Aynaya bakarken kendini olduğundan farklı görmek... Tartının başında saatlerce kalmak... Her lokmayı suçlulukla yutmak... Bazen aç kalmak, sadece karnı değil, duyguları da bastırmanın bir yolu olur. İşte Anoreksiya Nervoza, tam da bu noktada devreye girer.
Anoreksiya nervoza, kişinin kilo alma korkusuyla yemek yemeyi kısıtladığı, bedenini olduğundan kilolu algıladığı ciddi bir yeme bozukluğudur. Sıklıkla ergenlik döneminde başlar ve kadınlarda daha yaygındır. Ancak artık erkeklerde de görülme sıklığı artmaktadır.
Bu hastalığa sahip bireyler, genellikle çok zayıf olmalarına rağmen kendilerini hâlâ “şişman” hissederler. Kilo alma düşüncesi, tüm hayatlarının merkezine yerleşir. Yediklerini gizlice çıkarabilir, öğün atlayabilir, aşırı egzersiz yapabilirler. Beden ağırlığı ve görünüm, özsaygının neredeyse tek belirleyicisi haline gelir.
Anoreksiya nervoza sadece psikolojik bir sorun değildir; hayati risk taşıyan, ölümcül olabilen bir hastalıktır.
Tıbbi bakım alınmayan vakalarda organ yetmezliği, kalp ritim bozuklukları, elektrolit dengesizlikleri gibi ciddi fiziksel komplikasyonlar gelişebilir. Araştırmalar anoreksiyanervozanın tüm psikiyatrik hastalıklar arasında en yüksek ölüm oranına sahip bozukluk olduğunu göstermektedir. Ölüm oranı %5 ila %10 arasında değişmektedir; yani her 10 hastadan biri bu hastalık nedeniyle hayatını kaybedebilir.
Belirtiler nelerdir?
• Aşırı kilo kaybı
• Yemek yeme konusunda katı kısıtlamalar
• Kilo alma korkusu
• Reglin kesilmesi
• Soğuğa tahammülsüzlük, halsizlik, saç dökülmesi
• Ayna karşısında yoğun memnuniyetsizlik
• Sosyal hayattan çekilme
Anoreksiya sıklıkla mükemmeliyetçi, kontrolcü, özsaygı problemi yaşayan bireylerde görülür. Altında aile içi baskılar, toplumsal güzellik dayatmaları ya da geçmiş travmalar bulunabilir.
Ailelere büyük görev düşüyor.
Çocuğunuzun tabağında kalan yemekten çok, gözlerindeki boşluğu fark etmeye çalışın. Sürekli diyet konuşmaları, “çok yedin” gibi uyarılar ya da başkalarının bedeniyle karşılaştırmalar, fark etmeden bu hastalığı besleyebilir. Bedenin değil, ruh halinin sesini duymaya çalışın.
Tedavi mümkün, ama zamanında müdahale şarttır.
Tedavi psikiyatrist, psikolog, beslenme uzmanı ve gerektiğinde iç hastalıkları uzmanından oluşan bir ekiple yürütülmelidir. Psikoterapi süreciyle birlikte, fiziksel sağlığın takibi hayati önem taşır.
Unutmayalım… Sağlık sadece tartıda yazan rakam değildir. Gerçek iyilik hali, hem bedenin hem ruhun birlikte iyileşmesiyle mümkündür.
Anoreksiya bir zayıflama biçimi değil, bir yardım çağrısıdır.
Ve bu çağrıyı zamanında duymak, bazen bir hayat kurtarır.