Dünyada toplumların genel amaçları uygarlaşmaya yöneliktir. Bu nedenle sanat ve teknoloji sürecinden geçme koşulu kaçınılmaz bir gerçektir. Dengeli ve sağlıklı bir toplumun en önemli koşullarından birisi "sanat eğitimidir". Konuya ilişkin bir yapıtında Herbert Read, sanat ve eğitimin gerekliliğini sanatsız toplumların dengelerini kaybedeceğini öne sürerek açıklar.

Kişinin öznel iç görüsü, imgeleri, düşünceleri ve duyuları sanat ile görselleşir. Bu çok öznel olan durumun dışa dönüşmesi, somutlaşması ve başkalarına anlatması insan için önemli bir gereksinmedir. Hangi sanat yapıtı olursa olsun yaratma eylemi anlatılmak isteneni izleyiciye iletme amacını güder. Sanat eğitimi; kişiye estetik yargı yapabilme konusunda yardımcı olmayı amaçlarken, yeni biçimleri hissedip, eğlenmeyi ve heyecanlarını doğru biçimlerde yönlendirmeyi öğretir. Demek ki sanat eğitimi, sanatçı yetiştirmeye değil; yetiştirmek durumunda olduğu her kişiyi yaratıcılığa yöneltip, onun bilgisel, bilişsel, duyusal ve duygusal eğitim ihtiyaçlarını karşılamaya yöneliktir.

Sanat eğitimi, her yaştaki birey için gereklidir ve insan hayatında önemli bir yer tutar. Sanat eğitimi; bireyin yaratıcı güç ve potansiyellerini eğitmek, estetik düşünce ve bilinci örgütlemek için gereklidir. Sanat, bireyin sosyal ilişkilerini ayarlamasını, işbirliği ve yardımlaşmayı, doğruyu seçme ve ifade edebilmeyi, bir işe başlayıp bitirme sevincini tatmayı, üretken olmayı sağladığı için gereklidir.

Ulu önder Atatürk, sanatın tanımını şu sözlerle açıklamıştır: "Sanat güzelliğin ifadesidir. Bu anlatım sözle olursa şiir, ezgi ile olursa müzik, resim ile olursa ressamlık, oyma ile olursa heykeltıraşlık, bina ile olursa mimarlık olur."
Sanatın, bir toplumun ilerlemesindeki öneminin ve vazgeçilmezliğinin bilincinde olan Atatürk, bu düşüncesini şu sözlerle ifade etmiştir: "Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir," "Bir millet sanata önem vermedikçe büyük bir felâkete mahkûmdur," "Dünyada medenî, ileri ve gelişmiş olmak isteyen herhangi bir millet, mutlaka heykel yapacak ve heykeltıraş yetiştirecektir." Atatürk'ün bu sözleri, sanatla ilgili temel düşüncelerini ifade etmesi bakımından önemlidir.
Atatürk'ün sanatçılarla ilgili düşüncelerini ifade ettiği sözleri ise şunlardır: "Sanatçı, toplumda uzun çalışma ve uğraşlardan sonra alnında ışığı ilk hisseden insandır." "Hepiniz milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz; hatta Cumhurbaşkanı olabilirsiniz, fakat sanatkâr olamazsınız."
“Sanatçı el öpmez, sanatçının eli öpülür”
DÜN:
Atatürk’ün Tiyatro Sanatçılarına Hitaben Söyledikleri
10 Haziran 1926
Bursa’da tiyatro sanatçısı Raşit Rıza ve Muvahhit Beylere hitaben söylenmiştir:
Sizleri çok takdir ederim. İnkılâbımızda sizin de çok önemli hizmetleriniz vardır. Şimdiye kadar gördüğüm temsiller içinde sizin temsilleriniz gibi düzenli ve sanatlısını seyretmemiştim. Sanatınızı meslek kabul ederek kararlılık göstermenizi, arkadaşlarınızla dostça geçinmenizi tavsiye ederim.
Sizin vatana en büyük hizmetiniz. Anadolu’muzu baştan başa dolaşıp halkımıza sanatın ne olduğunu anlatmanız olacaktır. Turnelerinize düzenli olarak devam ediniz.
Vakit: 11.06.1926, s.1


BUGÜN:
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,
Ben Kadir Bey'i tebrik ediyorum ve aynı şeyi şu anda Bakanlar Kurulu'na getireceğim. Özel bir yönetim değil,tiyatroları özelleştirmeye götürüyorum. Bunu teklif edeceğim. Özelleştirmek suretiyle buyurun istediğiniz gibi tiyatrolarınızı oynayın. Destek gerekirse, gerektiği zaman bizler de hükümet olarak istediğimiz oyunlara sponsor olur desteğimizi veririz. Melih Bey, sen de ona göre hazırlığını bir an önce yap. İşte buyurun özgürlük, istediğiniz oyunları istediğiniz gibi oynayın istediğiniz yerde oynayın kimse engel olmaz. Ama kusura bakma geleceksin Şehir Tiyatrosu'ndan hem belediyeden maaşını alacaksın ondan sonra istediğin gibi yönetime de verip veriştireceksin, böyle saçmalık olmaz.'
Haber Tarihi: 30.04.2012, 06:05
‘Özelleştiriyorum, buyurun istediğiniz gibi oynayın!’
Vatan Gazetesi - Perde kapanıyor
Türkiye’nin meclise girebilen ilk ve tek köylü kadını olan Satı Kadın Ulus’ta bir piyese davetlidir. Kapıda kalabalık bir grup köylüyü görünce ne beklediklerini sorar. Onlar da içeride piyes denen bir şey olduğunu merak ettiklerini izlemeye geldiklerini ama içeriye alınmadıklarını söylerler. Satı Kadın hemen kapıdaki görevliye sebebini sorar. Görevli bu piyesin sadece protokole ve milletvekillerine oynanacağını söyleyince Satı Kadın halkı göstererek “Bunlar milletin vekili değil ama asılları, derhal bunları içeriye alınız, gerekirse ben dışarıda beklerim” diyerek hayatlarında ilk kez piyes izleyecek halkın içeri alınmasını sağlayacaktır.