“Yöneticilik” ve “liderlik” arasında önemli farklar vardır. Benim bakış açım, her yöneticinin aynı zamanda iyi bir lider olması gerektiği yönündedir. Bu yazıyı da bu anlayışla kaleme alacağım.

Ülkemizde özellikle kamu, STK’lar, KOBİ’ler ve birçok sektörde en temel sorunlardan biri, yönetimsel eksikliklerden kaynaklanan verimsizliklerdir. Bunun temel nedeni, yönetici seçme ve geliştirme süreçlerinin yetersizliğidir. Seçilen yöneticilerin, yönetim becerileri açısından sürekli eğitilmemeleri, ölçümlenmemeleri ve desteklenmemeleri de bu sorunu daha da derinleştirmektedir.

Yöneticiliğin İlk Adımı: Kendini Yönetmek

Bildiğim en kıymetli gerçek şudur: Yöneticiliğin en temel ve birinci adımı, kendini yönetmektir. Kendini yönetemeyen hiçbir şeyi yönetemez.

Bu tespitten sonra yöneticiyi şöyle tanımlayabiliriz:
İnsanların kaderine temas eden, kurumların yönünü belirleyen, bir mahallenin, bir şehrin, hatta bir ülkenin geleceğini etkileyen bir sorumluluk alanıdır. Yöneticilik, bir hedef değil; bir araç olmalıdır. Bir koltuk meselesi değil, bir emanet felsefesi taşımalıdır.

Yeni Nesil Liderlik Anlayışı

Günümüz dünyasında sadece karar veren değil, değer üreten, sadece yöneten değil, yönlendiren liderlere ihtiyaç vardır.

Nitelikli yöneticilik, bilgiyle donanmak kadar, insanı anlamayı da gerektirir. Ekibini tanımayan bir yönetici, neyi nasıl yönettiğini asla tam olarak bilemez. Çünkü yönetmek, sadece işleri değil; duyguları, potansiyelleri ve çatışmaları da yönetmektir. Kurumun nabzını sadece raporlarla değil, çay molasındaki sohbetlerle de tutabilmek gerekir. Çalışanların gözündeki ışıltıyı, sessizliğindeki mesajı fark edebilmektir; işte orada nitelik başlar. Çünkü iyi yönetici, önce insandır.

Başarının Arkasındaki Sessiz Güç

Bugün Türkiye’nin ya da dünyanın en başarılı şirketlerine bakalım; bu başarının arkasında mutlaka nitelikli bir yönetici ve ekibi vardır.

Nitelikli Yöneticinin Özellikleri

Nitelikli yönetici:

• Gelecek öngörüleriyle ekibini amaca yönelik yönetebilendir.
• Bugünü idare eden değil, yarını tasarlayabilendir.
• Önceliklerini doğru seçerek kaynakları faydaya dönüştürebilendir.
• Yöneticiliğe bir makam değil; bir karakter meselesi diyebilendir.
• Hesap soran değil, hesap verebilendir.
• Emir vererek değil, güven vererek yönetendir.
• Kendisinden arınıp, takdir ve teşekkür edebilendir.
• Başarıyı sahiplenmek yerine paylaşan, hatayı gizlemek yerine üstlenendir.
• Sadece yöneten değil; ilham veren, empati kuran ve geleceği okuyabilen biridir.
• İnsanları yöneten değil, potansiyellerini ortaya çıkaran kişidir.
• Kriz anında sakin, değişim gerektiğinde cesur, yeni fikirlere açık olandır.
• İçgüdüyle değil, veriyle içgüdüyü sentezleyerek karar verendir.
• İnsan kaynağını veriyle, riskleri cesaretle, başarıyı ekibiyle paylaşan, sorumluluğu ise tek başına taşıyandır.
• “Her şeyi ben bilirim” demez; bilene alan açar, fikre kulak verir.
• Yarış değil, yol arkadaşlığıdır.
• Gerektiğinde önde, zamanı geldiğinde arkada yürüyebilendir.
• Bilge değil, meraklı olandır. Bildiğiyle değil, öğrendiğiyle büyür.

Değişime Ayak Uydurmak: Adaptasyon

Bunlara daha nicelerini ilave edebiliriz. Ancak bugünün en temel önceliği, yöneticinin “adaptasyon” yeteneğidir. Yönetici, anın gerekliliklerine ne kadar adapte olabilirse, takımı da o ölçüde adapte olur.

Dönüşümün ve değişimin bu denli hızlı yaşandığı bir çağda, yöneticilerin bu hızı yakalayabilmesi ancak adaptasyon becerisiyle mümkündür. Aksi takdirde çok çalıştıklarını söyleseler bile, ihtiyaç duyulan kolektif başarıyı ortaya koyamazlar.

Yapay zekâ, sürdürülebilirlik, kuşaklar arası kültürel farklılıklar gibi yeni dinamikler iş dünyasını dönüştürüyor. İşte bu yüzden artık sadece yönetici değil, “nitelikli yönetici” olmak gerekiyor.

Sözün Özeti: Atatürk’ün Hizmet Anlayışı

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ortaya koyduğu vizyon da tam olarak budur:

“Millete efendilik yoktur, hizmet vardır. Bu millete hizmet eden, onun efendisi olur.”

Sevgilerimle…