Gözlerimizi kapatalım ve geçmişi, o güzelim siyah beyaz yılları, özlemle, hasretle anımsayalım.

60'lı yıllardan başlayıp 2000 yıllara kadar uzanan Konak Sinemasının serüven dolu yaşamını hep birlikte hatırlayalım.
 
Yalçın ve Zeki Başaran kardeşler tarafından Konak Sinemacılık A.Ş. adında 6 Aralık 1965 yılında ‘Mucize’ filmiyle perdelerini açan Konak sineması 470 kişilik koltuk kapasitesine sahipti.

Sinema sahipleri o yıllar Amerikan şirketlerinden  temin ettikleri üst düzey yeni filimleri vizyona koyarlardı.

Özellikle ailelerin tercih ettiği güven duyulan, oldukça iddialı, Avrupai klas bir sinemaydı, KONAK SİNEMASI...

Bütün sinemalar, o yıllar bir matinede iki, hatta üç filim birden oynatırken konak sinemasının matineleri tek filimlikti. 

Çok özel bir salonu vardı, uzun gri renkli perdeleri gong sesiyle açılır pek yakında, gelecek program filim tanıtımlarından sonra asıl filim başlardı.

Filim başladıktan sonra, bir dakika geç kalsanız bile salona giremezdiniz.

Filim başlamadan önce salonun genel temizliği  tizlikle yapılır en ufak ayrıntıyı bile göz ardı etmezlerdi.

Matineler, salonda bir kişi dahi olsa zamanında başlardı,

Filim başladıktan sonra gürültü yapanlar sessizce uyarılır yada kimseyi rahatsız etmeden dışarı çıkarılırlardı.

İzleyiciler özellikle giyimlerine çok dikkat ederlerdi.

Bir rivayete göre de özellikle erkek izleyiciler kravatsız içeri alınmazdı. 

Gösterimde fındık, fıstık ve çekirdek gibi kuruyemiş yemek kesinlikle yasaktı.

Katı kuralları olan, disiplinden asla taviz vermeyen kardeş işletmeciler başarılıp olup Konak Sinemasını, sinemalar arasında ayrıcalıklı olarak birinci sıraya yerleştirmişlerdi.

Konak Sinemasında filim seyretmek tabiri caizse V.i.P. idi.

Sinemada ayrıcalıklı olduğunuzu salona girişte hissedebiliyordunuz.

Ellerinde el fenerleri ile sizi karşılayan teşrifatçılar, sizi numaranızın olduğu koltuğa oturtturur heyacanlı bir şekilde filmin başlamasını beklerdiniz.

Şehirdeki üst düzey bürokratlar da konak sinemasının müdavimleri arasındaydı.

Hatta eski Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in de Trabzon'da Kolordu Komutanlığı yaptığı yıllarda eşi Sakine Evren ile birlikte müdavimi olduğu Konak Sinemasına çok sık geldiği söylenirdi.

80'li yıllardaki sinema sektörünü bir ahtapot gibi saran, yeni akımlara, furyalara dayanamamış, ekonomik sıkıntılarından dolayı, 2002 yılının aralık ayında, kapatılana kadar Trabzon'a büyük hizmetlerde bulunan Konak Sineması, hayallerimizin kahramanlarını hayranlıkla izlediğimiz  salonunu hüzünle kapatırken içimizde buruk bir acı bırakmıştı.

Sinemanın ahşap bankolu büfesini Ali İhsan Özdayıoğlu işletirdi. 

O büfeden içinde pipeti olan bir Elvan gazozu almak çok  ayrıcalıktı çoook. 

Ne günlerdi o günler, filim arasında verilen 15 dakikalık arada, sinemanın büfesinden gazoz ile simit almak bir ayrıcalıktı. 

Aralarda büfenin önündeki kalabalıktan, resmen izdiham olurdu.

Çocukluğunda veyahut gençliğinde Konak sinemasına sık gidenler iyi hatırlar girişteki bekleme salonunda Amerikalı ünlü artistlerin çerçeveli fotoğrafları duvarlarda asılıydı.

Hayranlıkla bakıp incelerken ne hayaller kurardık.

Sinemanın içinden ziyade, dışındada ayrı bir hengame ve uğraşı vardı.

Karaborsa bilet satanlar bir tarafta, Teksas, tommiks zagor satanlar bir tarafta, köfte ekmek satanlar bir tarafta.

Sinemanın tam karşısında hilal kuruyemişçinin önünde gazete kağıdından yapılmış küllahlara koyularak satılan siyah çekirdekleri alma kuyruğu, az yukarısında ezogelin çorba içeceğiniz lahmacun yiyebileceğiniz lokantalar, sema pastahanesi ve daha neler neler,

Özellikle cumartesi ve pazar günleri konak sineması sokak aralığı tam bir Trabzon mozaiğiydi,  aradığınızı, aramadığınızı görmek istediğinizi, veyahut görmek istemediklerinizide bu sokak aralığında görme şansınız vardı.

Selam olsun o güzelim günlere selam olsun o güzel günlere...

Konak sineması ayrıcalığıyla bizlere yaşatan Konak sineması işletmecilerine, selamlar olsun o güzelim yılları doya doya, hissederek yaşayan  bizim neslin uşaklarına.

Kalın sağlıcakla...