Bölgemizde çay dört vilayette üretilmekte ve katma değeri yüksek hale getirilip pazarlanan,aynı zamanda sıvı içecekler içerisinde en fazla tüketilen bir gıda maddesidir.Durum bu çerçevede olmasına karşın fiyat istikrarsızlıkları üreticiyi mağdur etmektedir.Günümüzde çay ocakları cafeler ve kahvehanelerde 10 tl.ile 75 tl arasında satılan bir bardak çay dikkate alındığında yılda sadece iki veya üç biçimde dönümden ortalama 1500kg.yaş çay hasat eden üreticinin,aldığı para oniki ay'a bölündüğünde geçim sıkıntısı ve kırsal refah seviyesinin niçin düştüğünü başka alanlarda aramaya gerek kalmayacaktır.Bir ton gübre fiyatının 18-20 bin tl.olduğu,'hasat ücretinin günlük 1200tl,nakliye,fire gibi hususlar ve paranında zamanında ödenmediği dikkate alındığında durum üretici aleyhine işlemektedir.Ayrıca ÇAY-KUR'un işleme kapasitesi belli olduğu icin üreticilerin çaylarını daha ucuza özel sektöre satma durumunda kalmaları,yine heryıl ülkemize 50bin ton kaçak çayın girmesi ve en garip olanıda çiftçinin sorunlarıyla bizzat ilgilenmesi gereken ziraat odalarının seslerinin çıkmıyor olması veya yeterli tepkiyi verememeleridir.

Bu ve buna benzer olaylardan dolayıdırki çay sektöründe nasıl gizli bir rantın mekanizmalarının döndüğünü görmek pekte zor olmasa gerek.Bir sömürü düzeni ancak bu şekilde oeganize edilip devlet sektörü çökertilerek rant sektörü ortaya çıkarılabilmektedir.İşte bunun adıda çay tarımı ve sömürünün bir aracı haline getirilen çaydan geçimini sağlayan 250 bin nüfus ile bölgede yine bu sektörden dolayılı olarak geçinen 1milyon 280 bin nüfus köle durumuna düşürülmüşlerdir.Halbuki üretici toplum için üretir,istihdam sağlar ve ekonomiye katkı yaparak faaliyetini sürdürür.Günümüzde herşey yeni gelişmelere göre belirlenirken ÇAY-KUR genel müdürlüğü Rizede olmasına karşın hala çayın en fazla üretildiği il olmasıda dikkate alındığında neden ÇAY BORSASİ kurulmamakta,ürrticiyi koruyacak çay kanunu niçin çıkarılmamaka ve bekletilmektedir.Çay sektöründe devletin 46 özel sektörün ise 146 çay fabrikası bunmakta ,buradada bir rekabet ortamı oluşturulamamakta ve bile,bile özel sektöre üstünlük verilerek fiyat belirleme noktasındada piyasa denetimi yapılmamaktadır.

Çok dar alanda yani 81 il içinde 4 ilde yapılan çay üretimine karşılık kurulan 192 fabrikanın bu sahadaki rantın ne derece önemli olduğunun göstergesidir.Bu gidişat sonunda tarımın diğer sektörlerinde olduğu gibi çay üretimindende çiftçilerin koparılmasının bir planının arka kapılarda yürüdüldüğünün şüphesini artırmaktadır.Çay sektöründe devasa sorunların olması ve bu sorunlara çözüm üretilememesi,açıklanan fiyatta tek taraflı tolerans kullanılması üreticinin bu sürece dahil edilmemesi öyle anlaşılıyorki birileri çay kanununun çıkarılmasını engellemektedir.Yani çay kanunu çıkarılınca çiftçilerin ve örgütlerinin işlevselliği artacağından çekinen güç veya güçler gidişada engel olmaya devam etmektedirler.Aslında çay fiyatının merkezi otorite başta olmsk üzere çiftçi örgütleri ve ÇAY-KUR'unda içinde olacağı üçlü mekanizma tarafından belirlenmesi uygun olup, bu husus çiftçinin korunması planına dönüşecek ve sonuç alınamayan tartışmalarda son bulacaktır.

Ayrıca bu durum devlet ve özel sektörün farklı kalitelerde çay almaları üretici hasadını olumsuz etkilemekte ve bunu fırsst bilen özel sektörde aynı çayı daha ucuza alarak çiftçinin zararına faaliyet göstermektedirler.Bu durumun ortadan kaldırılması için özel sektörün açıklanan fiyatın altında çay almasıda önlenmiş olacaktır.Dahası özel sektör ucuza çay alıp ciddi paralar kazanırken,teşvik parasıda devlet tarafıdan ödenmeside üreticiyi değil özel sektörü koruduğunun ifadesidir.Onun için özel sektör aldığı ürünün teşvik parasınıda kendisi ödemelidir.Ayrıca ÇAY-KUR'un fabrikaları tamamen revize edilerek yeni teknolojiyi kullanarak üretim yaparken özel sektör hala eski teknojiyle üretime devm etmekte ama marketlerde çay yüksek fiyatlardan satılmaktadır. Yani nereden bakarsak bakalım,çay üreticisi rantla sömürülmekte ve emperyalist bir işgal altında kalitesiz bir hayat sürdürmeye devam etmektedir.Ancak proğramlarda,söylemlerde ve sloganlarda emek kavramı ön plana çıkarılırken eylemde ise en küçük bir haraket ortaya konulmamakta,buda olayın sanal olmaktan baska bir anlam taşımadığının ifadesidir.Yani özetin özeti anlaşılan odurki üretici üretsin sesini çıkartmasın ama,rant çevreleri kasalarını doldursunlar.

Bu durum devam ettiği sürece çay üreticisi açıklanan fiyatla girdilerin altından kalkamayacağı için sektörde tarımın diğer sektörlerinde olduğu gibi çöküşler başlayacak ve belkide çay açığını kapatmak için yurtdışından çay ithal etme dönemine girilmiş olacaktır.Burada temel mesele çay fiyatı açıklanırken fiyatın maliyet analizine göre belirlenmemiş olmasıdır.Dünyanın gelişmis ülkelerinde bitkisel,hayvansal ve teknojik ürünlerin fiyatları maliyet analizine göre belirlenirken ve gerektiğinde yüksek teşvik verilip subvansiyonlar uygulanırken bizde niçin bu kademeler devreye sokulmuyor.Burdanda anlaşılmaktadırki üreticinin sahibi yok ama üretici örgütleride sadece siyasete bulaşmış kağıt üstünde görünmeye devam etmrktedirler.Çiftçi toplumsal gereksinim için heryıl üretme imkanına sahipken korumasız olarak zararına ne zamana kadar üretmeye devam edecektir.Onun için devlet her aşamada üretimin devamlılığı açısından önlem almalı ve aldırılmalıdır.

Netice olarak;
2024 yılı yaş çay alımının 17 tl olarak belirlenip üzerinede 2tl.teşvik verilmesi ne üreticinin sorununu çözer nede üreticiyi gelecek yıl için üretime sevkeder.Resmi enflasyonun 0/0 70 lerde seyrettiği ve tüm hayat pahalılık altında kriz geçirirken 17 tl'nin neye göre açıklandığı anlaşılamamıştır.Üretici üretim yapacaksa önce güven duymak isterki gelecek yıl için kendisini hazırlasın.Yoksa güven olmayan ortamda hiç kimse üretim yapmaz yapamaz.Bu bağlamda MALİYET ANALİZİNE GÖRE bir kilo yaş çayın fiyatı 31.75 tl.olup üzerine 0/025 kar marjı ilave edildiğinde fiyat 39,69tl.olmakta 2tl.teşvik ile fiyat 41,69tl.çıkmaktadır.Bu uygulama hayata geçirilmediği sürece çay üreticisi evinden bahçesine hasat için indiğinde kilo başına cebinden teşvik hariç 22,69tl zararla işe başlayacaktır.Maliyet analizine göre fiyat belirlendiğinde fiyatın yüksek çıkacağı bilindiğinden,düşük fiyat açıklanarak üretici mağdur tüccar ise mağrur edilmektedir.
Ancak bir atasözü derki"Zararın neresinden dönersen kardır" O halde çay üreticisi bu zarara ne kadar dayanacaktır.Bu durum çay sektörü için tehlikeli olup, sonuçta sektör zarar ediyor diye özelleştirmemi gündeme getirilmek isteniyor bekleyip görelim.Üretici korunmalıki toplum kaliteli ve ucuza yaşasın.