Tarımın temeli Anadolu'nun verimli topraklarında atılmış olup, iklim farklılığı nedeniyle çeşitli alanlarda yoğun çiftçilik faaliywtleri sürdürülmüştür.Gıda üretiminin yanında çevreye, ekonomiye ve topluma yarar sağlayan çok sayıda görevde yerine getirilmiştir.

Bu yüzden bir yaşam biçimi olan tarımsal uğraş kalkınmanın ana unsuru olmuş ve gelişmişlik düzeyinde çok önemli roller almıştır.

Onun içindirki ülke ne kadar sanayileşirse sanayileşsin tarımsal üretim ve tarım sektörü desteklenmezse ciddi bir çöküş yaşanması kaçınılmaz olur. (Örnek Avrupa Ekonomik Topluluğu) 

Ülkemizde yaşanan tahribatlar , ekonomik sorunlar , özelleştirmeler, gübre, ilaç, mazot , tohum ve diğer girdilerdeki fiyat artişları da sürece eklenince tarım bitme noktasına gelmiştir.Tarım yapan çiftçi zorlanınca artık üretimden uzaklaşmak durumunda kalmakta ve üretimi sonlandırmaktadır.

TÜİK veSGK verilerine bakıldığında son iki yılda çiftçi sayısı yüzde 48 azalmıştır.

Kamu bankalarına borcunu ödeyemeyen çiftçiler bu borçlarını kapatmak için özel banlalardan kredi kullanmışlar ancak bu borçlarını da ödeyemedikleri için arazilerini, traktörlerini ve diğer tarımsal ekipmanlarını icra yoluyla kaybetmiştir.

Bu durum çiftçinin ikinci kez borçlandırılması anlamına geldiği için artık kırsal kesimdeki üretim devre dışı kalmamış ve ülkemiz büyük bir tarımsal ürün ithalatcısı durumuna gelmiştir.Ayrıca döviz kurlarının önlenemeyen trendi çiftçinin maliyetini artırmış ve üretimi önemli ölçüde düşürmüştür.

Her ne olursa olsun ülkemiz tarım gibi önemli bir üretim faaliyetini sürdürmek zorundadır.

Zira güzel vatanımız bulunduğu konum itibariyle iklimi ve diğer özellikleri itbariyle doğanın 85 milyona sunduğu bir lütüfdur ve bo olanak ötelenmeden sürdürülüp çiftçilerimiz bu zor durumdan kurtarılmalıdır.

Çünkü bu durum hem ülkemiz insanına ve hemde kainata kadim borcumuz olup bu hususu aksatmamak mejburiyetindeyiz.

İnsanlığın kendine biçtıği sosyal rol ve bilinç gereği üretim faaliyetini yerine getirmesi için uygun zemin'in sağlanmasına ihtiyaç vardır.

Zira çiftçi yoksa  tarım ve hayatta yoktur.

ONUN İÇİN NE YAPMALIYIZ;

●--Teşvik üst düzeyde uygulanmalı ve ürün alım garantisi verilmelidir,

●--Mazotta ÖDV ve KDV kaldırılmalıdır,

●--aGirdi maliyetleri düşürülerek çiftçilerin hayat standartları yükseltilmelidir,

●--İthalata değil yerli üretime değer ve önem verilmelidir

●--Çiftçilerin bankalara  ve tarım kredi kooperatiflerine olan borçlarının faizlarinin silinmesi,

●--Doğru politika ve planlamalarla diğer ülkelerin gıda ihtiyacının ülkemix tarafından karşılanmasının sağlanması,

●--Bütün bölgelerde arazi toplulaştırması yapılıp miras hukukuyla birlikte parçalı arazi sorunun'un çözülmesi,

●--Çevre düzeni planlarında tarım arazilerinin sınırları belirlenmeli ve SİT alanı ststüsü hüviyetine kavuşturulmalıdır,

●--Tarım yapılmayan boş araziler tarıma kazandırılmasının önünün açılmadı,

●--Çitçiler ataerkil bilgilerle değil gelişen tarımın çağdaş bilgileriyle donatılmalı ve eğitim kesintisiz devam ettirilmelidir,

●--Alet ekipman alımında çiftçiye teşvik verilmesi,

●-- Üretimde kullanılan elektrik borcunu ödeyemwyen çiftćiye kolaylık sağlanması,

●--Çiftçiye fazla gübre ve ilaç kullandıran firmalar denetlenerek gereken önlemlerin alınması,

●--Ulusal süt konseyi tüm boyutlarıyla yasal anlamda yeniden yapılandırılmalı ve süt fiyatlarının yem fiyatlarının üstünde tutulması,

●-- Yaş meyve ve sebzenin tarla fiyatıyla markketteki fiyat arasındaki uçurum çözülmeliki çiftçinin üretime devam edebilmesi sağlansın

SONUÇ OLARAK; Daha bir çok önlem koşullara göre güncellenerek çiftcı korunmalı ki üretimini sürdürebilsin.

Aslında çiftçilerin istediği şartlar ın karşılanması çok zor olmayıp silinen vergi borçlarının karşısında cılız kaldığida bir gerçektir.

Şayet 85 milyonun karnının doyması sağlanmak zorunlu olduğuna göre devletimiz bundan tasarrufa gitmemelidir.

ÇİFTÇİ VARSA GIDA VAR VE AÇ İNSAN YOKTUR.