Değerli okurlarımız,

Sadece şehrimizin ülkemizin değil tüm dünyanın kendini sorgulaması gerektiği çok zor ve bir o kadar da çok acı günler geçirdik, geçirmeye devam ediyoruz.

Şöyle bir şehri, ülkeyi izliyorum maalesef ama maalesef yine birileri fitne fesat, yine birileri türlü oyunlar, türlü hesaplaşmalar, birbiri ardından konuşmalar, birbirini kötülemeler, karalamalar, yalanlar, dolanlar iftiralar hakaretler peşinde…

Ardı arkası kesilmiyor. Bir musibet bin nasihatten iyidir denir ya; Daha kaç bin musibet görmemiz lazım? Herkesin dili dini ırkı siyaseti ideolojisi kendine. Ama şu gerçeği ne zaman göreceğiz. Bir nefes! gerisi boş, gerisi yalan. Herkese lazım olan bir nefes…
O onu demiş, bu bunu demiş, şu şunu demiş yapmamış, bu şunu yapmış veya yapamamış hepsi boş değil mi? Korona belasının çıktığı ilk günlerde politikayı, siyaseti bir kenara bırakıp birbirimizin sağlığını sıhhatini mutluluğunu düşünmüştük ne güzeldi değil mi?

Birazcık işler iyiye gidince (çok şükür) çabucak unutuverdik o günleri. Keşke ders alabilsek, keşke her zaman bugünlerde olduğu gibi sıkı sıkıya birbirimize sarılabilsek. İnsanlarda kötüyü çirkini eksiği aramak yerine, iyiyi güzeli hoş olanı görebilsek. Ne güzel olur değil mi? Ama bunun olması için topyekûn herkesin önce dürüst, adaletli, samimi, sevgi dolu ve merhametli olması, şükrünü bilmesi gerekiyor.

Maalesef olmuyor, olmayınca da herkes kendisinin ne yapması gerektiğini değil de başkasının ne yaptığını veya ne yapması gerektiğini düşününce işler sarpa sarıyor. Artık dünya küçüldü, artık bilgiye ulaşmak kolaylaştı. Artık unutmuyoruz her şey elimizin altında. Kim, ne zaman, nerede, ne yapmış, ne demiş, ne söylemiş, kiminle buluşmuş, her şey gözlerimizin önünde cereyan ederken birilerinin kafasını kuma sokup kimsenin kendini görmediğini zannetmesi sonrası ortaya yine istemediğimiz tasvip etmediğimiz olaylar, duyumlar, görüntüler, tartışmalar çıkıyor.

Adı büyük, nam-ı büyük, geçmişi büyük ama kendi küçük anlı şanlı Trabzon da bile sporda siyasette neler neler dönüyor herkes kendini kendi dünyasının padişahı zannediyor. Herkes bir plan yapıyor ama kader bu planlara gülüp geçiyor.

Eğer gerçekten iyi iseniz, samimi iseniz, sevgi dolu bir şekilde kendi yapmanız gereken şeyleri yapıyorsanız sorumluluğunuzun bilincinde iseniz emin olun kimse sizi yolunuzdan alıkoyamaz. Bırakın başkasının ne yapıp yapmadığını önce kendinizi bir sorgulayın gerçekten yapmanız gerekenleri yapıyor musunuz? İyi bir insan iyi bir vatanperver iyi bir vatandaş iyi bir kul olabiliyor musunuz?

İşinize evinize eşinize çocuğunuza etrafınızdakilere karşı olan sorumluluğunuzu tam manasıyla yerine getirebiliyor musunuz, mesele bundan ibaret. Eğer siz bunları tam manasıyla yerine getirip üzerinize düşen görevi layıkıyla yaparsanız, gözünüz film fırıldakta değil kendi işinizde kendi sorumluluklarınızda olur da onları eksiksiz bir şekilde hayata geçirirseniz ve herkes bunu yaparsa emin olun o istemediğimiz şeyler olmaz.

Önce kendi yanlışlarımızı eksiklerimizi göreceğiz, düzelteceğiz, yapmamız gerekip de yapmadıklarımızı sorgulayacağız, kırdığımız kalpleri onaracağız. Dünyanın 3 günlük olduğunu unutmayacağız, sonra bunları yakınımızdakilere, sonra onun yakınındakilere anlatmasını sağlayacağız. Bu halka bu şekilde devam ederse ancak biz doğru yolu bulabiliriz.
Başkalarının eğrileri ile gündemimizi meşgul edersek kendimizi görmemiz mümkün olmaz ve kimse kendi eğrisini görmez ise toplumun düzelmesi imkansız olur. Bunu toplumun en başındaki halkadan en sonundaki halkaya göre herkesin böyle idrak etmesi gerekir.

Hemen hemen her yazımızda bazı mesajlar veririz bazı uyarılarda bulunuruz, mesleğimiz gereği bazı eksikleri dile getirir bazı önermeler tavsiyeler yaparız. Şehrimizin yetiştirdiği yüzlerce meslektaşımız hemen hemen her gün, bu şehrin gereksinimlerini ihtiyaçlarını olmazsa olmazlarını, kalemi alır televizyonlardan internet organlarından sizlere duyurur.

Bu şehrin neye ihtiyacı olduğunu hemen hemen herkes biliyor. Bunları tekrar edip temcit pilavı gibi pişirip pişirip önünüze koymak gerçekten bizim içinde hoşnut kaldığımız bir durum değil. O nedenle önce bu şehri yönetmeye talip olmuş seçilmiş, atanmış makamlardaki yöneticilerine onların çalışanlarına ve teşkilatlarına organlarına ekiplerine sesleniyorum.

Samimi olun, yanlışa yanlış demeyi öğrenin, yanlışa doğru demeyin sırf siyaset uğruna, sırf makamınızı kaybetmek uğruna yanlışa doğru asla demeyin. Bugün bir şeyler kötüye gidiyorsa emin olun bildiği yanlışları söylemekten korkanlar yüzündendir.

Tekrar tekrar söylüyorum, eğer bugün doğru olanı doğru bildiğinizi yapmaktan geri kalır, söylemekten geri kalır, hayata geçirmekten geri kalırsanız yalnızca bu şehre yalnızca bu halka değil kendi kendinize kendi evladınızın geleceğine ihanet etmiş olur bunun bedelini de bir gün gelir ödersiniz.

Ama asla umudunuzu kaybetmeyin tabi ki olumsuzluklar olacak, sıkıntılar olacak ama önce umudu olmalı insanın, temiz iyi güzel umutları…

Mutlu bayramlar dilerim.

Sağlıcakla kalın.