Kalbimiz, vücudumuza kan pompalayan 4 odacıklı dinamik bir organdır. Bu hayret verici dinamizm, sağ sistem ve sol sistem olmak üzere iki farklı dolaşımı destekler. Kirli kanın vücuttan toplanıp kalbin sağ tarafındaki odacıkları sayesinde akciğere yönlendirildiği sağ dolaşım sistemi ve oksijence zenginleşen kanın kalbin sol tarafındaki odacıkları sayesinde tüm vücudumuza dağıtıldığı sol dolaşım sistemi sayesinde dokuların ihtiyacı olan kan iletilmiş olur.

Bu muazzam dolaşım sisteminde, kanın akış yönlerinin düzenlenmesi ve miktarının ayarlanabilmesi için odacıklar arasında bağlantıyı sağlayan özelleşmiş kapaklar bulunur. Normal şartlarda sağlıklı bir dolaşım sisteminde kapakların açılıp kapanması kalp seslerini oluşturur ve hekimler bu sesleri dinleyerek muayene esnasında kalbin sağlıklı olarak çalışıp çalışmadığını ayırt edebilirler.

Söz konusu kalp seslerini etkileyen ve niteliğini değiştiren çeşitli faktörler mevcuttur. Bu değişikliklerin nedeni, kapaklara temas eden kanın dar bir alandan geçmesi, geriye kaçması veya miktarının artması gibi faktörlere bağlı olabilir. Yine kalpte dolaşan kanın dar bölgelerden geçmesi veya türbülansa uğraması gibi nedenler farklı yapıda seslerin oluşumuna neden olabilir ve bu jet akımların nedeni bazen doğumsal kalp bozuklukları olabilmektedir. Bu değişimler, dinlemek ile mırıldanma, üfleme ve benzeri sesleri andırdığından ‘murmur’ veya ‘üfürüm’ olarak adlandırılırlar.

Kalbimizde 4 farklı kapak mevcuttur. Kalbin pompa fonksiyonunu oluşturabilmesi için yaptığı kasılma ve gevşeme hareketleri nedeniyle farklı karakterde üfürüm sesleri ortaya çıkabilmektedir. İşte bu üfürümler, niteliğine ve karakterlerine göre dolaşım sistemi ve kapakların durumu hakkında bizlere bilgi verir.

Sporcular, çocuklar veya dinamik kalbe sahip genç insanlarda, kanın akış hızındaki çevikliğe bağlı masum diye nitelendirebileceğimiz üfürümler duyulabileceği gibi; kapakların daralması, yapı bozukluğuna bağlı kaçakların olması, kalp yetersizliği, anemi (kansızlık) gibi kanın hacim ve akımını etkileyen durumlar ya da doğuştan gelişim defektlerine bağlı kalp odacıkları arasındaki olmaması gereken delik ve tünellerden kanın jet akımla geçmesiyle oluşabilen patolojik (hastalık) üfürümler duyulabilir.

Tıpta “hastalık yok, hasta vardır” prensibine uygun olarak, tek başına üfürüm ile değerlendirme yapılmamalı; kişinin şikayetleri ve fizyolojik durumu ile birlikte tablo bir bütün halinde incelenmelidir. Hastalarda çarpıntı, çabuk yorulma, nefes darlığı, ayaklarda şişme gibi kalp rahatsızlığını düşündürecek diğer şikayetler ve bulguların varlığı da ayrıntılı olarak araştırılmalıdır.

Birçok tanı testi mevcut olup, özellikle ekokardiyografi adı verilen, kalbin ultrason ile görüntülenmesini sağlayan cihazlardan da faydalanılmaktadır. Netice itibarıyla herhangi bir sağlık sorunu mevcut ise erkenden tanı konulması tedavi için elzemdir.

Kapaklarda oluşan bozukluklara erkenden tanı konulabilmektedir. İleri darlık veya yetersizlikten oluşan kaçaklar, gerektiğinde cerrahi operasyonla her yaş grubunda başarıyla tedavi edilebilmektedir. Yapılacak yöntem ve tedavi, cerrahınızla birlikte karar verilmesi gereken bir durumdur. Yine özellikle yenidoğan ve çocukluk çağlarında görülen kalpteki defektler, gerek çocukluk çağında gerekse erişkin yaşlarda onarılma şansına sahiptir.