Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal, “Enflasyonun 2020 yıl sonunda yüzde 7.4 olarak gerçekleşeceği, 2021 yıl sonunda yüzde 5.4’e geriledikten sonra orta vadede yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağı tahmin edilmektedir” dedi.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Uysal, Enflasyon Raporu bilgilendirme toplantısında açıklamalarda bulundu. Raporda ana bölümlere ilave olarak korona virüs salgınının etkilerine dair çeşitli kutu çalışmalarına da yer verdiklerini belirten Uysal, “İlk kutuda salgının Türkiye ekonomisini etkileme kanalları tanıtılırken, takip eden kutularda küresel büyüme üzerindeki etkileri ve buna karşı alınan politika tepkilerini değerlendiren çalışmalar var. Ayrıca salgının ülkemiz ekonomisine yansımalarını enflasyon dış talep ve turizm özelinde inceleyen kutular da mevcut. Bu süreçte yurt içinde uygulamaya konulan parasal ve mali tedbirleri özetleyen çalışmaların yanı sına yakın dönemde ödemeler dengesi istatistiklerinde yapılan güncellemeyi değerlendiren bir kutu da raporda yer alıyor” ifadelerini kullandı.

Küresel ve yurt içi makro ekonomik gelişmeler ile ilgili bilgilendirmede bulunan Uysal, şunları söyledi:

“Korona virüs salgınının dünya çapında hızla yayılması ekonomileri birçok farklı kanaldan etkileyerek küresel iktisadi faaliyetinin sert bir şekilde daralmasına neden oldu. Salgın ilk etapta küresel tedarik zinciri ve üretim üzerinde etkisini gösterdi. Devamında belirsizliklerdeki artış, finansal koşullardaki sıkılaşma, hane halklarının gelir kaybı ve firmaların nakit akışındaki bozulma talepte de belirgin bir zayıflamaya yol açtı. Dünya genelinde uygulamaya konulan sosyal yalıtım tedbirleri Mart ayı içerisinde hizmetler sektörü faaliyetinin hızla zayıflamasına neden oldu. Takip eden dönemde küresel ticaretteki daralmayla birlikte imalat sanayinin de bu yavaşlamaya eşlik etmesi muhtemel görünüyor. Küresel talep ve emtia fiyatlarındaki keskin düşüşün etkisiyle 2020 yılına ilişkin gelişmiş ülke enflasyon tahminleri geriledi. Tüm dünyayı etkisi altına alan salgının küresel finans krizinden daha derin ekonomik etkileri olduğu görülüyor. İstihdam, tedarik zincirleri ve üretim kapasitesi özelinde meydana gelebilecek kalıcı bir tahribatı önlemek amacıyla küresel çapta büyük ölçekte parasal ve mali tedbirler uygulanıyor. Parasal tedbirler kapsamında gelişmiş ve gelişmekte olan merkez bankalarında faiz indirimleri, varlık alımları, likidite adımları ve kredi destek programları gibi çeşitli uygulamalar öne çıkıyor.”

"TÜRK LİRASI TİCARİ KREDİLERİNDEKİ İVMELENME DEVAM EDİYOR"

“Normalleşme sürecine ilişkin belirsizlikler halen yüksek seyretmekle birlikte açıklanan para ve maliye politikası önlemlerinin de etkisiyle portföy akımlarının yılın ikinci yarısında bir miktar toparlanmasını bekliyoruz” diyen Uysal, “Küresel risk iştahındaki gerileme sonucunda gelişmekte olan ülkelerin risk birimlerinde belirgin artışlar gözlendi. Bu süreçte Türkiye’nin ülke risk birimi de artarken, Türk Lirası’nda değer kaybı görüldü ve kur oynaklığı arttı. Salgın öncesi dönemde enflasyondaki düşüşün ve faiz indirimlerinin de katkısıyla finansal koşullarda belirgin bir iyileşme gözlendi. Bu doğrultuda kredi büyümesi 2019 yılının 3’üncü çeyreğinden itibaren ivmelendi. Tüketici kredileri büyümesinin salgına bağlı gelişmelerin de etkisiyle son aylarda ivme kaybettiğini görüyoruz. Öte yandan Türk Lirası ticari kredilerindeki ivmelenme devam ediyor. Alınan parasal finansal ve mali tedbirlerin yanı sıra büyük ölçüde kamu bankalarınca genişletilen kredi arzının kredi büyümesine ilişkin aşağı yönlü riskleri sınırladığını ve reel sektöre kredi akışının kesintisiz devamına katkı sağladığını değerlendiriyoruz. İktisadi faaliyet 2019 yılının son çeyreğinde yurt içi talep kaynaklı güç kazandı. Ekonomideki güçlü seyir Ocak, Şubat döneminde de devam etti ve işsizlik oranları düşüşünü sürdürdü. Bu dönemde yatırım eğilimlerindeki toparlanma sinyalleri devam etti. Ancak Mart ayının ikinci yarısından itibaren salgına bağlı gelişmeler iktisadi faaliyeti dış ticaret, turizm ve iç talep kanallarıyla sınırlamaya başladı. Yüksek frekanslı veriler tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ikinci çeyrek için belirgin bir yavaşlamaya işaret ediyor. Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı olan Avrupa ülkeleri salgından olumsuz etkilenen ülkeler arasında öne çıkıyor. Ayrıca salgının etki alanı ve petrol fiyatlarındaki mevcut düzeyler değerlendirildiğinde Orta Doğu ve Afrika ile Rusya gibi ihracat pazarlarımızın da önümüzdeki dönemde zayıf seyretme ihtimali bulunuyor. Mal ve hizmet ihracatında beklenen yavaşlamaya rağmen emtia fiyatları ve ithalatın sınırlayıcı etkisiyle cari işlemler dengesinin yıl genelinde ılımlı bir seyir izleyeceğini tahmin ediyoruz” açıklamasında bulundu.

"ENFLASYON BEKLENTİLERİ 2020 YILININ İLK ÇEYREĞİNDE NİSPETEN YATAY SEYRETTİ"

Tüketici enflasyonunun 2020 yılının ilk çeyreğinde yüzde 11.86 ile bir önceki çeyrek sonuna kıyasla yatay seyrettiğini söyleyen Uysal, “Enflasyon gelişmeleri Ocak enflasyon tahminlerimizle uyumlu bir seyir seyretti. Bu çeyrekte enerji ve gıda grupları enflasyonu aşağı çekerken temel mal ve hizmet gruplarının katkısı arttı. Böylece çekirdek göstergelerden B endeksinin yıllık enflasyonu tahmin aralığının üst bandına yakın gerçekleşti. Yılın ilk çeyreğinde çekirdek göstergelerin yıllık enflasyonu bir miktar yükselse de enflasyon beklentileri iç talep koşulları ve üretici fiyatlarındaki gelişmelere bağlı olarak eğilimleri ılımlı seyretti. Salgın hastalık ile başlayan süreç enflasyonu maliyet ve talep kanallarıyla belirgin ölçüde etkiliyor. Son dönemde Türk Lirası’nda gözlenen değer kaybına rağmen uluslararası emtia fiyatlarındaki keskin düşüşler enflasyon görünümüne olumlu yansıyor. Üretim ve satışlardaki düşüşe bağlı birim maliyet artışları takip edilmekle birlikte küresel ticaret hacmindeki zayıflama ve hareketliliği kısıtlayıcı tedbirlere bağlı olarak toplam talep koşullarının enflasyonu sınırlayıcı etkisinin yılın ikinci çeyreğinde arttığını değerlendiriyoruz. Geçtiğimiz yıl boyunca düşüş kaydeden enflasyon beklentileri 2020 yılının ilk çeyreğinde nispeten yatay seyretti. Orta vadeli beklenti dağılımı önceki rapor dönemine kıyasla tahmin belirsizliğinin bir miktar arttığına işaret ediyor. Ocak enflasyon raporu sonrası dönemde enflasyon görünümdeki iyileşmenin devamıyla faiz indirim süreci devam etti. Ocak ve Şubat aylarında attığımız ölçülü adımların ardından emtia fiyatları ve talep koşullarının yıl sonu enflasyon tahminleri üzerindeki aşağı yönlü riskleri artırdığı değerlendirmesi ile Mart ve Nisan aylarında yüzer baz puan faiz indirimi gerçekleştirdik. Sistemin fonlama ihtiyacının artış gösterdiği bu dönemde fonlamanın önemli bir kısmını TCMB ve Borsa İstanbul bünyesindeki döviz karşılığı Türk Lirası swap işlemleriyle karşıladık. Bununla birlikte açık piyasa işlemleri aracılığıyla sağlanan net fonlama miktarı da arttı. Salgının Türkiye ekonomindeki olumsuz etkilerini sınırlandırmak amacıyla faiz indirimlerinin yanı sıra likidite ihtiyacının karşılanmasına ve firmaların nakit akışının desteklenmesine yönelik kapsamlı bir tedbir seti ortaya koyduk” dedi.

"ENFLASYONUN 2020 YIL SONUNDA YÜZDE 7.4 OLARAK GERÇEKLEŞECEĞİ, 2021 YIL SONUNDA YÜZDE 5.4’E GERİLEYECEĞİ TAHMİN EDİLMEKTEDİR"

Uysal, küresel talepteki toparlanmaya bağlı olarak 2021 yılında petrol ve ithalat fiyatları artış hızının daha yüksek olacağını var saydıklarının da altını çizdi. 2020 ve 2021 enflasyon tahminini açıklayan Uysal, şunları kaydetti:

“2020 yılı için Ocak enflasyon raporunda yüzde 11 olarak belirlediğimiz gıda enflasyonu tahminini ise işlenmemiş gıdadaki son dönem eğilimlerini ve turizmde öngörülen yavaşlamayı dikkate alarak yüzde 9.5 olarak güncelledik. Orta vadeli tahminler oluşturulurken maliye politikası tedbirlerinin alınan diğer parasal ve finansal tedbirlerle birlikte salgın sürecinde ekonominin üretim potansiyelini destekleyeceği ve salgın sonrası toparlanmaya katkı yapacağı bir görünüm esas aldık. Ayrıca yönetilen, yönlendirilen fiyat ve vergi ayarlamalarının enflasyondaki düşüş patikasıyla büyük ölçüde uyumlu şekilde belirleneceğini var saydık. Mevcut para politikası duruşu ve güçlü politika koordinasyonu altında enflasyonun kademeli olarak hedeflere yakın seyredeceği öngörülmektedir. Bu çerçevede enflasyonun 2020 yıl sonunda yüzde 7.4 olarak gerçekleşeceği, 2021 yıl sonunda yüzde 5.4’e geriledikten sonra orta vadede yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağı tahmin edilmektedir. Enflasyonun yüzde 70 ihtimalle 2020 yılı sonunda orta noktası yüzde 7.4 olmak üzere yüzde 5.5 ile yüzde 9.3 aralığında, 2021 yılı sonunda ise orta noktası yüzde 5.4 olmak üzere yüzde 3.1 ile yüzde 7.7 aralığında gerçekleşeceği öngörülmektedir. Çıktı açığını 2020 yılı ikinci çeyreğinden itibaren aşağı yönlü güncelledik. Böylelikle toplam talep koşullarının bir önceki rapor dönemine göre enflasyonu düşürücü etkisinin güçlendiği bir görünüm esas aldık. Enflasyonu etkileyen tüm unsurlar ışığında 2020 yıl sonu enflasyon tahminini aşağı yönlü güncelledik. Tahmini aşağı ve yukarı yönde etki eden unsurların birbirini dengelemesiyle 2021 yıl sonu tahminimizi değiştirmedik. 2020 yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 8.2’den yüzde 7.4’e güncelledik. Bir önceki rapor dönemine göre çıktı açığında yapılan aşağı yönlü güncelleme enflasyon tahminini 1.2 puan, gıda enflasyonu varsayımındaki düşüş ise tahmini 0.3 puan aşağı çekiyor. Üretim ve satışlarda görülen düşüşe bağlı birim iş gücü maliyet artışlarının yıl sonu enflasyon tahminine etkisini 0.5 puan olarak hesapladık. Bir önceki rapor sonrasında Türk Lirası’nda görülen değer kaybına karşın ham petrol fiyatlarındaki keskin düşüşe bağlı olarak Türk Lirası cinsinden ithalat fiyatlarının yıl sonu enflasyon tahminine katkısının 0.2 puan ile sınırlı kalmasını bekliyoruz. Salgın hastalığa bağlı olarak arz ve talebin küresel ölçekte olumsuz etkilendiği bir dönem yaşıyoruz. Bu süreçte tüm dünyada olağanüstü politika tedbirleri uygulanıyor. Hayata geçirilen parasal ve mali tedbirler salgın süresince farklı kesimler üzerinde oluşacak maliyetleri en aza indirmenin yanı sıra normalleşme döneminde hızlı bir toparlanma sağlanabilmesi açısından kritik önem taşıyor. Son dönemde aldığımız parasal tedbirler ekonominin üretim potansiyelini ve finansal istikrarı destekleyerek bu dönemin en az hasarla atlatılmasını amaçlıyor. Bu çerçevede sistemin artan likidite ihtilacını karşılamaya ve reel sektöre kredi akışının kesintisiz devamını sağlamaya yönelik zamanlı, hedefe odaklı ve öngörülebilir adımlar attık. Önümüzdeki dönemde de parasal duruşumuzu enflasyondaki düşüşün sürekliliğini sağlayacak şekilde belirlemeye ve elimizdeki bütün araçları veri odaklı bir yaklaşımla fiyat istikrarı ve finansal istikrar amaçları doğrultusunda kullanmaya devam edeceğiz.”

Merkez bankalarıyla olan swap görüşmelerinin devam ettiğini söyleyen Uysal, “Halihazırda swap ilişkimiz olan birkaç tane merkez bankası var. Onlarla bu dönemde mevcut ilişkilerimizi daha da güçlendirme yönünde ilişkilerimiz devam ediyor. Daha fazla sayıda merkez bankasıyla swap hattı kurulması yönünde de görüşmeler devam ediyor” dedi.

(İlker Turak/İHA)