Seyrine doyum olmayan bir maç oldu. 5 maçta 5 galibiyet alan Trabzonspor’u seyrederken, tatların en güzelini tattım diyebilirim. Dahası , futbol kültürüne, futbol mantalitesine çok daha öteye giderek, şampiyona kadrolardaki ağabeylerine özünüz özümüzdür dedirtircesine futbol oynuyorlar, mücadele ediyorlar. Sen ben demeyip, biz varız diyorlar. 

Takımdaş değil kardeşiz diyorlarcasına top kayıplarında form düşüklüğü yaşayan arkadaşlarının açığını kapatmak için yardıma koşuyorlar. Efor sarf etmeye çalışıyorlar adeta. 

Evet dünkü Malatya maçı bol pozisyonlu oldu her iki takım adına da… Bol pozisyonlar, birlikte hataları da getirdi tabii. Presi, koşusu, temposu yüksek, heyecanı yürek hoplatan bir maçtı Malatya maçı. Onazi gibi bir dalga kırandan yoksun Trabzonspor, teknik kapasitesi yüksek oyuncularla da savunma yapılır dedirttiler. Ancak aynı güzellikle geriye gelebilirselerdi veya topu kaybettiklerinde presi iyi yapıp kapanabilselerdi, tadına doyum olmayacaktı. 

Şimdi, sen de amma da çok şey istiyorsun dediğinizi duyar gibiyim. Dünkü maçta da görüldü ki, Hosseini ile Hüseyin uyuşmazlığı devam ediyor. Hakkı, hak sahibine teslim etmeyelim. Bu uyumsuzluğun baş sorumlusu Hüseyin değil. Neyse geçelim. Bir eleştiri daha yapmak istiyorum yeri gelmişken. Deyim yerindeyse resmi yerine koyalım, Sosa biraz daha aktif olmalı. Bilhassa dünkü maçta el freni gibiydi. Bir de oyundan çıkarılanların yerine ya Sosa ya da Ekuban alınmalıydı. Bursa maçında olduğu gibi, Malatya maçında da uzatmaları heyecandan izleyemedim. Neden mi? Geç müdahalelerden, yanlış oyuncu değişikliklerinden dolayı. Şunu da söylemek istiyorum, bundan önce utanarak, ezilerek, büzülerek izlediğim Trabzonspor’u bugün izlemeye doyamıyorum.

Onu da hak sahiplerine iade edelim. Bu duruma gelen takımda emeği geçen herkese de teşekkür ediyorum.

Dipnot: Maçlar bitiyor birer birer, artık santrafor Koray Kılınç ve Murat Cem Akpınar’ı az da olsa görebilelim. Hem onların ihtiyacı var, hem de takımın.

SELAM ŞAMPİYONLARA...

Trabzon amatör kümede hafta sonu oynanacak Yalıspor Tonya Doğanspor final maçı ile son bulacak. Bu futbol şölenini tüm amatör futbol severlerin kaçırmamasını isterim. İki güzide takımımıza da başarılar diliyorum. Gelelim şampiyonlarımıza…

Önce Arsin Yeşil Yalı spor 1. Kümeye çıktı, onu Akçaabat Sebat Gençlik takip etti. 3. Olarak da İdmanocağı ipi göğüsledi. Yabancısı olmadığınız birinci kümeye hoşgeldiniz. Başarı dileklerimle…

Bu vesile ile, adı geçen takımlarımızı biraz olsun dününü hatırlatmadan geçemeyeceğim. 

Bakın Arsinspor bir zamanlar 2. Lig profesyonel liginde play off lar oynadı. Sebat gençlik ise Süper Lig gören takım oldu. İdmanocağı’nı sorarsınız Trabzon futbolunun mozaiğidi. Bu vesile ile nereden nereye dememek elde değil. Ancak, bu takımlarımızın yaşaması ve de yaşatılması ayrı bir övünç kaynağı olur. Bu bağlamda Arsin Yeşilyalı Spor Başkanı Özgür Özel’in şahsında yönetimine Fatih Turan hocam ve ekibine, Sebat Gençlik Başkanı Erkan Kaynar ve yönetimine, teknik sorumlu Veysel Çelik ve arkadaşlarına, İdmanocağı Başkanı Mehmet Öz ve yönetimine, Teknik Adamı Salih Şahin ve arkadaşlarına ve 3 takımımızın tüm futbolcularına, şampiyonlukta emeği geçen herkesi kutluyor başarılar diliyor.

Görüntünün olası içeriği: 18 kişi, gülümseyen insanlar, ayakta duran insanlar

Ve Trabzon Amatör Küme’de 8 takımın yarıştığı Play-Off liginden BAL Ligi’ne merhaba diyen 4. Şampiyon DSİ Karadenizspor oldu. Yaşları 18-19 grubu bu takım, sezona sorunlarla başladı. Daha kampta iken çeşitli nedenlerle 4 arkadaşlarından yoksun kaldılar. Gelişen bu imkansızlıklar onları lige tutunun yetere itti. Bir musibet, bin nasihattan iyidir misali bu gelişmeler futbolcuları birbirine kenetledi. Kendilerine hem ligde kalacağız hem de Play-Off’u zorlayacağız hedefi koydular. Bazen sakatlıklarla, bazen de bazı hakemlerin kıyımları ile boğuştular. Bu çilekeş yolda Play-Off’u yakaladılar. Bundan sonra hedefleri neden şampiyona olamayalım oldu. Gözardı etmeyelim ama, çabaları kadar şansları da yaver gidince ders gibi, devrim gibi, bir başarı elde ettiler. Başarıda emeği geçenlerden Kaptan Enes Malkoç, bazen arkadaş, bazen kardeş, bazen de takım kaptanı olarak futboldan bir şey beklememesine karşın arkadaşlarını bir yerlere getirmek için can siperine zorluklara göğüs gerip idealine kavuşmanın mutluluğunu yaşıyordur.

Kaptanın takım arkadaşları, Köksallar’dan Ahmet’e, Umut’a, Samet’e, Ömer’e ve beni her gördüğü yerde maçımız var sakın bizi yalnız bırakma diye tembihleyen Zaza’ya ve diğer kardeşlerime…

Elbet bu güzelliklerin mutfağı var. Kenardaki yönetimde başta Kenan Aksu olmak üzere, Halil hocama ve teknik arkadaşlarına…

Bu çocuklara kendini adayıp kol kanat geren, onların başarılı olması için elinden gelen her şeyi yapan Olcay Çubukçu’ya ve yönetici arkadaşlarına, onlara yardımlarını esirgemeyen bölge müdürü Emre Akçalı’ya…

Tebrik eder, sonsuz başarılar dilerim…