2007 yılında açılan Karadeniz Sahil Yolu, vaktiyle bölgenin en büyük ulaşım projesiydi.
Aradan geçen 17 yıllık zaman diliminde hızla artan nüfus, araç sayısı ve trafik yoğunluğu yolun kapasitesini katbekat aştı.
2024 yılı Karayolları verilerine göre, Trabzon'dan geçen sahil yolunu günlük ortalama 60.000'den fazla araç kullanmakta.
Oysa projenin ilk planlamasında bu yolun birçok kesiminde günlük 25.000 ila 30.000 araç geçeceği öngörülüyordu.
Belli ki, bugün bu kapasite neredeyse iki kat aşılmış durumda.
Üstelik mevcut trafiğin yaklaşık %30’unu tır ve kamyon gibi ağır vasıtalar oluşturuyor.
TÜİK’in 2024 yılsonu verilerine göre, sadece Trabzon’daki trafiğe kayıtlı araç sayısı 185.000’i aştı.
Bu sayı 2010 yılında 96.000 civarındaydı.
Yani şehirdeki araç sayısı 14 yılda katlanarak arttı.
Sahil yolu ise hâlâ aynı…
Yol dar, şerit sayısı yetersiz, kavşaklar yoğunluğa cevap vermemekle birlikte olası acil müdahaleye uygun değil.
Hal bu olunca da…
Mevcut yolda meydana gelen en küçük kazada bile trafik kilitleniyor, müdahale gecikiyor.
Nitekim dün Ortahisar Çömlekçi Mahallesi’nde 30 aracın karıştığı ve 16 kişinin yaralandığı yürekleri ağza getiren zincirleme kaza bu yolun artık trafik yükünü taşıyamadığını açıkça ortaya koyuyor.
Hasılı.
Sahil yolunun çığlığı artık duyulmalı!
Ve risk geçici palyatif çözümlerle değil, kalıcı adımlarla ortadan kaldırılmalı.
Bunun için de;
- Güney Çevre Yolu projesi hızlandırılmalı
- Toplu taşıma güçlendirilmeli
- Yolu kullanan ağır tonajlı araçlara sınırlama getirilmeli
Bilinmeli ki bu mesele sadece trafik değil, memleketin can güvenliği sorunudur.
Daha fazla geç kalmadan, harekete geçilmesi şart.
BİR TOPLUMUN ÇÖKÜŞÜ!
Yazıklar olsun!
Memlekette artık öyle şeylere tanıklık eder olduk ki, yaşananları ne akıl kabul ediyor ne de izan...
Daha da acısı şu ki, şahit olduğumuz rezaletlerin ortasında “Değerlerimiz nasıl bu denli çürüdü, bu toplum nereye gidiyor?” diye soran ve dertlenen yok.
Bir damat düşünün, kayınvalidesiyle gizli bir ilişki yaşıyor.
Bir anne düşünün, öz kızının nişanlısını baştan çıkarıp birlikte kaçıyor.
Üstelik kız da engelli!
Bilinmeli ki, Türk televizyon ekranlarındaki bu yaşananlar, yalnızca sıradan bir aile dramından ibaret değildir.
Olay tüm toplumsal değerlerin ayaklar altına alındığı, ahlaki iflasın ete kemiğe büründüğü büyük bir faciadır.
★
Damat Cuma Doğan 21, kayınvalidesi Güldane Şahin ise 47 yaşında.
Ve iddiaya göre, Güldane Şahin bu ilişkiden 3 aylık hamile.
Hiçbir pişmanlık yok.
Hiçbir mahcubiyet yok.
Dahası…
İkisi de vicdanları kanatan bir rahatlıkla, utanmadan, sıkılmadan, “Evlenmek için kaçtık” diyebiliyor.
Geçmişte aile kurumunun kutsallığı için her şeyinden vazgeçebilen bir milletin önünde cereyan eden bu kepazelik bence birkaç kişinin yaptığı münferit bir çılgınlık da değildir değerli okurlar.
Esasında tüm bu olup bitenler bir toplumun çığlık çığlığa haykırdığı “Yardım edin!” sesleridir.
Hülasa.
Memlekette televizyon ekranları ahlaksızlığın panayırına zaten çoktan dönmüştü.
Gelinen noktada artık rezaletlerin bini bir para ve reyting denilen şey mide bulandıran rezilliklerle elde edilir olmuş haldedir.
Ne acıdır ki memleketin izleyicisi de, izlediklerini sorgulamaktan ziyade yalnızca şaşkınlığını biriktirir vaziyette.
Sözün özü değerli okurlar.
Bugün tek zenginliğimiz (!) fukaralığımızı tasvir edecek cümlelerin çokluğudur.
Değerlerin birer birer yıkıldığı…
Utanmanın unutturulmaya çalışıldığı…
Gelinen noktada vicdanların susturulduğu toplumumuzda ortaya çıkan her yeni skandal, bir öncekini aratacak hale geldi.
★
Sonumuz hayrolsun!
BU ŞEHİR, MERHAMETİNİ YİTİRMEMELİ!
İnsani değerlerden söz açmışken…
Geçtiğimiz günlerde Yomra ilçesinde yaşanan vahşet olayı, yerle yeksan olan insanlığı bir kez daha gözler önüne serdi.
Bir kamyonetin arkasında bağlı halde bulunan zavallı köpeğe, gözünü kin bürümüş bir adamın elindeki iple acımasızca vurması, vicdan sahibi olan herkesi derinden etkiledi.
Gerçi görüntüler sosyal medyada kısa sürede gündem olunca devletimizin ilgili organları gerekeni yaptı, hay hay…
Ancak, Trabzon gibi her daim merhamet duygusuyla ön planda olan kadim bir şehirde böyle bir işkencenin ortaya çıkması utanç verici…
Ahsen-i takvim üzere yaratılan insanın, bu denli zalimleşmesini bir kenara bıraktık…
- Bu şehir merhametsizlikle anılmamalı
- Bu şehir, kendini zulümle ortaya koymamalı
- Şefkatin, merhametin, vicdanın kalesi olmalı bu şehir.
Çünkü Trabzon, yalnızca tarihiyle değil, burada yaşayan insanların kalbinde taşıdığı merhamet ve insani değerlerle de şekillenmiştir.
Umarız, bu tür bir vahşetin tekrarı bir daha asla yaşanmaz!
★
Yazmak iyi gelir.
Bana;
“[email protected]” adresinden ulaşabilirsiniz.