Hanutçuluk yapmayan firmalara ve sektör çalışanlarına saygılarımı sunarak satırlarıma başlıyorum.

Hanut kanunen yasak, dinen haram, etik dışı ve haksız bir kazançtır...
Turizm dilinde hanutculuk diğer adı ile komisyonculuk; firmaların seyahat ettirdiği turistlerin harcamaları üzerinden hak etmedikleri halde talep ettikleri ücrete verilen addır.
Konunun muhatapları:
*Hanuçtu: turistleri işletmelere getirip turistin alışverişi üzerinden haksız kazanç elde eden kişi/firma. Bu bir seyahat acentası olabileceği gibi, rehber veya kayıt dışı çalışan herhangi biri de olabilir.
*Hanut veren firma: hanutçunun getirdiği turistlerden fazla ücret alıp, aldığı o ücreti hanutçuya ödeyen firma.
*Turist: hanutçunun yönlendirmesi ve o şahsa duyduğu güven ile götürüldüğü yerde alışveriş yapan kişi. Bu kişi yurt dışından ülkemize gelen yabancı biri olabileceği gibi ülke içinde tura katılan ve şuanda bu yazıyı okuyan yada okumayan herkes olabilir.
Tanımlamaları da yaptıktan sonra şimdi konuya girebiliriz.
Kıymetli okurlarım Turistler ile işletmeleri buluşturan bazı firmalar/ kişiler, müşterilerin yaptığı harcamalar üzerinden pay talep etmektedirler.
Bu firmalar turistlerin restoran harcamaları ve hediyelik eşya alımları başta olmak üzere tur esnasında düzenlenen tüm ekstra aktivitelerden de kazanç elde etmektedirler. 
Bu kazancı haksız kılan ise, kazancın turistlerin bilgisi dâhilinde elde edilmemesidir.
Sonuçta turist turunu satın alırken işletmeye hak ettiği kazancı sağlatmıştır.
Buna rağmen; turiste 10 liralık ürünü 15 liraya satın aldırarak elde edilen 5 liralık kazanç kimsenin hakkı değildir.
Zaten bu durum 1618 sayılı yasada da açıkça yasaklanmıştır.
1618 sayılı kanunun 30. Maddesinde  – (Değişik: 28/12/2006-5571/9 md.);
“Seyahat acentaları ve anlaşmalı rehberlerin müşterilerine verdikleri hizmetler sırasında, müşteri ile yapılan sözleşmede açıkça taahhüt edilen ve verilen hizmetle doğrudan ilgili olanlar hariç olmak üzere ve müşterinin bilgisi dışında, müşterilerin yaptıkları alışveriş veya müşterilerin sözleşmede belirtilenler dışında belli bir işletmeye gönderilmeleri karşılığında herhangi bir menfaat temin etmeleri halinde, seyahat acentalarının ve rehberlerin belgeleri Bakanlıkça iptal edilir ve bunlar beş yıl süreyle seyahat acentacılığı veya rehberlik yapamaz” şeklinde açıkça belirtilmiştir.

Hanuçtu işletmeler ile seyahat eden yerli ve yabancı turistler, tur süresi boyunca aldıkları hizmetler de en az  %10- %30 arası fazla ücret ödemektedirler.
Turizmin gelişmekte olduğu ülkemizde, sektörün kangreni haline gelen ve kanunda açıkça yasaklanmış olan komisyonculuğun önüne geçmek için gerekli çalışmaları bir an evvel başlatmamız gerekmektedir.
Bu çalışmaların başlatılmasında sektörün içinden gelen Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Mehmet Nuri Ersoy büyük bir şanstır. 
Kıymetli okurlarım, komisyonculuk/hanutçuluk turiste zarar verdiği gibi; oluşturduğu haksız rekabet ortamı ile turist ağırlayan esnafa da zarar vermektedir.
*Hanutu kabul etmeyen firmalar bu süreçten olumsuz etkilenenlerin başında gelmektedir.
hanutçu firmalar ile hanutu kabul etmeyen firmaların rekabet etmesi mümkün değildir. 
Komisyon gelirlerini hedefleyen hanutçu firma/kişi tur fiyatlarını minimize etmekte ve aldığı komisyonlar ile karlılığını yükseltmektedir. 
Komisyon almayan firma ise maliyetlerini ve karlığını yansıttığı fiyatları ile sektörde rekabet edemez hale düşmektedir. Bu durum hanutu kabul etmeyen firmaları ziyadesi ile zor durumda bırakmaktadır.
*Hanut ödemeyen işletmelerde bu durumdan zarar görmektedirler.
hanut veren firmalar ile hanut vermeyen firmalarda haksız bir rekabetin içerisindedirler.
Komisyon veren işletmeler ekstra bir gayrete girmeden, hizmet kalitesine ve fiyatına bakılmaksızın hanut verdiği kişi veya işletmeler tarafından turistler ile buluşturulmaktadır.  
Komisyon vermeyen işletmeler ise fiyatları ideal, hizmet kaliteleri yüksek olmasına rağmen turistler ile buluşamamaktadırlar. 
*hanutçuluk istihdama da etki etmektedir. 
Hanut almayan firmalar maalesef personel bulmakta güçlük çekmektedirler. Şöyle ki sistem o kadar bir profesyonel hal almış ki kendi içinde bir dağıtım sistematiği bile oluşturmuş vaziyettedir. 
Alınan komisyonun oransal dağıtım şekli bile gayri resmi olarak oluşturulmuştur. 
Örneğin toplanan komisyonun %50’si firmaya ayrılır, kalan %50’lik bölümü ise çalışan personel arasında dağıtıma tabi tutulur. Bu dağılım kişiden kişiye, firmadan firmaya değişiklik gösterebilir.
Komisyon almayan, haliyle bu dağıtıma imkan vermeyen firmalar personellerine ekstra bir ödeme yapamadıkları için personel bulmakta güçlük çekmektedirler. Çünkü komisyon gelirleri personel için hak ettiklerini düşündükleri ek gelir haline gelmiştir.
*Hanutçuluk bizlere de zarar vermemektedir.
Hanutçuluk sadece yurt dışından ülkemize gelen turistlere değil ülke içinde yapacağınız bir kültür gezisinde ya da bulunduğunuz il içerisinde katılacağınız günübirlik bir turizm faaliyetinde bizlere de zarar verebilmektedir. Hatta biraz daha ileri gideyim hanutçuluk,  Hac ve umre turlarının bazılarında bile alışkanlık haline gelmiştir. Hac umre turu düzenleyen firmaların bazıları hurma satışı başta olmak üzere birçok ekstra etkinliklerde alacakları hanutu hesap etmektedirler.
Hanutçuluk öyle bir hal almış vaziyette ki,  turizm literatürüne yeni bir terim bile kazandırmıştır.

EKSİ TUR!
Eksi tur bir seyahat acentesinin turu maliyetinin altında turiste satması demektir.
Maliyetin altında fiyatlar ile tur düzenleyen firmalar yurda misafir çekmekte ve misafirlerin alışverişleri üzerinden tur maliyetlerini ve karlarının karşılamaktadırlar.
Bu durum ülkemizi yurt dışında ucuz bir destinasyon olarak göstermekte, niteliksiz turisti ülkemize çekmektedir. 
 Neresinden bakarsak bakalım sektöre katma değeri olmayan hatta telafi edilmeyen zararları olan bu sistemin önüne geçmek için geç kalmış vaziyetteyiz. 
Özellikle turizmin yeni gelişmekte olduğu bölgelerde hanutçuluğun sebep olacağı tahribatı önlemek için bir an evvel atağa geçmeliyiz. 
Eğer komisyonculuğun yani hanutçuluğun önüne geçemiyorsak ilgili kanun maddesinde gerekli düzenlemeleri yaparak bu durumu yasal hale getirmeliyiz. 
Böylelikle hem turist alış verişi üzerinden firmaya para kazandırdığını bilir, kazanç yasal olur ve firmalar arasındaki haksız rekabet ortamı ortadan kalkmış olur.
Bu gidişatla bu sistem birçok firmanın kapanmasına, birçok esnafın batmasına ve birçok turistin zarar görmesine sebep olacaktır.
Umuyorum ki tez vakitte sektörün içinden gelen Turizm Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy bu süreci başlatacaktır. 
Olası bu başlangıç ülkemizin gelecek yıllarda sağlam bir turizm altyapısına kavuşmasına vesile olacaktır.

Kalın sağlıcakla…