Kasımpaşa maçında Trabzonspor'un sergilediği manzaraya rezalet mi dersiniz, kepazelik mi dersiniz ne derseniz deyin haklısınız.
Ondandır ki maçla ilgili hiçbir şey yazmak istemiyorum.
Ancak bazı püf noktalarına dokunmadan da geçmek istemiyorum.
Bazı yazar çizer takımı İhsan hocaya genç oyuncuları oynatmamak için yemin mi ettiniz diye serzenişte bulunmuşlar.
Eyvallah, ne yalan söyleyeyim ben de bu maçta en az iki genç oyuncunun oynatılmasını bekliyordum.
Buraya kadar birlikteyiz de neredeyse geçen yıl ikinci yarının başında şampiyonluğunu ilan eden Trabzonspor'un kadrosunda bu gençlerin neden oynatılmadığını sormadınız.
Bunu belirttikten sonra bakın, bu konuda Ağaoğlu göreve gelir gelmez “Geleceğimiz gençlerdedir” dedi, “Yok öyle pahalı transferler” dedi, alt yapıyı işaret etti, yöneticiler de başkana “Eyvallah” dediler. Ne mi oldu, koskocaman bir hiç! Avcı'da aynı şeyleri söyledi bazen futbolcularını alt yapıyla tehdit etti. Sonuç koskocaman bir hiç! Yeri gelmişken söyleyeyim, bu memleketimiz böyle işte; yabancıya hayran deyip 1972'deki öze dönüşten kısa bir dem vurayım. Trabzonspor, bildiğiniz gibi özüne döndü, dışa kapılarını kapattı. Çocuklarıyla marka oldu, Avrupa'ya açıldı. İyi de oldu da bu dönüş isteyerek olmadı, kulüp iflas ettiği için mecburiyetten oldu. En acı tarafı da bu değil mi? Yusuf'lar, Abdülkadir'ler, Uğurcan'ları örneklemeye kalkan olursa “Kapat çeneni” derim; onlarda zorunluluktan oynadılar. Bu konu Trabzonspor'un geleceğini belirleyeceği gibi panellerin konusudur. Şimdi gelelim tekerlek patladıktan sonra yol gösterenlere. Efendim tamam anladık da, Avcı büyük hocaydı da, bu kadarda teslimiyetçi olunmaz ki! Adam ha dediğinde han yaptılar.
Ağzına bakıp “Emrin olur” dediler. Bir hocaya bu kadar yüz verilir mi? Patron işçi, işçi patron olmuş. Bir tanesi örnek veriyor; geçen yıl Trabzona gittim, kulübe zor girdim Ağaoğlu'na “Bu ne hal dedim”, başkan “Valla bende izinle giriyorum kulübe” dedi. Yanlış anlamayın, bu şikayetçilerin hepsi Avcı'nın silahşörleri idi.
Ama TEKERLEK PATLADI işte. Bir değerli yorumcu da “Nwakaeme'yi neden göndermek istiyorsun” diye sorduğumda “Yahu geri gelmiyor, laf dinlemiyor” diye cevap verdi. Peki Cornelius şayet yanlış anlamadıysam durmak istemediğinden bahsetmiş.
Şimdi kısaca bu yol hikayesine baktığımızda Avcı, sırf kaprisleri yüzünden kağıt üzerinde hariç bu takımı yıllar sonra şampiyon yaptım edasıyla bulutların üzerinden bir türlü aşağıya inemediğinden dönen tekerleğe çomak sokup bir çuval para harcayarak bu günlerin temelini daha sezon başı atmış. Avrupa kupalarını peşkeş çekip var olan kulübün borcunu üçe kutlanmasını sağlamış.
Peki Ağaoğlu bu gelişmeler karşısında ne yapmış derseniz “Hocamız dünya hocasıdır, bulunmaz hint kumaşıdır” der gibi onu üzmemek adına kulübün çöküşünü eyvallah demiş oldu. Tabiki onlar sırayla gittiler, ben yaptım oldu dercesine tabiki her zaman olduğu gibi olan milyonların kulübüne oldu…