TRABZON BASINININ OKULU KAPANIYOR
Trabzon basınını dün şok eden bir haber geldi.
Yani bu haber, belki de ciddi olarak kimsenin beklemediği bir haberdi.
Trabzon’da 46 yıldır yayın hayatını sürdüren Karadeniz Gazetesi’nin bağlı olduğu şirketin kapatılma kararı alındığı belirtildi.
Tabii bu da gazetenin başka bir şirket çatısı altına geçmemesi durumunda otomatik olarak kapanması demekti.
Ancak son gelen bilgilerde, gazetenin kapatılması için gerekli belgelerin yetkili mercilere verildiği kaydedildi.
Gazete, 31 Mayıs’ta son baskısını yapacak.
Yani anladığımız kadarıyla 1 Haziran, gazetenin son kez bayilerde olacağı tarih.
Tabii bu noktada farklı bir formül üretilmezse...
Şu anda gazetede çalışan birçok meslektaşımızın – ki bu rakam 12 civarında – çıkış işlemleri başladı.
Öğrendiğimiz kadarıyla, ihbar süreleri kullandırılıyor ve sonrasında da yollar ayrılacak.
Geri kalanların da sonraki süreçte durumu netleşecek.
Şöyle ki, Karadeniz Gazetesi aslında Trabzon’da basın için bir okul gibidir.
Neden böyle diyoruz:
Çünkü gazeteden iyi veya kötü olarak ayrılan birçok kişi, yaptıkları girişimlerle Trabzon basınında kendilerine yer buldular.
Trabzon’da 5 tane gazete varsa, bunların birçoğu Karadeniz Gazetesi’nden ayrılanlar tarafından kurulmuştur.
Bu durumun aslında en son örneği biz, 61saat.
Biz de istemeyerek de olsa Karadeniz Gazetesi’nden ayrılarak 61saat’i kurduk.
Trabzon basınında şu anda aktif olarak muhabirlik, yazı işleri müdürlüğü, haber, spor müdürlüğü vs. işlerle meşgul olan birçok kişinin o gazetenin sayfalarında emeği vardır.
Gazetenin bir anda böyle kapanma evresine girmesi, belki de hiç beklenmeyen bir şeydi.
Dün, o yüzden cidden bu haberle çok şaşırdık.
Aslında bu durum, son yıllarda beklenmeyen bir şey değildi.
Neden?
Çünkü gazetenin baskı maliyetleri, çalışan maliyetleri cidden büyük külfet.
Basın ilandan gelen gelir, reklam gelirleri ise bu maliyetleri karşılamıyor.
Trabzon’da şu anda birçok basın kuruluşu – ki buna internet siteleri de dâhil – zar zor ayakta duruyor.
Öyle ki, gazetenin ve internet sitelerinin normalde gelir kalemi reklamlardır.
Ancak günümüz ekonomik koşullarında reklam verenler artık bütçeleri kıstı ve bu da gazetelerin, internet sitelerinin gelirlerini ciddi şekilde etkiledi.
İşte bu durumun nedeni de sanırız böyle ortaya çıkıyor.
YOL YOK, YATIRIM VAR!
Trabzon’da aslında yukarıda yazdığımız başlığın hayata geçtiği birçok proje sayabiliriz.
Mesela Kaşüstü Hastanesi, mesela Yıldızlı’daki toplu konutlar vs.
İlk önce yatırım yapılıyor, sonrasında da peşinden yolu götürmeye çalışıyoruz.
Özellikle bu, toplu konutlar gibi alanlarda büyük sıkıntılar yaşatıyor.
Doğru dürüst bir yolu olmayan, altyapısı gitmeyen bir yere toplu konut yapılıyor; ardından da vatandaşların oraya taşınması bekleniyor.
Bu durumun son örneğini ise Mağmat’ta yapılan 480 adet toplu konut, dükkân ve ilkokul inşaatında yaşayacağız gibi duruyor.
Geçit Mahallesi’nde yapılan konutların bildiğiniz köy yolu var.
O da Soğuksu, Karlık, Tos üzerinden giden...
Zaten geçtiğimiz günlerde yol sıkıntısından dolayı Ortahisar Belediyesine ait En Mutlu Köy’ün de yolu kapandı ve çocuklar fındıklıkların içinden yürüyerek gitmek zorunda kaldı.
Şimdi tamam, projeyi yapıyorsunuz; mahkemelik vs. o mevzulara girmeyeceğiz.
De bu projede yaşayacak insanların oraya daha kolay erişimi için altyapı sorununu da bir an önce halletmeniz gerekmez mi?
Mesela o binada yaşayacak insanların kanalizasyon sorunu nasıl giderilecek?
Bildiğimiz kadarıyla şehir kanalizasyon şebekesi oraya ulaşmıyor.
5 BİN KİŞİLİK ARITMA TESİSİ KURULACAK
Ancak Prjoenin yetkilileri yaptıkları bilgilendirmede Mağmat Bölgesinde 5 bin kişilik ileri biyolojik arıtma tesisinin kurulacağı ve burada oluşacak kanalizasyon ihtiyacınında bu şekilde giderileceği kaydedildi.
Bu çalışmanın da ihale kapsamında yer aldığı ve binaların bitimiyle birlikte bölgede kanalizasyon sorununun da yaşanmayacağı kaydedildi.
Projeyle birlikte altyapının da aynı eksende devam etmesi gerekmez mi?
“Önce konutları bitirelim, sonra altyapı işini halledelim.” düşüncesindeyseniz bizce bir an önce harekete geçmeniz gerekiyor.
Sonrasında oradaki vatandaşların şikâyetlerini çok dinlersiniz...
AK PARTİ AKÇAABAT’A YOĞUNLAŞTI...
31 Mart 2024 yerel seçimlerinde AK Parti, Trabzon’da Ortahisar’ı kaybetti.
Ortahisar’ın ardından en çok oy kaybettiği ilçelerden biri olan Trabzon’un en büyük ilçesi Akçaabat’ı daha da geliştirmek için çaba harcanıyor.
AK Parti Ortahisar İlçe Başkanı Seyit Hisoğlu’nun gelişiyle birlikte ne kadar çalışmalara ağırlık veriliyorsa da, AK Parti Trabzon’un gönlünde yatan aslan Akçaabat.
Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şen, İl Başkanı Sezgin Mumcu, Gençlik Kolları İl Başkanı Mahmut Çavuş, Akçaabatlı...
Bu sebeple Akçaabat her konuda avantajlı durumda.
Bir partiliden duyduğumuz kadarıyla da AK Parti Ortahisar Gençlik Kolları Başkanı Nazif Baytar’ın çalışmamasının sebebi de bu.
Ne yapılırsa yapılsın, şu an AK Parti’nin önceliğinin Ortahisar’ı geri kazanmaktan çok Akçaabat’ı ellerinde tutmak olduğunu bildiği için Ortahisar’da ana kademe hariç ne kadın kollarında ne de gençlik kollarında bir hareket yok.
Bu durum, AK Parti’yi Trabzon’da ileri mi taşır geri mi düşürür bilinmez.
Ancak bu durum teşkilatın hoşuna gitmiyor, bizden söylemesi...
TURİZM KONUSU KONUŞULURSA...
Hiçbir şey yapmazsanız kimse bir şey söylemez.
Ama bir adım atarsanız elbette birileri konuşur.
TBMM Kültür ve Turizm Komisyonu’nun Trabzon’da toplanması önemliydi.
Ancak bu önemli adım bile eleştirilerden kaçamadı.
Komisyon Başkanı ve AK Parti Trabzon Milletvekili Adil Karaismailoğlu’na bu önemli organizasyon için herhangi bir teşekkür paylaşımı yapılmaması da dikkat çekti.
Konuyla ilgili Yazı İşleri Müdürümüz Erhan Esaspehlivan’ın kaleme aldığı yazı, hem şehirdeki sistemsizliği net biçimde ortaya koydu hem de geniş yankı uyandırdı.
Yazıyı okumak için aşağıdaki linke tıklayınız.
https://www.61saat.com/turizmde-fazlamiz-var-sistemimiz-yok
Yazı sonrası sitemize çok sayıda tebrik, mesaj ve telefon geldi.
Ama asıl dikkat çeken, ulaşan şikâyetlerin çokluğu oldu.
Sera Gölü Vadisi’ne yapılan yatırımların önündeki yol sorunu, sahillerin işgali, kaçak yapılaşma, sistem eksikliği...
Vatandaşın derdi büyük.
Gelen tüm tepkiler gösteriyor ki Trabzon’da turizm sadece yatırımla değil, samimiyetle büyür.
Bu şehirde taş üstüne taş koyan her kim olursa olsun, başımızın üstünde yeri var.
Ama halkı duymadan, görmeden, sistemsizce atılan her adım da karşılığını bulur.
Bu şehrin geleceği turizm ise, bu konuda herkes üzerine düşeni yapmalıdır...
TRABZONSPOR SCOUTU SPORTİF DİREKTÖR OLDU
Geçtiğimiz hafta Başkan Ertuğrul Doğan’ın kararıyla, teknik direktör Fatih Tekke’nin ekibine yeniden dâhil edilen scout Eren Mert, 8 aylık aranın ardından Trabzonspor’daki görevine geri dönmüştü.
Bu süre zarfında Başkan Doğan ile temasını sürdüren ve kulübe katkı vermeye devam eden Mert, kendi kariyeri adına da önemli bir adım attı.
Şenol Güneş’in göreve gelişiyle birlikte scout ekibinden ayrılan Mert, ayrılığın ardından İsviçre’ye giderek burada sportif direktörlük eğitimi aldı.
Eğitimini başarıyla tamamlayan Eren Mert, resmî Sportif Direktör diplomasını almaya hak kazandı.
Trabzonspor’da geçtiğimiz sezon boyunca sıkça sportif direktör eksikliği tartışma konusu olmuştu.
Teknik direktörlerin hem transfer süreçleriyle hem de kulüp içi operasyonlarla yoğun şekilde ilgilenmesi, saha içine olumsuz yansımış ve bu durum kamuoyunda eleştirilmişti.
Bilindiği üzere hem Abdullah Avcı hem Nenad Bjelica hem de Şenol Güneş dönemlerinde teknik adamlar, zaman zaman “CEO gibi çalıştıklarından” yakınmıştı.
Eren Mert’in bu yeni rolü, Trabzonspor’da teknik kadro ile yönetim arasındaki köprüyü güçlendirme potansiyeli taşıyor.
Önümüzdeki sezon, kulüp içerisinde gerçekleşecek sportif yapılanmada Mert’in konumu şimdiden merak konusu oldu.
SESSİZLİK FAYDA SAĞLAMAZ
Trabzonspor’da üst üste gelen başarısız saha sonuçları, camiada moralleri iyiden iyiye bozmuş durumda.
Takımın sahadaki görüntüsü kadar, yönetimin sessizliği de dikkat çekiyor.
Öyle ki, hiçbir yöneticinin ağzını bıçak açmıyor.
Oysa tam da bu dönemler, konuşulması gereken zamanlardır.
Çünkü futbol artık sadece maç gününe sığdırılan bir oyun olmaktan çıktı.
Her alanda planlama, strateji ve kriz yönetimi gerektiren profesyonel bir yapıdan söz ediyoruz.
Bu tabloda yöneticilerin sadece galibiyetlerde değil, mağlubiyet ya da puan kayıplarının ardından da sorumluluk alması gerekir.
Suyu akışına bırakmak, kamuoyunda oluşacak olumsuz algılara zemin hazırlamaktır.
Eleştirilmek bu işin doğasında vardır; önemli olan, bu eleştirileri karşılayacak duruşu gösterebilmektir.
Ancak şu ana kadar eleştirilerin neredeyse tamamı başkanın üzerinde yoğunlaşmış durumda.
Uzun zamandır da bu yükü tek başına sırtlıyor; bu ne kadar doğru?
Ki Doğan, her ne kadar saha sonuçlarında istediğini alamasa da camianın istediği isimleri göreve getirdi: Avcı, Güneş ve Tekke.
Şimdilerde pek anlaşılamasa da uzun vadede kazandıkları, kulübün geleceğini teminat altına alıyor.
Hem başkanın hem de hocanın yalnız bırakılmaması gerekiyor.
Gelelim asıl konuya; oysa yönetim bir bütündür ve bu tür dönemlerde, diğer yöneticilerin de kamuoyunun karşısına çıkıp hem açıklayıcı hem de sahiplenici bir tavır sergilemesi beklenir.
Trabzonspor gibi büyük bir camiada sessizlik, sadece sorunları büyütür.
O yüzden şimdi susmak değil, sorumluluk almak zamanıdır.