UKOME’NİN DOĞRU KARARI

Öznesi olduğu kaza haberleriyle birlikte sayısız kez gazete manşetlerine taşındı.

Bırakın ‘yalnızca 50 kilometre/saatle sınırlı yollarda kullanılmalı’ kaidesinin ihlal edilmesini… 

Tek kişilik üretilen bu araca memleketimizde kimi eşiyle bindi, kimi de kedisiyle!

‘BinBin’ adıyla ünlenen elektrikli scooter araçlarından söz ediyoruz değerli okurlar.

Trabzon trafiğinde bir dönem çokça konuşulan ‘BinBin’ler nihayet UKOME’nin kararıyla cadde ve sokaklarımızdan temizlendi.

‘Temizlendi’ diyorum, zira bu memlekette sırf ait olduğu yerde olmadığı için etrafındakilere zarar veren her şey benim nazarımda çöptür! 

Dolayısıyla, tasarruflu ve pratik kullanışlı ulaşım aracı dahi olsalar, şehrimizle uyumsuzluğu nedeniyle yaya ve sürücülerin canını riske sokan ‘BinBin’ler de atığın dik alasıdır!

Velhasıl efendiler.

İnsanoğlu unutan varlık. 

Çarşambası perşembesine uymayan bu kentte yarın bir kez daha ‘BinBin’ macerası yaşamamak adına yazıyorum:

BİR: Kaldırımların dahi otopark olarak kullanıldığı, tek şeritlik yollarda araçların adım adım ilerlediği şehir içi trafikte ‘Binbin’ kullanımı vatandaşa hizmet değil eziyettir. 

İKİ: Hemen her mahalle arasında kullanıma sunulan araca özel park alanları oluşturulamıyor, trafik tabela direkleri, ağaçlar, bahçe peyzaj korkulukları, çöp konteynırları gibi gelişigüzel parkların önüne geçilemiyor ve son olarak kullanıcıların online ücretlendirmede yaşadığı sorunlar misali ‘muhatap bulamıyoruz’ serzenişlerine kulak tıkanıyorsa ‘BinBin’e harcanacak para da zaman da yoktur.

ÜÇ: En başta belirttiğim üzere denetim ve kontrol bir türlü sağlanamıyor ise… Mesela tek kişilik araca ikinci kişi kucağındaki kediyle şehrin göbeğinde rahatça binebiliyorsa ‘BinBin’ denilen şey memleketli için tercih değil tehdittir!

Zararın neresinden dönersen kar…

Karar için UKOME’yi kutluyorum.

HIZLA AKIYOR ZAMAN…

“Cebinizde paranız varsa, istediğiniz gibi harcama yapabiliyor ve istediğiniz yere gidebiliyorsanız dünya nüfusunun en zengin yüzde 18’lik kesimindesiniz demektir.

Eğer şuan hasta değil ve sağlıklı bir yaşam sürebiliyorsanız bugün hayata veda edecek yüzbinlerce insandan çok daha şanslısınız demektir.

Eğer dolabınızda yiyeceğiniz, üzerinizde mevsimine göre kıyafetiniz, başınızın üzerinde bir çatı ve o çatının altında uyuyacak bir yeriniz varsa dünya nüfusunun yüzde 75’inden daha zenginsiniz demektir.

Eğer bu yazdıklarımı görebiliyor ve rahatça okuyabiliyorsanız, yeryüzünde görmeyen ve okuyamayan üç milyar insandan çok daha üstün durumdasınız demektir.

Hayat acı ve hüzünden yakınmak demek değil, diğer tüm sebepler için minnettar ve mutlu olmayı öncelik haline getirmekle ilgilidir”

Varlık, yokluk ve zenginlik kavramlarının aslında bakış açısına göre değiştiğini, hayatı kıymetli hale getiren bi’ şeylerin mutlaka var olduğunu vurgulayan bu mısralara sosyal medyada denk geldim.

Meğer hayat telaşı bizlere neleri unutturmuş…

Meğer boş ve anlamsız neler uğruna tükenmiş, neler ardında sürüklenmişiz.

Hasılı…

İyi ve güzele dair her neyimiz varsa görmezden gelmemeli ve kıymetini şükürle belirlemeliyiz.

Zira ‘ah, vah!’ isyanları gerçekten vakit kaybı.

Üstelik hem ana, hem iki cihana yük.

MUTLU BAYRAMLAR

Yarın arefe ve inşallah pazar günü hep birlikte bayram sabahına uyanacağız.

Her bayram pelesenktir dillerde “Nerde o eski bayramlar!” cümlesi.

Ne kadar kale alınır bilemem lakin tespitimi burada paylaşmış olayım. 

"Eski bayramlara duyulan özlemin sebebinin aslında bugün aramızda olmayan büyüklerimizin yön verdiği sarsılmaz aile bağları olduğunu fark ettiğimizde, yaşadığımız tüm problemlerin kaynağını görmüş ve çözüm noktasında fikir edinmiş olacağız."

Birlik, beraberlik, huzur ve bereketin yalnızca aynı sofra etrafında toplanarak elde edilebileceğinin unutulmaması dileğiyle Kurban Bayramımız Mübarek Olsun.