Trabzon’da bir cenah var…

Öyle kolluyorlar ki, Allah’ım kötü bir şey, olumsuz bir şey olsa da Trabzon şehrini eleştirsek, yönetenleri eleştirsek, fikir sahibi olanları eleştirsek, bir şey deyip gündeme gelsek, 3 beğeni iki şak şak alsak…

Bu içimizdeki İrlandalılar, eleştirdikleri kurumların, isimlerin, şirketlerin bilgilendirme toplantılarına da gelmezler.

Şehirden bir haber, sadece kendi gördükleri ile yaşadıkları ile şehrin meşgul olduğunu sanırlar… Yalan, yanlış yazdıkları şeylerin doğruları paylaşılınca hiç utanmadan arlanmadan bir şey yokmuş gibi özür dilemeden başka bir konuya atlarlar.

Şaşırıyorum böyle insanlara.Yalan konuşurlar, aşağılarlar, edepsizleşirler… Kendilerine geldiğinde, “E olur, herkes yaptı beni mi gördünüz?” derler başkası yapınca “Hırsız arsız soyguncu sahtekar” olur bunlar için.

Hepsi bir yana da bazı böyle insanların boyu kadar evlatları var, değerli eşleri var, bunların yüzüne nasıl bakıyorlar…

Bir baba olarak ‘Yalancılık, riyakarlık, edepsizlik’ yapıp evladına dürüstlüğü, doğruluğu nasıl aşılayabilirler ki. Gerçekten çok ama çok ilginç…

Bunun gibi yaygın medyada da var; özcü, sensonhaber, kalk tv gibi…

Yandaş medyanın soytarılarından, yalakalarından hiç bahsetmeyeceğim. Onların yazıp yazmaması da çok önemli değil.

Ama bu şehrin hep en kötüsünü yazıp, iyi bir şeyini yazmayanlar bu şehrin geleceğine ihanet ediyor, çocuklarına kötü örnek oluyor…

Şehri karalamak adına gider her türlü haberi yaparlar, ama şehrimizden çıkan altın madalya alan sporcularımızı görmezler, valiliğin sosyal yardımlaşma alanındaki azami gayretini bilmezler, emniyetin başaralı Türkiye’de ses getiren operasyonlarını, başarılarını görmezler, belediyenin yaptığı projeleri aldığı ödülü işitmezler…

Bir de şakşakçıları var. Asıl onlara sormak lazım, şehriniz adına karalayıcı ve doğru olmayan şeyler okuyunca mutlu mu oluyorsunuz diye…

Evet bizde gazetecilik yapıyoruz, araştırıyoruz eleştiriyoruz, eksikleri gündeme getiriyoruz, soruyoruz, sorduruyoruz, sorguluyoruz, ama artık maalesef bu tür doğru etik, araştıran sorgulayan gazetecilerden ziyade ağzı bozuk, edep yoksunu, şebek, ahlaksız terimlerle bir şey yaptığını zanneden, tehditle para koparmaya çalışan, ekranlarda salatalığı tuzlayarak şapır şupur yiyen bir akıma talep var.

Tiktokcu akım misali…

Kimse böyle kişilere yayın organlarında yer vermez. Onlar da bunu biliyor. Sosyal sayfalarını kullanırlar ya da sadece kendilerinin bildiği eşin dostun sitesinde yazıp birine öbürüne link attırırlar.

Bu tür insanlar biter mi, kesinlikle bitmez, sonu gelmez. Çünkü toplum olarak sorgulama yeteneğimizi kaybettik, bir uyduruk rumuzun peşine sorgulamadan topyekun kopuveriyoruz.

Bir de sosyal medyanın yalanlarını temizleme ile uğraşıyoruz, doğru bilgiyi aktarmaya insanları doğru bilgilendirmeye çalışıyoruz.,

Fakat yanlış bilginin, doğru bilgiye oranla yayılma hızı neredeyse 20 katı.

Trabzon adına gerçekten bu şehri düşünen büyüklerimize, düşünürlerimize tecrübe sahibi insanlara lafım yok.

Ama ekmek yediği yere pisleyen ukalalara birilerinin de dur demesi had bildirmesi gerekir. Bizim gayemiz toplumu bilinçlendirmek bu tür mahluklardan uzak durmaları adına okurlarımızı uyarmaktır. Herkes bu bilinçle olursa bu hadsizlerin de basın adına yazıp çizdiklerinin önemini kaybedeceğini düşünüyorum. Halkımız bunun bilincinde olmadır…

AMİRİM ÇOK YAŞA

Trabzon’daki kamu kurumlarında yakın zamanda sıkça duyulan bir tabir var; “İdari İzin”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasının ardından gözler kurum yöneticilerine döndü.

Çünkü izinler, idarenin izniyle…

Yani amirin isterse.

Bu idari izin bazı kurumlarda kaosa neden olabilecek boyutta… Yakında büyük kavgalar duyarsanız şaşırmayın.

Bazı kurumlarda istediğinize izin veren amir, kafayı taktığına vermiyormuş.

‘Esnek çalışma var, ne yapacaksınız izni’ diyenlerde varmış.

Bunun ucu siyasi ayrışmalara kadar varır…

Trabzon Valisi Sayın İsmail Ustaoğlu şehir geneline bu konuda kurumlara net bir şey söylemeli, işin adını koymalıdır.

Yoksa kaos gün geçtikçe daha da büyüyecektir.

Vali ustaoğlu muhtarlarla buluştu trabzon valisi i̇smail ustaoğlu:  “taleplerinizin takipçisi olacağız” - Trabzon Haberleri

MARAŞ’IN ÖNCELİĞİ YAYANIN OLMALIDIR

Kahramanmaraş Caddesi’nin trafiğe kapatılmayacak yönünde sivil toplum kuruluşlarından açıklamalar art arda geliyor. Kapatılacağını açıklayan bir kurumda yok zaten. Sadece Kahramanmaraş Caddesi ile ilgili alternatif çözümler düşünüldü bir toplantıda dile getirildi. Turizm, tarih ve kültür kenti olan Trabzon'da dönüşüm nedeniyle minibüslerin boyu da eni de uzadı.

Artık karşıdan karşıya kimse kimseyi göremez hale geldi.

Diyeceksiniz çok mu önemli. Bence önemli, artık şehrin meydanı trafikten arındırılmalı. Özellikle toplu taşıma araçlarının şehrin meydanından çıkması noktasında alternatif çözümler üretilmeli.

Sadece kontrollü bir şerit oda banka araçları otel ve otoparklar için verilip Kahramanmaraş Caddesi de Uzun Sokak gibi trafikten arındırılmalıdır.

Tanjant yolunda trafik ışıkları kaldırılarak mümkünse güzel görünümlü portatif üst geçitler hatta hızlı yapılabilirse galeri şeklinde alt geçitler sık bir şekilde yapılmalıdır.

Trabzon insanını biraz yürümeye hareket etmeye teşvik etmemiz gerekir. Artık evimin kapısında dolmuştan ineyim mantığına son verilmelidir.

Gerekirse engelliler için yaşlılar için Gazipaşa ve Cumhuriyet Caddesi’nden yürüyen yollar veya ring araçları konularak toplu taşıma araçlarının depolama alanları buralara kaydırılmalıdır.

Şehrin meydanına zaruri haller dışında otomobil harici araç alınmamasına özen gösterilmeli, kural koyulmalı ve bu kural da uygulanmalıdır. Göstermelik tabelalarla değil gerçekten bu kuralı uygulanmalıdır.

ŞANTİYE CİTY

Şehrin her tarafı şantiye. Şehir Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu büyük risk aldı. Uzun Sokak ve Maraş Caddesi’nde esnaf kan ağlarken tabii ki tepkisini de “Bir daha elim kırılsın” şeklinde dile getiriyor.

Kim oy vermiş kim vermemiş bilmeyiz.

Zaten Başkan Zorluoğlu'nun da böyle bir mantalitesi yok.

Oy aldım şunu yapmayayım, oy almadım şunu yapmayayım gibi bir hizmet anlayışında olmadığını gözlemledik.

Ama şu bir gerçek Trabzon'da bir müteahhit hükümdarlığı var. Müteahhit istediği gibi, istediği şekilde, istediği zamanda vatandaşı istediği gibi taciz tahrik rahatsız ederek sağlığına ve canına kast ederek çalışabilme hürriyetine sahip…

Bu maalesef her dönem böyle olmuştur.

Dün taş binayı yapıp milletin kafasına taş düşüren müteahhit gibi, bugün Uzun Sokak’ta çukuru açıp kapatmayan müteahhit gibi, meydan trafiğini hallaç pamuğuna çeviren, istediği zaman Boztepe’ye yol verip istediği zaman vermeyen müteahhit gibi…

Şehir adına millet adına halkın rahatlığı huzuru sağlığı güveni adına dilerim belediye yetkilileri bu taşeronların üzerine biraz daha gider…

Diyeceksiniz ki siz niye gitmiyorsunuz. Gidiyoruz…

Meydanda bir çok yerde yerle ilgili gerek belediye, gerek il müdürlüklerine şikayetlerimizi yapıyoruz. Ama müdürlük geliyor, uyardık diyor. Belediye geliyor, uyardık diyor. Müteahhit kafasına göre çalışmaya devam ediyor.

İşin içinde çıkar ilişkisi var diyenler oluyor, bırakın müteahhit yapsın bitirsin diyenler oluyor...

Biz kimsenin iş yapmasına engel olma çabasında değiliz.

Sadece bu şehrin yaşayanları var, bu insanlar doğru dürüst bir yolda temiz bir havada yürümek, yaşamını sürdürmek istiyor.

Tek amacı para kazanmak olan müteahhitlerin şehir insanının bu haklarını ellerinden almasına başta Murat Zorluoğlu'nun, Trabzon Valisi İsmail Ustaoğlu'nun ve tüm il müdürlerinin müsaade etmemesi gerekir…