“Doktor olmak istiyorum” sözleri bu topraklarda klişeden öte, adeta atasözüdür.

Öyle ki.

Mesleğe karşı tutku, tee beşikten gelir.

Konuşmaya başlayan çocuğa sorun, hayallerini süsleyen yalnızca bu meslek grubudur. 

O kadar kıymetli, o kadar mukaddestir ki biz Türkler için doktorluk…

Genel kolluk ülkemizin emniyet kemeri olarak sayılırken…

Doktorlar, yurttaşımıza can yeleğidir adeta. 

Anlayacağınız, her birimiz için bi’ hayli kutsaldır doktorluk.

Haysiyettir.

Şereftir.

Onurdur.

İlim irfanın vücut bulması şöyle dursun…

Güven duygusuna en güzel temsil makamıdır.

Kötü günleri şifa kredileriyle güzelleştiren, kaynağı insan sevgisinden menkul bankanın adıdır doktorluk.

Diğer yandan.

Sosyalliği…

Alışverişi geçtik.

Kız alıp vermede ihtiyaç duyulan güvene, noter tasdikidir doktorluk.

Velhasıl.

Bu topraklara ‘Vatan’ diyen herkes bilir ki.

Ne memleket doktorlardan zarar görür, ne de memleketlinin kendisi. 

Şimdi.

Gelelim meselenin özüne.

13 fidanımızın Pkk tarafından kökünden koparılmak suretiyle şehit edildiği bu günlerde…

Acımızı cümlelere sığdırmayı yetersiz kılan bu psikolojiyle…

Türk doktorlarının kıymeti daha nasıl tarif edilir bilemiyorum ancak;

Sözde onları temsil emek için varlığını sürdüren…

Fakat süreçte adının önündeki ‘Türk’ ibaresinin dahi hakkını veremeyen…

Yani birliğimize dirliğimize tehdit unsuru Pkk’ya hiçbir eyleminde layıkıyla muamele edemeyen “Türk tabipler birliği”ni en kalabalık cümle ile ulu orta kınıyorum.

Yazıklar olsun…

Hem birliğinize, hem tabipliğinize!