Yıllardır üye olmak için çalıştığımız, bitmeyen ev ödevleri yapıp yüzlerce maddeden oluşan eylem planları hayata geçirdiğimiz Avrupa Birliği, harcadığımız bu enerjiye değer mi? Düşünün ki bu birlik, sizi tarihi boyunca bırakın istemeyi çoğu zaman size zarar verecek odaklara destek dahi vermiştir. Evet, o zaman biz niye uğraşıyoruz? Amacımız bu birliğe girmek mi olmalı yoksa bu birliğin yakaladığı refah seviyesine ve gelişmişlik düzeyine ulaşmak mı olmalı? Öncelikle bunu ayırt etmemiz gerekir. Yoksa sadece bu birliğe girmekle bazı şeyler kendiliğinde olsa Yunanistan’ın bu durumda olmaması gerekir. Avrupa birliğine ihtiyacımız yok demek ya da Avrupa Birliği’nden bize ne, biz kendi kendimize yeteriz, demek de yanlış olur. Çünkü teknolojik olarak, ekonomik olarak ve sosyal olarak hala bizim ilerimizde olan bir yapıdalar.

Önemli olan bunları anlayarak ülkemizi hak ettiği seviyeye ulaştırmak olmalı. Yoksa Avrupa birliğine kalırsak bir adım yol alamayız. Onlar her zaman kendilerine muhtaç, yönlendirilmeye açık, iç işlerine karıştıkları bir Türkiye isterler. Siz düşünebiliyor musunuz Türkiye’nin böyle dinamik bir yapısıyla Avrupa Birliğine üye olduğunu? Bu sadece Avrupa’nın değil dünyanın dengelerini değiştirecek bir gelişme olur. Tabi bu gidişle Avrupa Birliği denen bir yapı kalırsa. Bakın bu günlerde İngiltere Avrupa birliğinden çıkmayı tartışıyor. İngiltere’nin Avrupa Birliği’nde kalıp kalmayacağının oylanacağı 23 Haziran’daki referandum öncesinde Türkiye tartışması çok da olağan olmasa gerek. Düşünün ki İngiltere gibi bir ülke çok da önemli bir karar da Türkiye üzerinden iç siyasetine yön veriyor.

 Referandumda AB'den ayrılma yönünde kampanya yürüten blok, “Türkiye’nin yakında AB’ye üye olmasıyla, Türkiye vatandaşlarının ulusal güvenliğe tehdit oluşturacağını” öne sürerek geçmişten gelen korkularını gün yüzüne çıkarıyor. Yıllardır Osmanlı’nın gücü altında ezilen bu ülkeler aynı şeyin tekrar edeceğinden korkuyorlar. Tabi bu korkuları da yersiz sayılmaz. Önceden gündemi belirlenen Türkiye artık Avrupa ülkelerinin gündemini belirleyecek bir konuma geldi. Elbette Avrupa ülkeleri buna engel olmak için ellerinden geleni yapacaktır ve yapıyor da. İşte en bariz örnek: Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Kati Piri, "Selahattin Demirtaş veya HDP milletvekilleri parmaklıklar arkasına girerse, Avrupa Parlamentosu Türkiye için vize serbestisini asla onaylamaz." diyor. Evet, işte asıl niyetlerini de burada ortaya koyuyorlar. Diyorlar ki bunlar bizim sizin içinize yerleştirdiğimiz uzantılarımız; bunları keserseniz terör biter, terör de biterse biz sizi daha tutamayız. Ama artık ok yaydan çıktı. Hesap verme zamanı. Bakalım çok güvendiğiniz Avrupa Birliği sizi adalet önünde hesap vermekten kurtarabilecek mi?