Birini, Şeref Malkoç anlattı.
Diğerini ise bizzat ben yaşadım.

+++

Erbakan’ın SP’sinde önceki partisine Anayasa Mahkemesi tarafından kapatma ile ilgili dava açıldığında, Necmettin Erbakan, Şeref Malkoç’a derki. 

-Git mahkeme başkanına bu kapatma davası yasal değil, ret etmelisin de

Malkoç, heyecanlıdır. Mahkeme başkanına bunu nasıl der? Ama öte yandan da Hoca’nın talimatı vardır. Gider Yekta Güngör Özden’in makamına, binbir dereden laf getirerek, tam meramını anlatamaz.

Hoca, Malkoç’u çağırır
-Dedin mi?
-Demedim Hocam.
-Şimdi git yine de dava yasal değildir

Malkoç yine Özden’e gider ama diyemez. Hoca haber gönderir, gel yanıma diye ve sorar
-Dedin mi?
-Diyemedim efendim.
-Git de

Malkoç artık üçüncü buluşmada Hocanın talimatını yerine getirir, mahkeme başkanına “Bu dava yasal değil, ret etmelisiniz der..” Dediği gibi de soluğu hocanın yanında alır
-Dedim efendim.
-Haaa şimdi vebalden kurtardın, bundan sonrasını onlar düşünsün.


+++

Erbakan ile benim yaşadığım anım ise şöyle.

Mahmut Çizmecioğlu, Kaşüstün’de evinde Erbakan hoca ile birkaç gazeteciyi buluşturdu. Hoş bir sohbet oldu. Soru cevap bölümüne geçildiğinde ilk ben ortaya atıldım. Sorumu sormadan Erbakan dedi ki..

“Önce besleme çek sonra sorunu sor..”

O anda heyecandan ne diyeceğimi unuttum. Saniyelik bir andı. Panikledim ve bir anda “Hocam ben içimden çektim” dedim, paçayı kurtardım.


Kahvaltı bittikten sonra Yusuf Turgut kardeşimiz aynen şöyle dedi bana
-Abi Erbakan’a çok iyi mesaj verdin
-Ne mesajı Yusuf
-İbadet gizli yapılır.


Oysa niyetim hiç Yusuf’un anladığı gibi değildi. Resmen paniklediğimden besmele bir anda aklımdan çıktı. İçimden çektim demem tamamen kıvrak zekanın ürünüydü..