ZİYARETİN PERDE ARKASI…

Köprübaşı Belediye Başkanı Ali Aydın, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nda Bakan Abdulkadir Uraloğlu’nu ziyaret etti.

Ekran Resmi 2025 12 25 08.33.40

Görüşme, klasik bir “nezaket ziyareti” değildi; masada Köprübaşı’nın yıllardır biriken sorunları vardı.

Edindiğimiz bilgilere göre Başkan Aydın, görüşmede teşekkürlerini iletirken ilçenin net isteklerini söyledi.

Trabzon genelinde ciddi yatırımlar yapıldığını, büyük projelerin hayata geçtiğini, Köprübaşı’nın da bu yatırımları alırken es geçilmediğini ama daha fazla ilgi beklediğini söyledi...

İlçenin özellikle yol altyapısı hakkında istişarelerde bulunuldu...

Genel müdürlüğünden itibaren şehri karış karış bilen Bakan Uraloğlu da bu talebi karşılıksız bırakmadı.

Görüşmeden iki taraf da mutlu ayrıldı diyebiliriz...

Trabzon’dan Ankara’ya giden pek çok ismi eli boş göndermeyen Bakan Uraloğlu’nun, bu kez de Köprübaşı Belediye Başkanı Ali Aydın’ı eli boş çevirmediği gelen bilgiler arasında.

ASIL KAZANIM BAŞKA YERDE…

Trabzon Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde düzenlenen Altın Taka Trabzon Film Festivali dün itibarıyla başladı.

İlk olması itibarıyla şehir protokolünün yoğun katılım göstermesi bekleniyordu. Katılım zengindi fakat Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, AK Parti’nin il başkanları toplantısı nedeniyle Ankara’daydı.

Protokolde eksikler olsa da festivalin ruhunu eksiltmedi.



Altın Taka’nın bu yılki hâli açık konuşalım: sınırlıydı.

Ama bu bir eksik değil, bilinçli bir tercihti. Bu yıl bir “kendini sınama” yılıydı.

Organizasyonun ayakları yere bassın diye yapılan ilk adımdı…

Uzun metrajlı filmler bu yıl yoktu.

Sadece kısa filmler ve belgeseller yarıştı.

Ama bu bir geri adım değil, bir hazırlık evresiydi.

Çünkü seneye uzun metrajlar da devreye girdiğinde, Trabzon fiilen Türkiye’nin yeni uluslararası film festivali şehirlerinden biri hâline gelecek.

Asıl kazanım ise başka bir yerde…

Samsun’dan Artvin’e kadar İletişim Fakültelerinde okuyan öğrenciler için bu festival büyük bir fırsat oldu.

Çünkü ilk kez kendi bölgelerinde bir film festivalinde yarışma şansı buldular.

Bu çok kritik.

İstanbul’da, Ankara’da, Antalya’da yarışmak kolay değil.

Ama Trabzon’da sahne bulmak; Karadeniz’in genç sinemacıları için kapı araladı.

Ve bu kapı bir daha kapanmayacak gibi görünüyor.

Toplamda 400 başvuru…

Bu, “kimsenin ilgilenmediği küçük bir etkinlik” olmadığının kanıtı.

Yılın son festivali olması da etkili oldu elbette.

Ama buna rağmen bu sayı, organizasyonun karşılık bulduğunu gösteriyor.

Altın Taka bu yıl bir festivalden çok bir niyet beyanıydı.

“Biz bu işi yapacağız” deme biçimiydi.

Eksikleri vardı. Sınırlıydı. Protokol yoktu.

Bütçe sınırlıydı.

Ama doğru soruyu sormak lazım: Bu iş hiç başlamasaydı mı iyiydi, yoksa böyle başlaması mı?

Politik güğüm der ki:

İlk adım küçük olabilir ama yönü doğruysa, yol büyür. Altın Taka yola çıktı. Şimdi mesele bu yolu gerçekten büyütüp büyütemeyeceğimizdir.

İLK GÜNÜNDEN PATLAMA YAPTI…

Trabzon Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde düzenlenen Trabzon Film Festivali kapsamında sadece dün 140 kişi Trabzon’a geldi...

Bugün 70 ismin daha Trabzon’a gelmesi ve sevenleriyle bir araya gelmesi bekleniyor.

Gelen fenomenler, oyuncularla birlikte festival kapsamında toplamda 14 milyon takipçili bir kitleye hitap edilecek.

Ulusal ve yerel basında alınan etkileşimlerle birlikte festival sonunda toplamda 52 milyonluk bir etkileşim hedefleniyor.

Buraya yapılan ziyaret sayıları da merak konusu oldu.

Dün saat 15.00’te açılış yapıldığı andan itibaren Trabzonluların ilgisi çok yüksekti.

Tam da Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç’in de hayal ettiği gibi şehir bu organizasyonu sahiplendi.

Trabzon Film Festivali, dün sinema salonlarındaki gösterimlerle birlikte bini aşkın ziyaretçiye hitap etti.

Umalım ki Trabzonluların desteğiyle Altın Portakal, Altın Koza gibi Altın Taka da Türkiye’nin bir markası hâline gelir....

BAŞKAN, FIRSATA ÇEVİRDİ…

Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç dün Ankara’da, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katılımıyla yapılan İl Başkanları Toplantısı’na katıldı.

Ama Başkan Genç sadece bir toplantıya katılıp dönmedi.

Ankara’ya gitmişken bu durumu Trabzon adına bir fırsata çevirdi.

Önce Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı, Trabzonlu Ömer Bulut ile bir araya geldi.

Bulut’un, daha önce TOKİ Başkanı olarak Trabzon’da özellikle Çömlekçi başta olmak üzere pek çok projeye imza attığını hatırlatmakta fayda var.



Sonra AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Yerel Yönetimler Başkanı Mustafa Demir’in başkanlığında yapılan istişare toplantısına katıldı.

Ardından Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak ile görüşme gerçekleştirildi.

Yani Ankara’da sadece “katılım” yoktu; temas vardı, gündem vardı, Trabzon vardı.

Bu görüşmelerde hem Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın hem de Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın Trabzon’daki projeleri masaya yatırıldı.

Program yoğundu. Görüşmeler sürecekti. Ankara temasları belki de biraz daha devam edecekti.

Ama hayat bazen siyasetin planlarını bozar.

Dün acı bir haber geldi.

AK Parti Genel Merkez Yerel Yönetimler Başkan Yardımcısı ve önceki dönem milletvekili Ayşe Sula Köseoğlu’nun eşi, Prof. Dr. Mustafa Köseoğlu vefat etti.

Bu haberle birlikte Ankara’daki bütün programlar anlamını yitirdi, planlanan görüşmeler iptal edildi.

Mecburen herkes Trabzon’a dönüş yoluna geçti…

BÖYLE YOLA ÇIKILMAZ

Trabzonspor savunma anlamında ciddi bir kırılma yaşıyor.

Ve bu kırılma artık gizlenemez, ötelenemez, görmezden gelinemez bir noktaya gelmiş durumda.



Özellikle 3–4 net oyuncunun olmaması sonrası takım adeta savruluyor.

Savunma hattında oluşan boşluk, sadece bireysel hatalarla değil, yapısal bir sorunla karşı karşıya olunduğunu gösteriyor.

Mustafa Eskihellaç ve Folcarelli’nin olmadığı denklemde Trabzonspor’un savunması adeta can çekişiyor.

Bu iki ismin yokluğunda defolar daha görünür, zaaflar daha belirgin hâle geliyor.

Rakamlar da tabloyu açıkça ortaya koyuyor.

17 lig maçında kalede 20 gol görüldü.

Bunun 13’ü ise yalnızca son 6 haftada geldi.

Bu artık bir tesadüf değil.

Bu, net bir savunma krizi.

Beklerin yetersizliği, savunma oyuncularının formsuzluğu, sürekli yaşanan sakatlıklar ve bir de bunun üzerine eklenen transfer söylentileri...

Tüm bu başlıklar, doğrudan sahaya yansıyor.

Takım savunması sadece stoperlerin işi değildir.

Bekler savunmaya katkı veremiyorsa, orta saha savunmayı destekleyemiyorsa, kaleci sürekli baskı altındaysa sistem çöker.

Ve şu anda Trabzonspor’da olan tam olarak bu.

Bu yüzden “önce hücum” söylemi bu tabloda doğru değil.

İlk neşter savunmaya vurulmak zorunda.

Süper Kupa, Türkiye Kupası ve lig maçları birlikte hesaplandığında önümüzde 22–23 maçlık bir süreç var.

Bu savunma yapısıyla bu geminin sağ salim limana ulaşması çok zor.

Beklerin yedeği yok.

Savunmacıların yedeği yok.

Onana’da ciddi bir form düşüşü var.

Yani sorun sadece ilk 11 değil; sorun kadro derinliği, yapı ve denge meselesi.

Bu yüzden yapılması gereken net: Önce savunma toparlanacak. Önce bu yangın söndürülecek.

Sonra hücum konuşulacak.

Aksi hâlde her atılan gol, arkada fazlasıyla telafi edilmek zorunda kalınan bir yük olmaya devam edecek.

Ve bu yük, sezonun sonuna kadar taşınabilecek gibi durmuyor.

LİG DURDU, PAPARA PARK DURMADI

Trabzonspor’un maçlarını oynadığı Papara Park, ligin arasının başlamasıyla birlikte bakıma alındı. Tribünler boş, stat sessiz…

Ama sahanın altında ciddi bir mesai var.

Yetkililerden gelen bilgi net: Aranın bu yıl biraz uzun olması, zeminde ekstra bir müdahaleyi zorunlu kıldı. “Bir tohum ekimi daha yapılıyor. Onları çıkarmaya çalışıyoruz” deniliyor.

Geçen yıla kıyasla bu dönemde zeminin biraz daha yıpranmış olduğu da açıkça kabul ediliyor.

O yüzden yapılan iş, rutin değil; takviye.

Zemin, adeta yeniden ayağa kaldırılıyor.

Amaç basit ve teknik olarak son derece net: Çim yoğunluğunu artırmak.

Sıvı besin takviyesiyle kök yapısını güçlendirmek.

Yani sadece üstü yeşertmek değil, alttan sağlamlaştırmak.

Bu iş sadece Trabzon’un meselesi de değil. Ligin bu dönemlerinde hemen hemen tüm kulüpler benzer bakımları yapıyor.

Ancak Trabzon’da mesele biraz daha hassas.

Çünkü Papara Park’ın zemini, sezonun bazı bölümlerinde hem yoğun maç trafiği hem de hava koşulları nedeniyle ciddi yıpranma yaşıyor.

Ve şu bir gerçek: Sahadaki oyunun kalitesi, çoğu zaman sahanın kalitesiyle başlar.

Papara Park’taki bu “sessiz mesai” belki kimsenin gözüne çarpmıyor ama ikinci yarının zemini bugün atılan tohumlarla şekillenecek.

Sahada kim oynar, kim gider, kim gelir bilinmez…

Ama zemin hazır.

Trabzonspor’un ikinci yarıya daha sağlam bir sahayla çıkması için, bugün görünmeyen bir emek veriliyor.

Futbol bazen 90 dakika değil, aradaki 15 günde kazanılır.