Olmaz. Aklın yolu bir olsa farklı akıl olmaz.

Korkunun yarattığı takım!

Neymiş efendim. Sadece futbol oynamaya indeksli bir takım oluşturmaya kalkıp, bu mantık içinde sadece topla oynama becerisi yüksek futbolculardan kurulu bir takım sahaya sürerseniz sadece iyi bir takım söylemiyle yetinirsiniz.

Topa sahip olduğunda oynayan, topun arkasına geçemediğinde sadece rakibi izleyen bir takımın oyun zenginliği olmayacağından yola çıkarak haftalardır sonuç üretme zenginliği olmayacağını yazdık.

Ligde sıkıntılı günler yaşayan iki teknik adamdan çaresizi Sergen Yalçın ile alternatifi olan Şota Arvaladze, arasında ki maçta alternatifi olan kazanacaktı O'da kazandı.
Kaybeden takımın kadro yetersizliğinden çok, futbola doyan isimlerden oluşmasından yola çıkarsak, Sivasspor'un ayağa kalkmasının sadece teknik direktör değişikliği olmayacağı kanısındayım.

Trabzonspor'da alternatif olmasına rağmen alternatiflerin değerlendirilmemesinin sıkıntısı her hafta yaşanıyor. Rakipten top çalma yeteneği olmayan kadroda; stoperde Douglas'a partner yetiştiremeyen! bir anlayışın ön liberoda her ne kadar Nbiya, Okay görünse de Aatıf'ın koşu yollarını kapatan Aykut ile ikinci bölgeyi kapatmasını bildi.
N'doye ve Cardozo'yu kenarda oturtup üçüncü bölgede Erkan ve Deniz'i değerlendiren Şota, bu zamana kadar çalıştırdığı takımlarda ve Trabzonspor'da yaptıklarını ters düşecek bir uygulamayla tam yedi savunma oyuncusuyla… Evet rakamla 7 savunma oyuncusuyla Sivas'ta nasıl olmuşsa moral buldu.

Sonuç olarak; Son yarım saati boksörün kum torbasına benzeyen, bu bölümde maçın en iyi adamı kalecisi olan, yetmedi iki gol ayağını birlikte oynatamayıp ikisini de kenarda oturtan anlayışın gol ümidini bağladığı Erkan'ın, külhanlığına şapka çıkartan anlayışın kazanırken kaybettiklerini hesap etmesi gerekir...
Korkunun yarattığı takım ancak bu kadar olur...

Bu nedendir ki aklın yolu bir değildir…

Dip not: Bugün Trabzonspor Divan kurulu toplantısında divan başkanı Ali Sürmen, mükemmel bir sunum yaptı. Ama arada adı okunsun diye işaret edilen Faruk Özak için, “O kulübün sahibi, O'na hoş geldin denir mi” demesi zannedersem kulübün geldiği noktayı anlatmaya yetti.

Buradan okuduğunda aklın yolu tabi ki bir…

Kalın sağlıcakla….