci ortalama 1-2 ay sürebilir.
Kalp-akciğer makinası kullanımı, ameliyat esnasında ilaç ve kan transferleri vücutta inflamasyon (yangı) oluşturabilir. Bu nedenle ameliyat sonrası ateş, halsizlik, kansızlık, solukluk, yorgunluk ve kilo kaybı görülebilir. Tüm bu belirtiler, klinik durumla birlikte değerlendirilir ve hekimin öngördüğü süre boyunca hastalar takip edilir. Genelde hastalar bu süreci 1 hafta – 10 gün içerisinde atlatırlar. Bu aşamada hastaların kendilerine dikkat etmeleri ve kalabalık ortamlardan uzak durmaları gerekmektedir.
Ameliyat yaralarının iyileşmesi fizyolojik olarak kesinin yapıldığı anda başlar. 2-3 gün içinde cilt kesileri anatomik olarak kapanır. Ancak unutmamak gerekir ki, tam iyileşme için 1-2 aylık bir süreye ihtiyaç vardır. Bu süre zarfında yaralarda fizyolojik olarak sağlamlaşma ve yeniden yapılanma fazları oluşur. Göğüs kemiğinin tam olarak iyileşebilmesi için de yaklaşık 2 aylık bir sürece ihtiyaç duyulur. Bu aşamada hastaların yaralarını temiz tutması, göğüs kemiğine yük bindirmemek için yan yatmaması ve ağır kaldırmaması tavsiye edilir.
Genelde ameliyat sonrası en sık şikâyetler uykusuzluk ve uyuyamamadır. Bu, yoğun bakım ve servis sürecini içeren hastane deneyimi sonrasında gayet normal karşılanmalıdır. Ancak uzun süreli ve ısrarcı uykusuzluk varsa hekime başvurulmalıdır. Gerekirse hekim onayı ile sakinleştirici ilaçlar kullanılabilir, ancak çoğunlukla hastane ortamından uzaklaşmak bu problemin çözümünü sağlamaktadır.
Komplikasyonsuz bir açık kalp ameliyatı sonrasında hastalara erken dönemde mobilizasyon ve hareket önerilmektedir. Taburculuk sonrası hastaların kendilerini yormayacak ölçüde yürüme ve ev içi işleri gibi aktiviteleri mutlaka yapmaları gerekir. Özellikle günlük yaşam aktivitelerine hızlı dönüş, hastaların ruh sağlığı açısından da önemlidir. Psikolojik olarak “ameliyat oldum, eksik insan kaldım” düşüncesinden bir an önce kurtulmaları gerekmektedir.