Kayseri maçına kadar oynadığı son üç maçta alkışlanacak bir oyunla birlikte rakiplerine aynı tarifleri uygulayıp gol yemeden 12 gol atan bordo-mavililer, dün Kayseri karşısında ne yazık ki fabrika ayarlarına geri döndü oynadığı oyunla.
Bu arada nereden çıktı dercesine adeta tel tel döküldüler. Takımın değil, sahanın yıldızı Uğurcan hariç. Uğurcan her kurtarışından sonra arkadaşlarına moral vermeye çalışsa da onlar S.O.S. vermeyi, rakiplerini seyretmeyi yeğlediler. "Bu ne hal?" dedirttiler.
Bu görüntünün mutlaka mantıklı bir açıklaması olmalı. Ben düşündüm de, orta sahadan kaynaklı diyecek oluyorum, sağı, solu, ortası olmayan bir defans geliyor aklıma. Forvet diyecek oluyorum, yeni transfer Sikan'ın yeni oluşuyla yadırgadığı ortamla boğuşurken, "Alda at" dercesine attığı pas iyi niyetli gayretlerine saygı duyarak bir başka ismi de aradıysam bulamadım. Demek ki sorun başkaymış! Onu da Şenol Hoca'nın işidir!
Dünkü maçın ilk çeyrek diliminde ev sahibi ekibin kalemizde yarattığı 2-3 pozisyonla birlikte, bir de direkten dönen topları var ki, amaçlarına ulaşabilselerdi felaket bir hafta geçirecektik. Ne dedik, iyi ki Uğurcan varmış.
Her şeye rağmen ben asıl dünkü maçla birlikte sezon başı maçlarına dönüp bir realiteyi hatırlatmak istiyorum. Bir futbol takımı, üstüne üstlük adı da Trabzonspor ise futbolun en basit kuralı ile önce koşacak, mücadele edecek, mücadeleyi birbirinden beklemeyecek, rakip kim olursa olsun küçümsemeyecek, formasına ve işine saygı duyacak.
Bilmem anlatabiliyor muyum?