Sadi Tekelioğlu’nun Fenerbahçe’ye karşı mağlubiyetinden sonra, adeta yargısız infaz edilmesini uzun süre izledim.

İstedim ki, millet eteklerindeki taşı döksün.

Kimisi, reyting uğruna attı taşı.

Kimisi de gözünün üstünde var dedi kaşı.

Yani anlayacağınız sorgusuz sualsiz infaz edildi.

Oysa,

Bu takımın oluşmasında, transferinde, takım mantığının inşasında, Tekelioğlu’nun hiçbir dahli yok.

Olay şu.

Evet şoförsünüz ama, hiç alışık olmadığınız TIR’ı size teslim ediyorlar, köy yollunda yürü bakalım diyorlar.

Futbolcuların, ruhtan uzak.

Kişiliklerine de.

Futbol yapılarına da.

Onlarla bir önemli maça çıkıyorsunuz.

Kağıt üzerinde de gücünüz yok.

Fark da yiyebilirsiniz

Ne yapacaksınız?

Şimdi deniyor ki, hoca Cordoza’yı niye oynatmadı.

Ya, Allah aşkına ligini ikinci yarısında o yok. Yani fikren takımdan kopmuş. Bilin.

Alper’i niye oynattı.

Kimi oynatacaktı. Costant yok.

Niye, Marin’i, Özer’i, Costant’ı, Erkan’ı birlikte oynatmadı.

Eeee, onların birlikte oynadığı Osmanlı maçında üç yedik. Skor yedi de olabilirdi.

Bırakın Sadi Hoca’yı infazı da.

Takımın futbolcu kadrosuna bakın.

Bu kadro bizce yanlış kuruldu.

Ya da Tekelioğlu’nun kafasına göre bir kadro değil.

Bu kadro ile Tekelioğlu’nu ölçüp biçmek bilin ki, futbol gerçeği ile özleşmez.

Tekelioğlu, elindeki kadro ile en iyisini yapmaya çalışıyor.

Fener maçı, Tekelioğlu’nun teknik yetersizliğinden değil şartların getirdiği olumsuzluktan kaybedilmiştir.