Oldukça önemli bir soru, cevabı hayatımıza pozitif dokunacak çok yararlı, önemli bir cevaptır.

Duygularımız, hayatımızın önemli bir parçasıdır. Duygular bizlere yaşamda Yüce Allah’ın önemli bir lütfudur. Duygular yüce Allah’ın razı olduğu şekilde yönetilmeli, bizi güçlendirecek şekilde kullanılmalı, bizi yıpratacak hale dönüştürmemeliyiz. Bilmeliyiz ki şeytanın insanı istediği gibi yönlendirmek için kullandığı en etkili araçlarından biri duyguların olumsuz hallerini aktif tutarak insanı yıpratması ve zayıflatmasıdır.

Duygular bizi mutlu, üzgün, heyecanlı, korkulu, öfkeli veya sevgi dolu hissettiren şeylerdir. Duygularımız, yaşadığımız olaylara, ilişkilerimize, düşüncelerimize ve inançlarımıza bağlı olarak değişir. Duygularımızı doğru anlamlandırmak, ifade etmek ve yönetmek, sağlıklı bir ruh halinin temelidir.

Ancak çok dikkat etmemiz gerekir ki şeytan türlü türlü teknikleri kullanarak çok aktif çalışır, duygularımızı vesveseler ile yönlendirebilir, bazen duygularımızı kullanarak bizi depresyona sokabilir. Depresyon, insanda sürekli bir üzüntü haline sebebiyet verir ve hayata, çevreye ilgi kaybına neden olan bir duygu durum bozukluğudur. Depresyon aynı zamanda majör depresif bozukluk veya klinik depresyon olarak da adlandırılır. Bu durumdan muzdarip olan insanlar hissettikleri, düşünceler ve davranışlardan olumsuz etkilenir ve bunlardan dolayı çeşitli duygusal veya fiziksel sorunlar yaşamında ortaya çıkabilmektedir. Depresyon insanların ibadet hayatını da etkiler, inanç dünyalarına zarar verir.

Peki duygular nasıl depresyona sebep olur? Depresyona neyin sebep olduğu tam olarak bilinmemektedir. Birçok zihinsel bozuklukta olduğu gibi, çeşitli faktörler söz konusu olabilir. Bunlar arasında genetik, biyolojik, psikolojik ve sosyal faktörler sayılabilir. Duygularımız, bu faktörlerin her biriyle ilişkilidir ve depresyonun hem nedeni hem de sonucu olabilir.

Örneğin, depresyon kalıtsal faktörlerden etkileniyor gibi görünmektedir. Kan akrabaları da bu duruma sahip kişilerde depresyon daha yaygındır. Depresyona neden olabilecek genlerin saptanması için çalışmalar hala devam etmektedir. Bu genler, duygularımızı etkileyen beyin kimyasallarının üretimini veya işlevini bozabilir. Bu da duygudurumumuzun dengesini kaybetmemize ve depresyona girmemize neden olabilir.

Depresyonu uzun süren kişilerin beyinlerinde fiziksel değişiklikler olduğu görülmektedir. Bu değişikliklerin ne kadar önemli olduğu hala belirsizdir, ancak araştırmacılar depresyonun nedenlerinin saptanmasına yardımcı olacağına inanmaktadır. Beyin, duygularımızı yöneten karmaşık bir organdır. Beyindeki bazı bölgeler, duygularımızı olumlu veya olumsuz yönde etkileyebilir. Örneğin, beynin sol ön arka bölgesi, mutluluk, umut ve iyimserlik ile ilişkilidir. Bu bölgede işlev bozukluğu olan kişilerde depresyon belirtileri daha sık görülür.

Hormon dengesindeki değişiklikler de depresyona neden olabilir. Hormonlar, duygularımızı etkileyen başka bir biyolojik faktördür. Hormon seviyelerindeki dalgalanmalar, duygudurumumuzu değiştirebilir ve depresyona yol açabilir. Bu sebeple kan değerleri ve bazı vitamin eksiklikleri insanın düşünce, duygu ve durumunu etkilediği için sık sık ölçülmeli değerler dengede tutulmaya çalışılmalıdır.

Duygularımız, psikolojik faktörlerden de etkilenir. Düşük benlik saygısı ve çok bağımlı olma, aşırı özeleştiri yapma veya aşırı kötümser olma gibi bazı kişilik özelliklerinin depresyona yatkınlığı artırdığı gözlemlenmiştir. Depresyonda olan kişiler, kendilerini değersiz, suçlu, çaresiz ve yetersiz hissederler. Sürekli kendilerini eleştirir, olumsuz düşüncelere kapılır ve gelecekten umutlarını keserler. Bu düşünceler, duygularını daha da kötüleştirir ve depresyonun devam etmesine neden olur.

Duygularımız, sosyal faktörlerden de etkilenir. Fiziksel yaralnamalar, ölüm veya kayıp gibi travmatik veya stresli olaylar, zor bir ilişki ya da finansal problemlerin depresyona yol açabileceği bilinmektedir. Bu olaylar, kişinin duygusal olarak yaralanmasına, güvenini kaybetmesine, yalnızlık ve çaresizlik hissetmesine neden olabilir. Ayrıca, sosyal destek eksikliği, yalnızlık, izolasyon, ayrımcılık, taciz veya şiddet gibi faktörler de duygusal sağlığı olumsuz etkileyebilir.

Duygularımız, depresyonun hem nedeni hem de sonucu olabilir. Depresyon, duygularımızı olumsuz yönde etkilerken, duygularımız da depresyonu tetikleyebilir veya derinleştirebilir. Bu nedenle, depresyona yakalanmamak için duygularımızı tanımak, ifade etmek ve yönetmek önemlidir. Depresyon tedavi edilebilir ve tedavi gerektiren tıbbi bir durumdur. Bu tedavi süreci bazı vakalarda uzun sürebilir. Depresyonu olan bireylerin düşüncelerini doğru yönetmeleri çok büyük önem ifade eder. Her ne kadar günümüzde depresyon tedavisi için çoğu ilaç, psikoterapi veya ikisinin birleşimi ile devam eden bir tedavi süreci uygulansa da bu süreçte ruh durumu ihmal edilmemelidir. 

Ruh yani maneviyat insanın en önemli güç kaynağıdır, zorlukları hızlı ve kolay atlatmak için en önemli destek vesilesidir. Son yıllarda hızla yaygınlaşan manevi danışmanlık ve rehberlik çalışmaları hem ruhsal bağışıklığın güçlenmesinde hem de zayıflıkların aşılmasında çok büyük faydalar sağlamaktadır. Maneviyat olmadan ruhun kendini iyi hissetmesi ve huzuru yakalaması imkansızdır. Maneviyat dengesi sağlandığı takdirde insan kendisini fizyolojik, biyolojik, psikolojik, sosyolojik açılar başta olmak üzere birçok açıdan çok daha iyi hissetmeye başlar.

Depresyon, duygularımızın bizi esir almasına izin vermememiz gereken ciddi bir durumdur ve ciddiye alınmalıdır. Duygularımızı sağlıklı bir şekilde yaşamak ve paylaşmak, depresyondan korunmanın ve kurtulmanın yollarından biridir. Unutmayalım ki, duygularımız bizim çok büyük bir gücümüzdür, kontrolsüz güç ise faydadan çok zarar verme potansiyeline sahiptir.

Bilinçli, farkındalık sahibi bir bakış açısı ile düşünce, duygu dünyanızı en doğru ve en güzel şekilde yönetmeniz dileğiyle kalınız sağlıcakla…