Trabzon, Trabzonspor, Trabzon Siyaseti, Trabzon Bürokrasisi, Trabzon Yerel yönetimleri, Trabzon’un vekilleri, Trabzon’un bakanı, başkanı, esnafı, halkı, partisi derneği….

Gün geçmiyor ki yaygın medyanın manşetlerinde, önemli kalemlerin köşelerinde yer almasın. 

Aldığı her bakanlıkta Türkiye’ye damgasını vuran bir şehir Trabzon. 

Koray Aydın’ı ile, Hikmet Sami Türk’ü ile Eyüp Aşık’ı ile Faruk Özak’ı ile Erdoğan Bayraktar’ı ile.

Hep zirvede hep en önde. 

Ve her bakanlığın Türkiye’de iz bırakan hizmet ve icraatları şehrin büyüklüğünü ve gücünü  gözler önüne seriyor. 

Son olarak İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun ezber bozan çalışma yöntemi, Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile olan koordinasyonu, terörle mücadelenin yanı sıra bakanlığının tüm ilgili alanlarındaki üstün performansı, Trabzon’a verilen diğer bakanlıklar gibi Trabzonlu Bakan Soylu’nun idaresindeki İçişleri Bakanlığı’nı da ülkenin baş gündemine oturttu. 

Tabi ki her başarılı siyasetçinin arkasında onu çekemeyen bir cenah, her başarılı siyasetçinin çevresinde kraldan çok kralcı şakşakçı bir takım kişiler oluyor. Buna Türkiye siyaseti alıştı artık. 

Fakat Bakan Soylu bunları yemez… yemiyor da, yılların siyasetçisi, gençlik kollarından teşkilatın göbeğinden, politikanın kalbinden  gelen bir genel başkan O. 

Biliyorum ki o kendini öven şakşakçı yazılardan çok onu doğru bilgilerle eleştiren, yanlışları görüp ona iletebilen insanlara daha çok kıymet veren b ir yapıya sahip. Nereden mi biliyorum? 

Bir sohbetimizde ‘Eğer gerçekten yanlış yapıyorsam bu yazılmalı, yanlışımı yazmayan namerttir , gerçekten ben yanlış yapmışsam bunun yazılması basının en birincil görevidir. 

Ama tek tahammül edemediğim şey yalan ve iftira! Buna da asla müsaade etmem’ demişti. 

Çünkü onun ne övülmeye ihtiyacı var nede başka bi şeye. O gereğini yapıyor zaten. Milletin gönlünde kurduğu taht ona yeter de artar.

Bu nedenle Soylu’nun yükselişinde bu tür vakalar onun rüzgarıyla fırtına koparmaya çalışanlar çerez olup kayboluyor.

Soylu profesyonelce hepsini en iyi şekilde terbiye ve koordine etmekle beraber yeri geldiğinde en ağır cezayı vermesini en ağır hesabı sormasını da biliyor.   

Soylu Türkiye’nin gündemindeki  bakan olunca, Soylu milletin gönlünden geçtiği gibi konuşunca, milletin istediği icraatları yapınca,  Soylu 24 saatin 19 saatini çalışarak geçirince, 24 saatte 4’ü Güneydoğu olmak üzere 6 şehir gezince, gece 2’de Şırnak’ta sabah namazında Külliye’de olunca, siyasi söylemlerinden çok icraatlarıyla, hizmetleriyle gündeme gelince, meyve veren ağaç taşlanır misali, sağdan soldan salvolarla Soylu’yu yıpratmak adına iyiliğine gibi görülen art niyetli hamlelere de rastlamak mümkün oluyor. 

Soylu’ya şirin görüneyim derken, ‘şimdi en güçlü o, ne gelirse ondan gelir, Aman ha zaten dosyalarımız, açığımız var hep onun gölgesinde olalım da bir operasyona kurban gitmeyelim, veya en ağır eleştiriyi biz yapalım çekinilen adam olalım, başımıza bir şey gelirse en mağduru oynayalım ülkeyi ayağa kaldıralım ’ diyenler olabilir… 

O’nu gerek ülkenin zirvesindeki isimlerle karşı karşıya getirmek, gerekse de onu seven insanlarla arasını açmak adına mücadele verenler, dün de aynı şeyi eski bakanların yanında onların kadrosunda, onlara şirin görünmek adına yapmışlar, ama maalesef o bakanlarımız bu hareketlerin kendilerine ne kadar zarar verdiğini çok sonradan anlamışlardı. 

Ve bu gün aynı bakanlarımıza en olmadık ağır eleştiriler yapılıyor, yine şirin görünmek adına yine aynı partiden insanları birbiriyle çatıştırmak adına düşünmeden yapıyorlar bu alçakça hamleleri. 

Yaranayım derken yaralıyorlar

Aynı isimlerin, yarın Sayın Soylu için de, bugün eski bakanlarımız için yaptıklarını yapmayacaklarının, yazdıklarını yazmayacaklarının  garantisi var mı? 

Tabi ki yok.

Bir önceki, ondan önceki için de aynıları olmadı mı? Oldu!

 Çünkü tarih değil aslında hatalardır tekerrür eden. 

Bakan Soylu kanımca tüm bunların bilincinde, farkında ve bazen gülmüyor da değildir yapılanlara… Ama dedik ya o profesyonel biri. 

Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın muhtarlarla yaptığı açıklamada söylediği söze dikkat edin ‘İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu’ya tam yetki verdim. 2018’de tüm muhtarlarımızı İspanya’ya Endülüs Sarayı’nda bulunan ‘Allah’tan başka galip yoktur’ yazısını görmeye götürecek’ 

Bu cümle de gösteriyor ki Süleyman Soylu’ya Cumhurbaşkanı’nın güveni her zamanki gibi tam.

Türk Milleti’nin de aynı şekilde. 

Ne CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun ne CHP’nin diğer milletvekillerinin ‘Seni rezil edeceğiz, göreceksin’ tehdidi ardından Soylu’nun eskiye yönelik söylemleri ile yaptığı saldırıları, Cumhurbaşkanı yemedi.

Cumhurbaşkanı Trabzon’un evladını CHP’ye yedirtmedi. 

Haliyle birilerinin hevesi kursağında kaldı.  

Ama buna rağmen, durmayan, durdurulamayan medyanın ısmarlama kalemleri yok operasyonları bilerek yapıyor, yok Sayın Berat Albayrak ile arası mı açık, yok yakınının arabası mi arandı gibi yazılarla Soylu’ya saldırması onun devletine, milletine ve reisine olan sevdasını, hizmet aşkını ve hırsını daha da perçinliyor.

Diyeceksiniz ki bir kabine değişikliği yok mu gündemde? Hani Reisin masasındaydı? 

Netleşen bir şey yok, kanımca da yakında bir kabine değişikliği yok. Ama ya olursa ki… Son günlerde çok konuşulan konulardan birisi bu. 

Olsa bile bu kabine değişikliğinde kaybeden ne Süleyman Soylu, ne Türkiye  ne de Trabzon olur. 

Cumhurbaşkanının Sayın  Soylu’ya olan güveni tam ve önü açık.
Bu nedenle ‘Cumhurbaşkanımız Siyaseti bıraktığı gün siyaset arenasından çekileceğim’, ‘Bana git Eskişehir’de öğretmenlik yap desin gider yaparım’  diyen Soylu’nun kabine değişikliğinde yeniden İçişleri Bakanı olarak kalacağından hiç şüphem yok.  

TEMENNİM

Dilerim her şey ülkemiz ve şehrimiz için en hayırlı, en iyi, en güzel şekilde olur. 

Ve kimin kalbinden ne geçiyorsa Allah iyisiyle kötüsüyle ona istediğini nasip eder.  

Çünkü özledik huzuru, hizipleşmemeyi, birbirimizden nefret etmemeyi özledik, laf taşımayan kişileri, iyi yalayan değil işe yarayanların sözünün geçtiği, menfaatçilerin ve ihtirastan ağzı soğan kokanların yönetmediği Trabzon’u, birlik beraberliği özledik. 

Sen O cusun, Sen Bu cusun denilmeyen günleri, 

Yan yana gelmeyi, görmeyi,  özledik.

TTSO’da Trabzon’un iktidarıyla muhalefetiyle, STK’larıyla, belediye başkanlarıyla, akademisyenleriyle tek vücut olup  ‘TRABZON İÇİN HAYKIRDIKLARI' günleri özledik. 

İnşallah o günlerde yakındır. 

Günün sözü 
Beni övme sözlerini bırakınız. Gelecek için neler yapacağız onu söyleyiniz

Mustafa Kemal ATATÜRK