Kim ne kadar farkında bilemiyorum ama…

İçimiz dışımız siyaset olmuş.

Köy kahvelerinden dost meclislerine… 

Sosyal medya ortamından radyo/televizyon programlarına varıncaya kadar siyasetle yatıp, siyasetle kalkıyoruz artık.

Kötü tarafı…

Övgü ve yergilerimizi dile getirirken, kurduğumuz cümlelerin sonu hep ünlem.

Neden?

Çünkü tahammül çıtamız yerlerde, dilde ayar kalmamış.

Mübalağaya ne hacet.

Öyle savrulup, öyle kutuplaşmışız ki birbirimizden…

Eleştiriler aynı istikamette olsa dahi kimse kimseyle yan yana değil. 

Sorsan herkes memleket sevdalısı lakin sohbet siyasete dönünce kardeş kardeşe düşman…

Dediğimiz gibi… 

Memlekette küsme darılma, kavga gürültü gırla…

Sırf siyasi kanaatlerdeki farklılıklardan mütevellit, cenaze namazına aynı safta durmayanımız var.

Bu ahvalin zarar verdiği değer yargılarımızın beraberinde, Türk aile yapısı da erozyona uğramış.

Gerçek âlemi zaten geçtik…

On numara beş yıldız profillerle yol aldığımız (?) sanal âlem de raydan çıkmış.

Öyle ki.

Büyük kim, küçük kim belli değil.

Ne saygı kalmış, ne sıkılma…

Kim kiminle muhatap olursa artık.

Sözün özü;

Kapılıp gittiğimiz siyasi tartışmalar bizi, ‘biz’ olmaktan çıkarmış.

Ha bire, birilerini pohpohlamak… Sırf birilerinin yerle yeksanı için hareket eder olmuşuz.

Dolayısıyla efendiler.

Siyasete…

O birilerinin ideolojisine bu denli kapılınca kendin kalmak zordur. 

Nitekim.

Kiraya çıkmış beyinler… Kepengi inmiş vicdanlar ortada.

NE ÇİLEN VARMIŞ TÜRK KADINI!

Bu ülkede bir kadının 60’ını bulması adeta devrimle eşdeğer olmuş.

Zira.

- Severse ölüyor, sevmezse ölüyor.

- Evlenirse ölüyor, boşanırsa ölüyor.

- Giderse ölüyor, kalırsa ölüyor.

- Gülerse ölüyor, ağlarsa ölüyor.

- Konuşursa ölüyor, konuşmazsa ölüyor. 

- Çalışırsa ölüyor, çalışmazsa ölüyor.

İsimleri, adresleri farklı.

Hikâyeleri ortak.

Kimi, evinde…

Kimi, işyerinde…

Kimi, tarlada… 

Kimi, dere kenarında...

Yakılıyor, doğranıyor, katlediliyor.

Sebep?

Sebep, bizatihi erkeğin kadını nerede, nasıl gördüğü…

Yani, ataerkil toplum yapımızda kültür haline gelen sorunlu erkek hegemonyasının kendisini namus ve ahlak kavramlarının çok çok üzerinde görüp, bu değerleri harmanladığı kokuşmuş bakış açısıyla yalnızca kadınlara mal etme çabasıdır.

Bir kadının her gün, her saat bir cinayetle gündem olduğu bu topraklarda, sorsan cenneti kadının ayakaltında arıyoruz…

Geçiniz o ayakları…

Böyle eziyet cehennemde yok kardeşim!

Henüz birkaç gün evvel…

İstanbul’da nefesi bıçak darbeleriyle kesilen Esra Yıldız’ı rahmetle…