Tam 10 Kasım günü hem de..
Çaykara Maraşlı köyünde, Atatürk büstü yanındaki iki Türk bayrağı, direğinden koptu ya da kopartıldı.
İlgililer, bayrak ipleri koptu diyor.
İnanıyoruz.
Bir siyasetçi, güvenilir bir isim.. Üstelik, o köyün hemen komşusu olan köyden. Komşu köyde daha önce yine bu köyden ayrıldığını hatırlatalım.


Ortahisar Meclis üyesi Cüneyt Zorlu, iddia eder ki, bilerek bayrağın ipleri kopartıldı.
Hatta şahitlerim de var.
Şimdi.
Biz kime inanacağız?


Devletin güvenlik birimlerine mi.?
Saygın kişiliği ile bir siyasetçiye mi..?

Burada yapılacak olan Cüneyt Zorlu’nun bu iddiasının üzerine gitmektir.
Biz vatandaş olarak iki farklı açıklamanın arasına sıkıştık.
Bir an önce olay çözüme kavuşturulmalı.

***

Atatürk Köşkü, Atatürk’ten sonra…!
Şu sıralar gündemimizde Atatürk Köşkü var.
Yeniden restorasyonu ile ilgili.
Büyükşehir Belediye Başkanı, Trabzon’u şok eden açıklamalar yaptı.
Helal olsun.
Gerçeği kamuoyu ile paylaştı.
Dedi ki, köşk çürüyor. Köşkte Atatürk’ten kalma eşyaların çoğu kayıp.. Yerine, alakası olmayan eşyalar konulmuş.
Bakın bu doğru.
Tek orijinal  Türkiye haritası var.


Üzerinde Dersim isyanı nedeni ile Ataürk’ün geliştirdiği stratejilere ilgili çizim ve işaretleri var.
Atatürk köşkünün Atatarük’e tahsisinden önce, Rum azınlığın mübadele ile şehirden ayrılmasından sonra, kabul edelim bütün mülkleri yağmalandı.
Yağma o zamandan başladı.
Bu yağma ne acıdır ki, bir devlet politikası olarak hayata geçti. Zamanın ruhu öyle gerektirdi. Bunun bir çok sebepleri vardı.
Atatürk köşkü de bundan nasibini aldı.
Atatürk’e tahsisinden sonra sorumluluğun yerel yönetime belediyeye devri de bir hata idi.
Keşke, valilik emrine verilseydi.
Atatürk köşkündeki her türlü tahribat, Cumhuriyet döneminde köşkün Belediye devrinden sonra her belediye yönetimi döneminde yapıldı.
O binada yaşanların kullandığı yığınla araç gereç yok oldu.
Antikacılar, köşkte cirit attı.

Köşkteki tahribat bir önceki belediye ondan önceki belediye sorumluluğunda olmadı.. Yılların birikimi.
O nedenle, zararın neresinden dönülürse kardır derler ya.
Zorluoğlu’nun köşk ile hassasiyeti, köşkün gelecek yıllarda, ayakta durmasını sağlayacaktır.
Köşkteki malzemeler araçlar mobilya ise kim bilir hangi koleksiyoncu tarafından kime satıldı. Belli değil..

***


HASAN SAKA’NIN KİTAPLARI..
Hasan Saka, Trabzonlu başbakan..
Ben de adının Trabzon Havalimanının verilmesini isteyenlerdenim.
Atatürk Köşkü ile ilgili gelişmelerden sonra Saka’nın kütüphanesi aklıma geldi.
Bir dönem Cumhuriyet Gazetesi, kitap eki çıkarıyordu.


Yıllar önceydi. Kitap ekinde, Hasan Saka’nın kütüphanesindeki eserlerin işportaya düşüğü haberi vardı.
Zamanın valisi Adil Yazar’ı olaydan haberdar ettim.

Ama bir şey de yapmadı.
Atatürk köşkü gündeme gelince, bir anda bu anımı hatırladım.

***

Trabzon’un aksakallısı..!
Trabzon’un herkes tarafından saygı duyulacak, sevilecek, sözü dinlenecek bir Aksakallısı yok. Bunun eksikliğini çekiyoruz.. Oysa, Aksakallı olabilecek isimler, bana göre bu fırsatı kaçırdı.
Kim mi onlar?
Faruk Özak; Siyasete atıldığını için bu özelliğini kaybetti.


Hasan Melek; Dost sohbetlerinde şehir ile ilgili tespitlerini kamuoyuna açık yapamadığından, o da kaybetti.
Volkan Canalioğlu: Belediye başkanı, il başkanı, milletvekili oldu. Siyaseti bıraktı. Toplumdan koptu. Herkese küstü. Kabuğuna çekildi. O da kaybetti.

Şadan Eren: Şartlar Trabzon’dan ayrılmasını gerektirdi. Şehirde yaşamadığı için o da kaybetti.
Peki hiç mi aksakallı pozisyonunda bir değerimiz yok.
Elbette var.


Ali Rıza Akdeniz: Şu anda çizgisi duruşu ve topluma verdiği güven ile, bu göreve layıktır.
Selahattin Ahıskalıoğlu: Tam bir Trabon efendisi. Şehrin her türlü özelliğinin tarihini bilen bir isim. O da bu göreve layıktır.
Bu iki ismi, Büyükşehir aksakallı olarak kabul etmeli zaman zaman istişarelerde bulunmalıdır.

***

ZAYTUNG
 Doların 2 gündür artmaması, hafta sonu tatilini 3 güne çıkarma fikrini yeniden gündeme taşıdı...