MÖ 401'de Persleri yenmiş Yunan ordusu Karadeniz kıyıları üzerinden Türkiye'ye dönmektedir. Yolları üzerinde rastladıkları kovanlardan bal çalar ve afiyetle tüketirler. Ancak birkaç saat sonra askerlerde kusma, ishal, zihin bulanıklığı ve denge kaybı görülür. Bölük o gün kontrolden çıkmıştır ve ancak ertesi gün iyileşir.

Deli balın kökeni antik tarihe kadar uzanır. Sokrates'in öğrencilerinden Yunan tarihçi ve asker Atinalı Ksenofon, Anabasis adlı kitabında böyle bir deli bal vakasından bahseder.

Daha sonra da MÖ 67'de Trabzon'da Romalı askerler bir bal tuzağına düştüler. Ünlü komutan Pompey'in Roma ordusu, Karadeniz'de Pontus Kralı Mithridates'i ve Pers ordusunu İran'a sürmektedir. Persler Ksenofon'un bal öyküsünü okumuşlardı. Bu yüzden etraftaki birçok bala el koydular ve Roma birliklerinin bulacağı biçimde yola serdiler. Karşılaştıkları balları yiyen Roma askerleri baş dönmesi yaşayarak hızla savaşamaz hale geldi. Ertesi sabah saldırıya geçen Pers ordusu çok az kayıpla 1.000'den fazla Roma askerini öldürdü.

Fantastik bir film karesi gibi anlatılan bu karşılaşmalara konu olan Deli balın derinliğine inerken heyecanlanmamak mümkün değil...

Halk arasında deli bal olarak da adlandırılan kestane balının asıl ünü de belki de buradan gelmektedir.Antik kaynaklardan günümüze kadar gelen bilgiler ışığında deli balın Komar ve Zifin çiçeği olarak da anılan orman gülü'nün polenlerinden elde edildiğidir.

Orman gülü ya da Latince adı ile RHODODENDROM' lar sadece kuzey yarım kürede 850 den fazla türü vardır. Dünyanın diğer kalan kısmında ise sadece 6 cins orman gülü bulunmaktadır.

Avrupa 'da Alp dağlarında doğu da Kafkas ve Himalaya dağlarında geniş bir alana yayılmış lardır.Türkiye'de Karadeniz bölgesinde 800 metre yükseklikteki ormanlık alanlarda yetişen Latince adı; RHODODENDROM PONTİCA olan ve halk arasında orman gülü olarak bilinen bu bitkinin çiçeklerine konan arıların yaptığı baldaki çiçeklerin özütünde GRAYANAOTOKSİN adlı kimyasalın varlığı sebebiyle bu bal,zehirleyici etki gösterebilmektedir. Zehirin etkisinin söz konusu çiçeklerin açtığı dönemdeki hava şartlarıyla da ilgili olduğu tahmin edilmektedir.

Karadeniz de Mayıs ayının ortalarına doğru açmaya başlayan bu çiçek çok uzun ömürlü değildir.

SAKLI CENNET

Yaşadığımız bu coğrafya geçmişin izlerini hala taşıyor . Trabzon dan geçerken Deli bal ile zehirlenen Romalı askerlerin geçtiği güzergahı ararken Komar çiçeklerinin yoğun olduğu yerleri aradım.. çok bilinmeyen yollara girdim. Trabzon un Şalpazarı ilçesinde bir çay molası verdiğimde. Komar diyarı diye bahsedilen saklı cenneti bana anlatan Ağırtaş köyünden Muhammed Kekeç ile buluştuk. Deli bal ın mitolojik sürecinin geçtiği yerin kendi köylerinin olduğunu söylüyordu.bunu destekleyen bulguları söylerken yola koyulmuştuk. 30 dakikalık bir yolculuktan sonra bayraklı tepe mezeresine ulaştık. Mayıs ve Haziran aylarında açmaya başlayan komar ve Zifin çiçekleri Kilometrelerce alana yayılmış kokusu sinmişti her yere..

Her taraf çiçek doluydu. Delibalın hammaddesi komar çiçeğini koparıp kokladığımda Romalı askerlerin balı yedikleri an geldi aklıma. Yaşadığımız bu coğrafya birçok gizemi ve saklı cenneti bünyesinde barındırıyor. Dünyada bambaşka bir gezegendeymişiz gibi hissettiren bu mükemmel yerde bulunurken, yeryüzünün her noktasını artık keşfetmiş olsak da, hala bizi büyüleyen ve nasıl oluştuğunu merak ettiğimiz birçok yerler daha bulunuyor. Yeterki tahrip etmeyelim.