Geçenlerde Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, kamu kurum ve kuruluşlarının harcamalarında tasarruf sağlanması ve kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli kullanımına ilişkin "tasarruf tedbirleri" genelgesi yayımladı.

Genelgede, “Kamu kurum ve kuruluşlarının Hizmet binası, lojman, dinlenme tesisi ve benzeri sosyal tesisler için arsa arazi satın alınmayacak, yeni kiralama yapılmayacak”  dense de “deprem riski nedeniyle yıkım kararı verilmesi halinde, o hizmet için tahsis edilebilecek Hazineye ait taşınmazın bulunmadığının tevsik edilmesinden sonra, kamu kurum ve kuruluşlarının mülkiyetinde bulunan veya tahsis edilmiş olan yerlere yeni inşaat yapılabilecek” İbaresiyle Özellikle Belediyelere yol gösterilmiştir.

Öyle ki 1999 depreminden sonra, yapım kriterlerini değiştiren, binaların statik yapılarını güçlendirmeye yönlendiren, Deprem Yönetmeliği çıkarılmış  günümüze kadar defalarca da revize edilmiştir.

Kısacası en son yönetmeliğe göre binalar inceliğinde binaların çürük çıkma olasılığı fazladır.

Bu 1999-2019 yılı arası yapılan binalar için bile geçerlidir.

Kaldı ki başkan veya bürokratlar bir binanın çürük çıkmasını istiyorsa, 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 22.Maddesine göre ilan yapılmaksızın istediğine yaptırılacak bir Deprem Dayanıklılık raporunun sağlam gelme olasılığı yoktur.

Kısacası Bürokratlar veya Belediye Başkanları hizmet binasını, lojmanı, sosyal tesisi yeniden yapmak isterlerse, sadece deprem tahkiki yaptırması bu genelgeyi aşması için yeterli olacaktır

Genelgede “Acil ve zorunlu haller dışında yeni taşıt alınmayacak, taşıtlar 2023 e kadar %20 azaltılacak” denmiştir.

İdareler bunu da aşmanın yolu bulmuşlar.

Öyle ki en küçük ihalelerinde bile, İhale dosyası içinde yer alan şartnamelerine en az 2 yaşında bir veya iki araç, yakıtları, bakımları bazen şoförünü bile koyuyorlar.

Keşiflerine araç bedellerini dâhil etmediklerinden araçları müteahhitlere yüklediklerini sanıyorlar.

Ancak müteahhitler teklif hazırlarken maliyetlerine ihale dosyası içinde istenen her şeyi dahil edip üzerine yüzde olarak genel gider ve müteahhitlik karı ekleyerek yazıyor. Anlayacağımız üstü kapalı yapılan araç kiralama işi yine kamuya mâl oluyor.

Genelgede “Kamu alımlarında enerji kullanımı düşük olan ürünler tercih edilecek” denmektedir. Çok doğru bir tespit olarak duruyor. Ancak uygulamada hamili kart yakını veya bu işi çözmüş elektrik firmaları,  LED aydınlatma armatürleri, dekoratif direkler içeren kataloglar gibi materyaller ile projeyi ve keşfi bedelsiz olarak yapacaklarına dair beyanlar ile idarelere gidiyorlar. Sonuçta ne mi oluyor idareler tasarruf için çıktığı ihalede projedeki direklerin, armatürlerin tek bir firmadan alınabileceğini, o firmanın projeyi hazırlayan firma olduğu  ya alırken veya yapım işi ise yüklenicisinden öğreniyor.

Kamu Kurum ve kuruluşlarının bu yönetmeliği uyguladıkları yerlerin bazılarını da saymadan olmaz.

Mesela "Kamu personeli zorunlu haller dışında fazla mesai ücreti alacak şekilde istihdam edilmeyecek" bu maddeye azami dikkat ediliyor. Hatta yapılan mesaileri bile ödetmeyenler var.

Gece su arızasına gitmiş, ulaşımda ek seferlere, karşılamalara gönderilmiş personelin bile fazla mesaisi ödenmiyor. Bazılarına gece, hafta sonu, bayram günü demeden çalıştığı saat kadar izin verilmesi gibi yöntemler bulunuyor.

Sendikaları topa girmiyor.

Bir diğeri "Yıllık ücretli izin süreleri, ilgili yıl içerisinde kullandırılacak" maddesi. 1 yıl izine gönderilip maaşı ödenen işçilere şahit oluyoruz. Bu insan, bu kadar yıl izine çıkarılmadıysa,  yerine koyacak adamı yetiştirmediniz, istihdam etmediniz demektir.

Yok bir yıl işe gelmese de işler yürüyorsa orada gereksiz personel istihdam ediyorsunuz demektir. Her iki durumda da yanlış bir yönetimle kamuyu zarara uğrattığınız açıktır.

Birde Yönetmelikte olmayan ancak kamu kurum ve kuruluşlarının harcamalarında tasarruf sağlanması ve kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli kullanımı için bir tespitte biz yapalım.

Özellikle yapım ihalelerinde Fiyat dışı unsurların diğer ismiyle puanlama sisteminin kaldırılması. Bu sistem idareler tarafından maksadını aşacak, rekabeti önleyecek Kamuyu zarara sokacak şekilde kullanılmaya başlamıştır.

İhale Kanununa göre ihalenin, ekonomik açıdan en avantajlı teklifi veren isteklinin üzerinde bırakılacağı yer almakta iken Kamu İhale Genel Tebliğinde düzenlenerek fiyat dışı unsurların Yapım işlerinde kullanılması sağlanmıştır.

Belki çıkış amacı iyi kaliteli iş ve hizmet almak, en düşük teklifi verebilmek için kıyasıya rekabet içine giren batan firmaların önüne geçebilmek olsa da kimi idareler tarafından kullanılış amacı Kendine Yakın Yüklenicilere iş verme yöntemine dönüşmüştür.

Kanun da işletme ve bakım maliyeti, maliyet etkinliği, verimlilik, kalite ve teknik değer gibi unsurlar fiyat dışı unsur olarak belirlenebilecektir dense de idarelerde Beton plak adi Kaldırım sökümü pozuna bile puan yazar duruma gelmiştir. 

Bu yöntem basit yol ve tretuvar işlerinde, peyzaj projelerinde dahi kullanılmaya başlanmıştır.  Fiyat dışı unsurları kasıtlı kullanmak isteyen İdareler Çevre ve Şehircilik Bakanlığı veya diğer Kamu Kurumlarının İş kalemleri pozları yerine özel pozlar kullanarak fiyatların ön görülemez hale gelmesini sağlamışlar. Bu müdahalelerle o idare ile iş yapmış firmalara avantaj sağlandığı, kimi yerde de özel birim fiyatların öğrenilmesi yöntemiyle direk iş verildiği kulağımıza gelmektedir.

Dış mihrakların üzerimize oynadığı oyunlar, göç sorunu, Sağlık sorunları, doğal afetler ile yüz yüze ve yalnız kaldığımız bu ortamda tasarruf etmek Devletin en tepesinden biz vatandaşlara kadar zaruri bir görevdir.

Bu tasarruf tedbirlerin Kamunun her kademesinde uygulandığını, arkasından dolaşılmadığını, ihalelerin rekabet ortamında kimsenin kayrılmadan kamu zararı oluşturmadan gerçekleştiğini görmekte vatandaş olarak hakkımızdır.