2011 Yılı Merkez ve Taşra Teşkilatı Kadroları İçin Unvan Değişikliği Sınavı 14 Ağustos 2011 tarihinde yapılmasının planlanmıştı ancak Bakanlığın ileri sürdüğü bazı mazeretlerden dolayı sınav iptal edilmiş 1 ay sonrada 652 sayılı Milli Eğitim Bakanlığı teşkilat ve Görevleri hakkında Kanun Hükmünde kararname çıkarılmış ve bu sınav belirsiz bir süre zarfında ötelenmişti.

Burada önemli olan ve Milli Eğitim Bakanlığının görmediği, sosyal medyada takip etmediği konu ise memur ve hizmetli kadrolarındaki insanların kendilerini 2. Sınıf birim elemanları olarak hissettikleridir. Öyle ki kurumda öğretmenler ve diğerleri diye ayrımcılık yapıldığını bile söyleyenlerin sayısı hiç az değil.

Onların seslerine kulak verdiğimizde,

Memurların ve hizmetlilerin kurum içinde yükselmelerini sağlayacak bir sınavın açılması bu kadar uzatılırken, Sistem bir senede 4+4+4 e dönebildi ve mevzuatı çıkarılabildi, eş durumundan atamalar donma aşamasına gelmişti bakanımız 1 ayda işe çözüm getirebildi, sınıf öğretmenlerine unvan değişikliği hakkı hemencecik tanındı diye serzenişlerine tanık oluyoruz.

Daha bugünde özürlü öğretmenlerin özür durumundan yer değişikliği yapılmayanların becayiş başvuruları alınacağı duyuruldu. İstendiğinde MEB’nın hareket kabiliyetine hiçbir kurumun yetişebileceğini sanmıyorum.
Burada mağdur edilen büyük bir camianın iş ortaklarıdır. Önü açılmayan sesi duyulmayan veya kaç kişi oldukları belli olmayan, sokağa çıkamayan, örgütlenemeyen bir avuç insan diyebilirsiniz. Ama konu ne olursa olsun sayıları ne kadar olursa olsun bu sınavın açılmasını dört gözle bekleyen önemli bir kitle var.

Bunlar Bakanlıktan torpilde istemiyorlar, şehirlere tayinde, sadece kendileri sınayacakları, uygunsalar yarışma sonucunda elde ettikleri başarı oranında atanacakları sınavların açılmasını, boş kadroların belirlenmesini talep ediyorlar. Asaleti elinde olan tüm memur ve hizmetlilerin hizmet süresi kafesine sokulmadan girebileceği sınav tarihinin belirlenmesini istiyorlar.

Okullarda hizmetli kadrosunda olup Üniversite bitiren amcalarımızın beklediği en önemli şey takdir edilmek aslında. Eğitim camiası içinde eğitime önem vererek 45 yaşında da olsa okumayı bırakmayan insanlarda bu camiada destek görmeyecekse vay hallerine. Örnekler o kadar çok ki Kurumlarda tarih öğretmeni olup telefonlara bakan sınav açılmayan sürede Yüksek Lisansa başlayanımı anlatayım, amirinden kat kat yüksek diplomaya sahip olupta memur maaşı ile çeviri yapan, yurt dışı heyetlerini karşılayan arkadaşlarımızı mı?
Ne diyeyim marifet iltifata tabidir. İltifat edebilecek dillere çalışılıyorsa.